Marcus
Bölüm özellikle bir öncekine göre kısa 😉 Bu yüzden yarın ya da hafta sonu ek bir bölüm daha atacağım. Bu arada Marcus'dan okuyacağımız tek bir bölüm kaldı. ❤❤❤
Kahrolası koskoca iki gün boyunca Alex'den herhangi bir iz aradık durduk. Artık bir yerlerde yaşıyor olduğundan emin olmaktı amacımız... Bir şekilde nasıl bilmiyorum ama ölmüş olsa bunu gerçekten hissedebileceğimi düşünüyordum. Kendimce birbirimize bağlı olduğumuz görünmez bağlar vardı sanki ve bu elimden alındığını bileceğimi düşündürüyordu bana. İşte beni tutan tek şey buydu...
Beni dağılmaktan bir adım öte tutan şeydi bu...
Ve düşündüğüm gibi de oldu.
Ancak Calista'nın onu tekrar hissedebilmesi için iki gün bekledik.
Tüm bu süre boyunca diken üstünde ölümsüzlerden bir haber almayı bekledik.
Tüm hayatımı karartacak olan o haberi.
Taş taş üstünde bırakmayacağımdan emin olduğum o haberi.
Alex'in artık nefes almadığına dair olan o haberi.
Ancak kimseden tek bir ses bile çıkmadı.
Kain'in giderken söyledikleri hala kulaklarımdaydı.
"Ölmedi ölemez!" diyerek ertesi gün onu arayan Oven ve Samira'yı bulmak için hızla defolup gitmişti.
Ben, sırf rahatlamamız için bize haber vermeyeceğinden emin olsam da Calista Duncan'dan emindi.
Bir şey olsa... En ufak bir ipucu bile olsa bize söyleyeceğinden emindi.
Siktir!
Hiçbir yerde onu bulamıyordum.
Onu arayan sadece ben de değildim.
Parker da her yerde ona bakınıyordu.
Ağaçlar, insanlar, fısıltılar...
Hiçbir yerde yoktu.
Sonra bir gün yine herkesin kendi düşüncelerine dalıp gittiği o kahrolası oda da Emily ile Calista aynı anda şaşkınlık dolu derin bir iç geçirdiler.
Ve herkesin ümit dolu bakışları onları buldu.
"Alex..." diye fısıldadı Calista elini bana doğru uzatıp.
Bir an bile düşünmeden Calista'nın bana uzattığı elini tuttum.
Görüntüler belli belirsizdi ama Alex'i hissedebiliyordum.
Artık en azından nefes aldığını biliyor olmanın rahatlığıyla derin bir iç geçirdiğim an tüm ruhum o an Alex'in hissettikleriyle sarmalandı ve acıdan tıslamamak için kendimi zor tuttum.
Keder...
Her yerini tüm ruhunu sarmıştı sanki. Bir zırh gibi kuşanmıştı acısını...
Zaten Calista'nın onu hissedebilmesinin sebebi de bu olmalıydı. Odağını kaybetmişti. Korkuyordu, hissettiği yalnızlığın tadı bile damağımdaydı sanki.
Sonra belli belirsiz görüntüler geçip gitti gözlerimin önünden...
Bir şehri çevreleyen kalın yüksek duvarlar...
Toprak rengi ve kızıl binalar...
Dar taştan sokaklar...
"Anfalas..." diye mırıldandım.
Lağım ve çürümüş yemek kokularını olduğum yerden bile alabiliyordum sanki...
Alex'in hissettiği çaresizlik, yalnızlık ve umutsuzluğu hissettim sonra ve yine boğazım düğümlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĒVA +18 (Avesta Serisi 3. Kitap FİNAL)
Viễn tưởngSöz konusu olan birini kaybetmek gibi ince bir ip olunca her an yıkıma hazır hale gelirdiniz. Kalbinizin bir parçasının daha kopup gittiği bir hiçliğe düşerdiniz ve orada sadece acı olurdu. Bir sevgiyi, bir güveni, düşündükçe sizi mutlu eden hatıral...