Söz konusu olan birini kaybetmek gibi ince bir ip olunca her an yıkıma hazır hale gelirdiniz. Kalbinizin bir parçasının daha kopup gittiği bir hiçliğe düşerdiniz ve orada sadece acı olurdu. Bir sevgiyi, bir güveni, düşündükçe sizi mutlu eden hatıral...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aranızda +18 lik bölümleri belirmemi isteyenleriniz de vardı. Çok üzgünüm unuttum. Bu bölüm son paragrafı hariç fazlasıyla +18 😉
Şarkımız da on numara ama 😉😉😉
Dokunuşları beni rahatlatırken dudaklarımın arasından kısık sesli iniltiler çıkıyordu.
Dudaklarının baskısı yavaş yavaş sertleşiyor, en az benim kadar tahrik olduğunu ve kontrolünü kaybetmeye başladığını hırıltılı nefeslerinden anlayabiliyordum.
Tüm düşünce yetimi çoktan kaybetmiş gibiydim. Daha fazlasını istiyordum.
Çok ama çok daha fazlasını, hem de hemen...
"Seni o kadar çok seviyorum ki" diye fısıldadı kulağıma. Sesindeki hırıltılı titreşimler bedenimde şok dalgalarına neden oluyordu. O boğuk ton ılık bir su gibi aktı üzerimden.
Onda kayboluyordum...
Artık içimde bizimle ilgili ne bir şüphe, ne de bir kararsızlık vardı.
Sonsuz bir teslimiyetle onda kaybolur ve tüm ruhumla onun olurken, onun bana çoktan verdiği teslimiyeti bir an bile düşünmeden alacaktım.
Gözlerimi biraz yukarı doğru çevirdiğimde ise beni arzulayan dolgun dudaklarını görebiliyordum. Şehvet dolu kararmış gözleri içimi ürpertiyor, kendimi kaybetmeye devam ediyordum. Bilincim resmen dipsiz birer kuyuyu andıran ve tüm varlığımla beni içine çeken o gözleri görünce kapanıyordu. Marcus her zaman beni serseme çevirmeyi başarıyordu.
Buraya gelirken olabildiğince sade olmak istemiştim. Ne deriler ve metal parçalarla kaplı zırhım, ne kılıçlarım ve bıçaklarım yanımdaydı.
Her şeyimle, tüm ruhumla görsün istemiştim beni.
Elleri pelerinimin boynumdaki bağcığını söktüğü an karşısında çırılçıplak kalmışım gibi hissetmiştim.
Bu kez ellerini kendi üstende ki gömleğin uçlarına götürerek tek seferde çıkarıp bir kenara fırlattı ve geniş omuzlarının ve muhteşem yarı çıplak halinin büyüsüne kapıldım. Karnında ki kasların görüntüsü, teninin hafif nemli parlaklığında yine resmen kayboldum...
Gömleğini her çıkardığında beynimin mola veriyor ve düşüncelerimin zıvanadan çıkıyor olması çok büyük haksızlıktı.
Belirgin kaslar, ya da hoş gözler dikkatimi dağıtmazdı. Olay bu değildi aslında, olay onlara sahip olan adamın kim olduğunda yatıyordu. Nasıl güzel sevdiğinde...
Tam anlamıyla harikaydı. Her bir yerini yalamak istiyordum.
