Elimde ki testi sıkı sıkıya tutarken eve girdim. Ne yapacaktım? Ne diyecektim? Onlar ne tepki verecekti? Ya onlar benim anne olacak kadar iyi olduğumu düşünmüyorlarsa?
İkisinin de çatı katında ki terasta oturduğunu gördüm. Rüzgar Deniz'i kolunun altına çekmiş kendine bir sigara yakmıştı.
Hava bugün çok güneşliydi ama terasım üstü kapalıydı ve serindi. Bir süre onları öylece izledim. Ellerim titriyordu, kendime nasıl gelmiştim de buraya gelebilmiştim anlamamıştım.
Seviniyordum. Ama korkularım vardı. Hep olacaktı. Olmaya devam edecekti.
Onların yanına ilerlemeye başladığımda Deniz hemen ayağa kalktı. Rüzgar da ayaklanırken yanıma hızla ilerlediler.
Şimdi mi söyleyecektim? Hemen mi? Ya istemezlerse? Onlar bana kuşkuyla bakarken bende aynı ifade ile onlara bakıyordum.
"Güzelim bir şey mi oldu? Rahatsız mı ettik seni?" Diyen Rüzgar'a baktığımda hâlâ sessizdim. Ne diyecektim?
"Gece," diye titreyen sesiyle konuşan Deniz'e döndü gözlerim. Gözleri dolmuştu bu beni afallattı. "Bir şey mi yaptık biz farkında olmadan?"
"Ben," diye konuştuğumda Rüzgar gözlerini kıstı.
"Evet, Gece. Söyle güzelim." Diye konuştuğunda yutkunarak titreyen avcumu açtım. Avcumu onlara doğru uzattığımda onlara bakmıyordum. Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu.
"Siktir!" Diyen Rüzgar'ın sesini duyduğumda onunla göz göze geldim. Bir bana bir elimde ki teste bakıyordu. Bir süre teste baktıktan sonra gözlerime baktı. Gözlerinin dolduğunu görmemle göğsümün hızla inip kalkmaya başladı. "Bebeğin mi var senin?" Diye şaşkınca sordu.
Gözlerimden yaşlar boşalmaya başlarken dudaklarım titreyerek iki yana kıvrıldı. "Bebeğimiz." Rüzgar bir süre etrafına bakarken çok fazla afallamış görünüyordu.
"Nasıl yani?" Dedi Deniz ağlamaklı sesiyle. "Yani senin karnında birisi var öyle mi?" Hafif bir nefes vererek güldüm, derin bir nefes almaya çalıştım. "Bizim yani. Bebeğimiz." Gözlerinden yaşlar akarken bir eliyle yaşlarını sildi.
"Sen anne mi olacaksın? Benim güzelimin bebeği mi olacak?" Dudaklarını çocuk gibi büzerken beni sıkıca kendine çekti. Saçlarıma hızlı hızlı bir sürü öpücük kondurdu. Gözyaşlarım göğsüne düşüyordu.
Rüzgar ikimizi de kolları arasına çekti. Sessizdik, hepimizin gözünde de yaş vardı. Mutlu olmuşlardı değil mi?
"Hastaneye gidelim." Dedi Rüzgar. "Onu görelim hemen, lütfen." Dediğinde sesi titriyordu.
"Siz," dedim dudaklarımı yalayarak. "Sevindiniz değil mi? Yani-" Deniz dudaklarını dudaklarıma bastırıp beni susturdu. Hemen ardından çekildi. İki eliyle yüzümü avucu arasına aldı.
"Sevindik." Gülümsedi. "Çok sevindik, Gece'm. Başka bir şey düşünme. Sakin aksini düşünme." Anlıma bir öpücük kondurdu.
"Ne yapacağımı bilmiyorum." Dedi Rüzgar yutkunarak. "Doktora gidelim. Evet, evet." Beni hızlı bir şekilde kucağına aldığında afalladım. "Doktora gidiyoruz, evet."
Ne ara doktora gelmiştik bilmiyorum. İkisinde gözlerinde gördüğüm bu heyecan beni mutlu etmişti. Doktorun odasına girdiğimizde doktorun gelmesini bekliyorduk.
Rüzgar bacağını hızla sallarken gözü her yeri tarıyordu, bir eli bacağımdaydı. Deniz de yerinde duramıyor odada sürekli geziniyordu.
Doktor içeriye girdiğinde hepimizin gözleri onu buldu. Deniz hızla gelip yanımıza oturdu. Doktor yüzünde ki büyük gülümseme ile yerine geçti.
Doktor bir şey diyecekken Deniz konuştu. "Biz hamileyiz." Odada sessizlik olurken ben kendimi tutamadan küçük bit kahkaha attım. Doktor hanımın da gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm.
"Gülme, Gece'm. Şuan ciddi olmalıyız. Evet," diyerek doktora döndü. "Biz hamileyiz. Bugün öğrendik, test yaptık ama sadece, tam bilmiyoruz yani her şeyi. Bizi kontrol eder misiniz lütfen?" Dediğinde gözlerinin içi gülerek ona bakıyordum. Heyecanı o kadar gözle görülürdü ki...
"Kan alalım öncelikle, daha sonrasında da sizi ultrasona sokacağım, Deniz bey." Diyen doktor ile Deniz kaşlarımı çattı.
"Beni değil, karımı alacaksınız doktor hanım." Dudaklarım aralandı. Karım demişti. Bana demişti. Bir süre bizden ses çıkmazken doktor ayaklanmıştı, sessizce onu takip ettiğimde Rüzgar ve Deniz odadaydı.
Karım... Biz evlenebilir miydik? Üçümüz. Bu mümkün müydü? Değilse de oldururuz.
Kan alınmıştı. Kısa bir süre içinde çıkacağını söylemişlerdi ve o süre dolmuştu bu zamana kadar da hastaneden çıkmamıştık. Rüzgar asla gitmek istemiyordu.
Doktorun odasına yeniden girdiğimizde doktor ayaklandı. "Gece hanım, ultrasona alalım sizi bilgilendireceğim." Titrek adımlarla ultrasonun olduğu yere doğru ilerledim.
Uzandığımda üzerimde ki tişörtü doktor gelip yukarıya doğru kıvırmıştı. Deniz asla yerinde duramazken, Rüzgar daha açılmayan makinaya dikkat kesilmişti.
Doktor karnıma bir jel sürerken heyecandan bayılacağım diye korkuyordum. Elinde ki aleti karnıma sürmeye başladığında nefesimin bile içimi yaktığını hissettim.
Ekrana baktığımda açılan görüntüden hiç bir şey anlamasam da gözlerim doldu. Doktor'un gülümsediğini görmemle de içim rahatladı.
Deniz ve Rüzgar makinaya iyice yaklaşmış ciddi bir şekilde bakıyorlardı. "Nerede benim bebeğim?" Dedi Rüzgar gözlerini çekmeden. "Hani, yok burada." Dediğinde Deniz elini makina da bir yere koydu.
"Bu mu yoksa? Bu ne pirinç gibi. Bizim bebeğimiz yok burada doktor hanım. Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz yoksa?" Diye üzgün sesiyle konuştuğunda belli belirsiz gülümsedim. Heyecandan hiç bir şey diyemiyordum.
"Bebeğiniz yok zaten." Diyen doktor ile hepimizin gülümsemesi soldu. Kalbim korkuyla atmaya başlamıştı. "Bebekleriniz var. İkizler."
🕯️
Lokke lokke lokke lokke
hanımey lokke.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sar-Hoş (BxBxG)
Short StoryHomofobikler girmesin. Bu hikayede onların sonu gelirken, 𝐺𝑒𝑐𝑒'nin zifiri karanlığında 𝐷𝑒𝑛𝑖𝑧'den esen sert bir 𝑅ü𝑧𝑔𝑎𝑟 sayesinde ben, o sondan yeniden yazılmaya başladım.