"Gece, bak şimdi aşkım. Sen dokuz ay boyunca yatacaksın tamam mı?" Diye gözlerimin içine bakarak konuşan Deniz ile öylesine başımı aşağı yukarı salladım.
"Ya da dur ya. Biz seni kısıtlamış oluyoruz öyle. Sen istersen yat, biz zaten her şeyi yaparız yani. Ama istersen yap tamam mı?" Dediğine yine kafamı salladım.
Ben koltukta otururken Deniz koltuğa uzanıp kafasını karnımın biraz aşağısına koydu. "Canım bebeklerim." Dediğinde karnıma bir öpücük kondurmuştu. Onun bu hareketlerine gülüyordum.
Doktor ikizlerimiz olacağını söylediğinde hepimiz bir süre kalakalsakta bu tepkiden ilk Deniz çıkmış ve havalara uçmuştu.
Bebeklerimiz bir buçuk aylığı biraz daha geçmişti. Yani aslında ben Türkiye'ye gelip regl olduğumda bile bebeklerimiz vardı. Doktor bunun karşılaşılabilir olduğunu söylediğinde içimde ki korku gitmişti.
"Gece, güzelim şimdi ben bir şeylere baktım da." Diye konuşmaya başlayan Rüzgar'a diktim gözlerimi. Elinde ki tablete bakıyordu. "Diyorum ki, böyle boş bir deniz kasabası gibi bir yere mi gitsek. Az insan falan. Hem sen rahat olursun, ferah bir ortamda." Dediğinde bir süre düşündüm.
"Nereye gideceğiz ki? Yani, bilemedim."
"Maldivler." Dediğinde derin bir nefes verdim. Başka bir ülkeye gitmek... Bilemiyordum. "Güzelim, boş bir yer, evleri ferah, gitmiştim ben bir kere. Güzel olduğundan diyorum, rahat olduğundan, yani senin rahat etmen gerek, bebeklerimizin de rahat etmesi gerek, yoksa ben nasıl babayım ya." Diye hızlı hızlı konuşmasına güldüm.
"Olur, gidelim. Ama hemen değil. Bir iki ay sonra mesela." Dediğimde onayladı.
Çalan kapıyla Deniz ayaklandı. Ben yanda duran meyve tabağından bir kiraz alıp ağzıma attım.
"Sen," dedim Rüzgar'a bakarken. "Kiminle gittin o Maldivlere?"
"Annemle gitmiştik güzelim." Dediğinde gözlerimi kıstım.
"Neden annenle gittin? Yalan atma, Rüzgar. Öyle bir yerde annenle ne yapacaksın?" Dediğimde bana şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Aşkım, vallahi annemle gittik. Deniz de gelmişti hatta." Dediğinde omuz silktim.
"Soracağım Deniz'e. Sonra anneni arayacağım." Dediğimde bana güldü. Ona göz devirdim. Gülünecek bir şey mi vardı?
"Anneme haber verdim. Gelecek yarın." Dediğinde heyecanlandım.
"Bebeklerimizi söyledin yani?"
"Evet ama ikiz olduklarını söylemedim. Onu da sen söylersin." Deyip göz kırptığımda kocaman gülümsememe engel olamadım.
"Gece," diyen sesle salonun kapısına döndü bakışlarım. Cenk... Görür görmez burnum sızladı ve gözlerim doldu. Onu hiç anmamıştım. Ama içimde bir yerlerde o hep vardı, o benim abim saydığımdı.
Ayağa kalkıp ona doğru koştuğumda beni kollarının arasına aldı. "Cenk, çok özlemişim." Dediğimde kollarımı sıkılaştırdım.
"Uzun zaman oldu." Dediğinde geri çekildim. "Çok şey oldu." Dediğinde gözlerinin içine bakıyordum. Elini yanağıma attığında gülümsedim. "Sen, gebeymişsin duyduğuma göre." Deyip sırıttığında omzuna vurdum.
"Evet, gebeyim ben. Hemde iki tane gebeyim." Dediğimde gözleri büyüdü.
"Bunu bilmiyordum lan." Dediğinde beni yeniden kendine çekip sarıldı. "Dayı olarak başım belada sanırım." Dediğinde güldüm.
"Öyle. Arada başına salarız artık. İşin ne sanki, otur bak." Dediğimde koltuğa geçmiştik.
Deniz bize kahve yapmak için mutfağa geçtiğinde Rüzgar da onunla gitmişti. Elimi Cenk'in bacağına koydum. "Arın ve Cem nasıl?" Elimin altında ki bacağı titremeye başlarken yüz ifadesi donmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sar-Hoş (BxBxG)
Short StoryHomofobikler girmesin. Bu hikayede onların sonu gelirken, 𝐺𝑒𝑐𝑒'nin zifiri karanlığında 𝐷𝑒𝑛𝑖𝑧'den esen sert bir 𝑅ü𝑧𝑔𝑎𝑟 sayesinde ben, o sondan yeniden yazılmaya başladım.