Bölüme geçmeden önce yine bir kaç şey söylemek istiyorum.
İlk kitapta sabredip; Bu kız ne ayak be? Aptal mı? demeden okumaya devam ettiğiniz için. (ki kendimce karakter gelişimi açısından bazı ufak tefek şeyler, mesela; genç ve deneyimsiz bir Eva şarttı)
Her yorumunuzla ve beğeninizle bana destek olduğunuz için. ( ki onlar sayesinde şevkle yazmaya devam ettim.)
Bazen ( özellikle ilk kitaptaki; ırklar, diller, bölgeler gibi) ayrıntılara ve detaylara boğulur gibi hissetsenizde bunlara takılmadığınız için ( ki yine kendimce bunlar da gerekliydi diye düşünüyorum.) Ben başta biraz detaya boğup sonra elimden geldiğince sade ve detaysız gitmeye çalıştığım bir tarza sahibim sanırım. Ben de kendimi yeni yeni keşfediyorum.
Yani kısacası bu yolda beni hiç ama hiç yalnız bırakmadığınız için hepinize teşekkür ederim.
Çok güzel bir yolculuk geçirdik bence hep birlikte. Mükemmel insanlar tanıdım, koca yürekli okurlara sahip oldum bu seri sayesinde.
Ben buralarda olacağım, aklımdakileri yazmaya devam edeceğim. (Trever, Duncan, ve bir kaç bölüm öncesinde bahsedip çoktan başladığım yeni kurgum için)
Umarım yollarımız yine başka hikayelerde de kesişir.
Hepiniz fazlasıyla seviliyorsunuz.
Kendinize iyi bakın ❤❤❤
Hayat yaptığımız seçimlerdi, hepimiz seçimlerimizi yaşardık. Tercihlerimizle yüzleşdik bu yolda. Bu da sadece bize dönen mutlulukla olmazdı, sistem hiç böyle işlemezdi. Pişmanlıklarımız ve yanlış kararlarımızın sonuçlarıyla da yüzleşirdik. Bazen en derinlere inerdik, o karanlık sularda boğulurduk ama anahtar kelime; vazgeçmemekti.
Ben vazgeçmedim. Her kararımın arkasında durdum, kaderimle yüzleştim, bazen ruhumun karanlık gölgelerinde, bazense öfkemde boğuldum ama sonucuma, kendi mutlu sonuma nihayet ulaştım.
Etrafımda yeşil bir okyanus gibi uzanan ormanın kadim ağaçları arasında hedefime giderek yaklaşırken aklımda bu düşünceler vardı.
Mutlulukla gülümserken, sanki güneşin yarattığı aydınlığın sebep olduğu o huzuru tüm tenimde hissetmek ister gibi kafamı hafifçe gökyüzüne doğru kaldırdım. Ağaçların dalları arasından sızan tüm o ışık yüzünden kısılmıştı gözlerim.
Sıcaklığı tenimde hissederken, derin bir nefes alıp yabani kır çiçeklerinin, yeşil çayırların taze kokusuyla doldurdum ciğerlerimi.
Kalbim mutluluktan sıkışıyordu sanki o kadar huzurlu hissediyorum ki kendimi.
Sonra bakışlarım biraz ilerideki üç kişilik gruba kaydı...
Ve neredeyse yanaklarımı acıtacak bir gülümsemeyle kaplandı dudaklarım...
Marcus birbirinden güzel iki küçük çocukla birlikte çimenlerin üzerinde yayılarak oturmuş, onlarla oyun oynuyordu.
Çocuklarımızla...
Onları evimizin... Lune'un geniş bahçelerinde oynarken bulacağımı biliyordum.
Burası yeni evimiz olmuştu. Savaştan birkaç ay sonra Marcus'la burada yaşamaya karar vermiştik.
Düğünümüz ise neredeyse bütün Avesta'nın katıldığı coşku dolu bir törenle gerçekleşmişti. Babamın kolluna girip, Eryn'in hiçbir süse ve gösterişe ihtiyaç duymadığı koridorlarında mihraba yürürken herkesin gözleri nihayet hiç sönmeyeceğini umduğum umut ve mutlulukla doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĒVA +18 (Avesta Serisi 3. Kitap FİNAL)
FantasíaSöz konusu olan birini kaybetmek gibi ince bir ip olunca her an yıkıma hazır hale gelirdiniz. Kalbinizin bir parçasının daha kopup gittiği bir hiçliğe düşerdiniz ve orada sadece acı olurdu. Bir sevgiyi, bir güveni, düşündükçe sizi mutlu eden hatıral...