55. Bölüm - Evet!

2.9K 388 370
                                    

Yukarıdaki benim favori neşe müziğimdir. Keyfim ne zaman yerindeyse açar dinlerim. O yüzden okurken dinlemenizi tavsiye edebilirim rahatlıkla ❤❤❤ David Garrett manyağıyımdır fena halde... Arada atayım coverlardan bölümlere, neden atmıyorsam... 

Saymayı bıraktığım orgazmlar ardından birbirimize sarılı halde kalmaya devam ediyorduk. Nefes alışverişlerimiz yavaşlamıştı. Birbirimize tutunmuştuk. Tam da bu şekilde kalmak istiyordum. Bedenim kendinden geçmiş haldeydi. Marcus ruhuma kadar, beni tamamen içine çekmişti.

Ve bundan hiçbir şikâyetim yoktu.

Bir an için aklımdan Saya'nın söyledikleri geçmeye başladı...

Artık hamile kalabileceğimi bilirken, seks konusunda daha dikkatli olmam gerektiğini ve belki de Saya'nın şu at arabasını karıştırıp ihtiyacım olan ilaçları bulabileceğimi düşünüyordum ki Marcus'un oyuncu bir ifadeyle içerlemiş gibi çıkan sesiyle kendime geldim.

"Heyy nereye gittin. Çık kafandan ve buraya gel." diyordu.

Ona gülümseyip, "Shadowlands'de zehirlendikten sonra bir daha çocuk sahibi olmamamı sağladıklarını biliyorsun..."

Gözleri bir an öfkeyle karardığında, bu bana hızla konuya devam etmem gerektiği konusunda bir uyarı gibi olmuştu.

"O gün Saya oradaymış Marcus ve yapacakları şeye engel olmuş." diye devam ettim sözlerime bir solukta.

"Ne?" dedi şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırarak.

Kafamı evet der gibi salladım, "O gün onu görmüştüm, ancak bir rüya olduğunu düşünmüştüm."

Gözleri umutla parlamaya başlamıştı bile. Derin bir nefes alıp, "Yani şimdi sen... Sen..." diyebildi sadece.

"Evet, çocuklarım olacağını biliyorum artık Saya sayesinde..." deyip duraksayarak tekrar Saya'nın söylediklerini düşündüm ve "Yani tabi işler yolunda giderse..." diye ekledim.

"O halde işleri yoluna sokmak için biraz daha çabalayayım." demesine kahkahalar atarak karşılık verdim.

Bir an sonra tekrar hareketlendiğini hissettim ve verdiği tüm sessiz sözleri tutacağını bilmenin heyecanlı beklentisiyle kapandı gözlerim.

Sabahın serinliği güneşin doğmak üzere olduğunun habercisi gibiydi. Ancak tenimde hissettiğim ve tüylerimi diken diken yapan ürpertinin sebebi kendilikle serinlikten değil, Marcus'un sırtımda gezinen dudakları ve elleriydi.

Gülümseyerek gözlerimi açıp bir kedi gibi gerinerek ona doğru yuvarlandım ve gözlerimi gözlerine dikip, "Bunu hissetmek muhteşem." diye fısıldadım. Sanki yıllardır değilde binlerce yıldır hissizdi sırtım.

Yüzüne günümü aydınlatacak bir gülümseme yayılırken baştan çıkartan dudakları günahkâr bir şekilde kıvrılmıştı ve "Asıl muhteşem olan sensin, bunu hissetmen ve artık izlere ihtiyacın kaldığını düşünmemen." diye karşılık verip bir kez daha kalbimi hoplattı.

Gözleri bir süre gözlerim arasında gidip gelirken omzunun üstünden yere düşen minik kar tanelerine takıldı gözlerim ve heyecandan yine nefesim kesildi sanki.

Elimi uzatıp avucuma düşen pamuk gibi tanelerin hızla eridiğini hissederken Marcus'un bakışlarının hala üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.

"Burada pek çok mazi hissi var değil mi? Pek çok ihtimal? En son burada vakit geçirdiğimiz gün sana bir soru sormuştum hatırlıyor musun?" diye sorup nefesimi kesti tekrar.

Kalbim atmayı bırakmıştı sanki... Hızla ona dönen bakışlarım gözlerini bulduğu an orada gördüğüm netlik bu kez canımı yakmamış, kalbimin kanatlanıp uçmasına sebep olmuştu.

AĒVA +18 (Avesta Serisi 3. Kitap FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin