Sabah mide bulantısı ile uyandığımda direkt tuvalete koştum. Yere çöküp klozete doğru kusmaya başladığımda bir elimle saçlarımı tuttum.
Elimin üstünde bir el hissettim ama Deniz mi yoksa Rüzgar mı olduğunu anlamadım. Ben elimi saçlarımdan çekerken klozetin iki kenarına tutundum.
Kusarken aynı zamanda gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Gözlerimi sıkı sıkıya yumarken bir kaç kez daha öğürmüştüm.
Kafamı klozetin kenarına koyduğum kolumun üzerine doğru yatırdım. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Gözlerimi kapatsam bile göz pınarlarımdan akan ince damlaları hissediyordum.
"Gece, iyi misin güzellik?" Diyen Deniz'in sesini duyduğumda alnını avucuyla usulca okşamıştı.
"İyiyim." Dedim halsiz bir şekilde. Gözlerimi açtığımda Rüzgar kapıda dikilmiş dikkatli bir şekilde bakarken Deniz hemen yanımdaydı.
"Kalk hadi." Dediğinde Rüzgar yanıma yaklaşmış belimden kavramıştı. Beni yüzümü yıkamak için lavabonun önüne getirdiğinde aynada gördüğüm görüntü ile duraksadım.
Üstüme hâlâ havlu sarılıydı! Gözlerimi yumup açtım. Rezillik. Neyse ki havlu düşmemişti.
Rüzgar avucuna aldığı su ile yüzümü sıvazladığında gözlerimi sıkıca yumdum.
Odaya geçtiğimizde Deniz'in valizimden bana kıyafet çıkardığını gördüğümde biraz utanmıştım. Yatağın üstünde otururken kafamı yere çevirdim.
"Güzellik, sen giyin bizi çağır tamam mı?" Diyen Deniz ile kafamı aşağı yukarı salladım. Onlar odadan çıktıklarında Deniz'in benim için hazırladığı kıyafetleri üzerine giyindim.
Onları çağırmadan kendim odadan çıkıp salona ilerledim. İkisi yan yana oturmuş, Deniz Rüzgar'a doğru sırtımı yaslamıştı. Kenarda ki tekli koltuğa oturduğumda onlar da yerinde dikleşmişti.
"Nasılsın?" Dedi Deniz hızla. "Neden böyle oldu ki?" Dediğinde omuz silktim.
"Bilmiyorum." Dediğimde Rüzgar'ın gözleri kısıldı.
"Doktor-"
"Hayır. İstemiyorum doktor falan, lütfen. Oldu bitti." Dediğimde bir şey diyecek gibi olsalar bile ses etmediler.
"Gece," bir süre sonra bana seslenen Deniz'e döndü bakışlarım. "Saçını sarıya boyayalım mı? Gece'nın ışığı gibi." Dediğinde bir süre öylece baktıktan sonra yüzümde aptal bir gülümseme oluştu.
Omuz silkerek; "Olur." Dedim. Cevabımla çocuk gibi gülümserken ayağa kalktı.
"Boya var evde. Miden bulanmayacaksa hemen boyayalım mı?" Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Midem bulanmaz ama bu siyah saçı sen nasıl sarı yapacaksın?" Dedim sorgularca.
"Babası kuaför Deniz'in." Diyen Rüzgar'a döndüm. "Her şeyi bilir, en iyisini yapar." Dediğinde ellerimle alkış yaptım.
"Kral be!" Dediğimde Deniz kahkaha atmıştı.
"Rüzgar, sevgilim, ben boyaları ayarlayacağım sen de Gece için poşet gibi bir şey ayarla üstüne saralım." Dediğinde Deniz'e gözlerimi açarak baktım.
"Bir an beni poşete koyacaksın sandım. O ne ciddiyet." Dediğimde yüzünü buruşturup göz devirdi ve salondan çıktı.
Rüzgar elinde ki çöp poşeti ile bana yaklaştığında; "Beni çöpe atacaksınız değil mi? Bıktınız benden?" Dedim ironisine.
"Senden bıkmayız." Diye bir yanıt verdiğinde aptal gibi gülümsedim. Ben ironisine yapsam bile onun ciddi olması hoşuma gitmişti.
"Eyvallah." Diyerek sırıttığımda o da güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sar-Hoş (BxBxG)
Short StoryHomofobikler girmesin. Bu hikayede onların sonu gelirken, 𝐺𝑒𝑐𝑒'nin zifiri karanlığında 𝐷𝑒𝑛𝑖𝑧'den esen sert bir 𝑅ü𝑧𝑔𝑎𝑟 sayesinde ben, o sondan yeniden yazılmaya başladım.