(Cinsellik içerir)
"Öktem ben size Çolpan'a göz kulak olun demedim mi? Nasıl izin verirsiniz obadan çıkmasına ya Gök'ün çaşıtları görürse onu?"
"Çolpan Han'ı nasıl durduralım Saltuk Beg'im onun emrine karşı çıkamayız."
Saltuk dağbanbaşına sonra görüşeceğiz bakışını atarak hızla adamın söylediği yere yöneldi. Çolpan yerinde duramamıştı beklendiği gibi, bir otağda tıkılıp kalmanın onu zorladığını biliyordu ama hayatı tehlikedeyken çıkartamazdı, o dinlememişti tabi. Kendini toparlar toparlamaz Tilbe ile oba dışına çıkmıştı. Gecenin karanlığında yıllardır sık sık uğrak yerleri olan alana hızla giderken hem sinirle hem korkuyla dolmuştu. Kayaların arasında ağaçların çevrelediği gizli bir yerdi Çolpan'ın gittiği, bu havada orada ne yaptığı ise ayrı sorundu. Tilbe'yi obaya doğru açılan açıklığın önünde buldu.
"Çolpan nerede? Size hiç arkamı dönemeyecek miyim ben?"
"Han'ım içeride. Gelmek istedi nasıl hayır diyeyim."
Saltuk'a karşı mahcup hissediyordu ama hanının emri onun için öncelikliydi her zaman. Onu geride bırakıp içeri girdi Saltuk. Etrafı çevrili üstü açık, ay ışığı ile aydınlanan oyukta ilerledikçe suyun şırıltısı da kendisini belli ediyordu yavaştan. Alışkın olduğu yoldan geçen adam ağaçlar arasından akarak yolunu bulan derenin bir kolunun doldurduğu açıklığın yanındaki ateşi fark etti ve yerdeki kıyafetleri. Gecenin ayazını umursamamıştı bile işte. Yaklaştığında seçebilmişti sudaki silüetini. Ayak seslerinden yalnız olmadığını çoktan anlamıştı Çolpan, bir tedirginliği de yoktu gelene karşı.
"Burada ne yapıyorsun Çolpan?"
"Ne görüyorsan onu. Temizleniyorum."
Suya gömülmüş, soğuğa aldırmadan tadını çıkarıyordu.
"Otağdan çıkmaman konusunda anlaşmıştık sanıyordum obada Gök'ün çaşıtları olabilir onlar olmasa halktan görenler haber yayar diye ama sen ne zaman bana verdiğin sözü tuttun ki zaten değil mi? Obadan çıkmamı beklemişsin sadece."
"Dediğinle alakası yok. Kaç gündür kapalıyım orada, birkaç dakikalık nefes almalar hariç kafamı çıkarttırmadınız biri görecek diye. Endişenizi anladım ses etmedim şunca zaman ama dayanamadım bugün. Hem yıkanmak istememin neresi kötü? İyi olmaz mı?"
"Kızdığım nedeni değil biliyorsun. Ya görüldüysen diye endişe ederim."
"Arka kapıdan çıktım görmemiştir kimse ayrıca nereye kadar gizlenebilirim zaten?"
Saltuk kabullenmişlikle nefesini verdi.
"Yaran yeni iyileşti, su soğuktur ona ne diyeceksin peki? Hastalanmak mı istiyorsun?"
"Hiç üşümedim, beni tanırsın kolay kolay üşümem."
Çolpan derenin kenarına yaklaşmıştı konuşurlarken, çıkacağını düşünmüştü Saltuk, yanılmıştı ama.
"Gelsene, su çok güzel ve temiz."Bakışlarını adama dikmiş ikna etmeye çalışıyordu.
"Bu havada?"
"Sanki hiç girmedin eskiden bu havalarda, yoksa yaşlandın mı? Uzun zaman oldu, özlemişsindir diye dedim."
Lafını bitirirken yüzüne dökülen ıslak saçlarını arkaya atmıştı. Karşısındaki kadına karşı bu haldeyken asla kazanamayacağını biliyordu Saltuk. Özlediği de bir gerçekti. Üstündekilerden sıyrılmaya başladığını gören Çolpan biraz daha derin olan geriye çekilmiş onu süzerek bekliyordu. Suyun içinde buluşmaları fazla uzun sürmemişti.
"Soğuk mu?"
"Soğuk."
Çolpan aldığı cevapla gülümseyip ona yaklaşmıştı, ellerini omuzlarına yerleştirdi.
"Hala mı soğuk?"
Ona yaklaştıkça çoktan suyu umursamayı bırakmış olsa da Çolpan'ın buz gibi ellerini hissetmek endişelendirmişti Saltuk'u.
"Buz gibisin, hasta olacaksın."
Çolpan bu durumda bile kendisini düşünebilen adamla ne yapacağını gerçekten bilmiyordu, hak ediyor muydu? Bunu o an kafasından atıp ellerini boynunda birleştirdi bu kez, bacaklarını beline doladı yapabildiğince, daha da yakınlardı şimdi.
(!!!)
"İçim sıcacık ama."
"Çolpan..."
Sesinin pürüzleşmesinden memnundu Çolpan, karanlıkta seçemese de gözlerinin karardığının da farkındaydı. Suda hareket ederlerken hissettiği sertliğe bastırdı kendini. Bunun etkisiyle kalçalarını kavrayan ellerin de yaptığı baskıyla inlemeden duramadı.
"Hasta olmamamı istiyorsan çıkmam için ikna et beni."
Yüzleri birbirine sürterken kulağına fısıldadı, çekilirken dudaklarının dudaklarına kadar gezinmesi zayıf direncini kırmıştı Saltuk'un. Başlayan öpüşmeleri çoktan yanmaya bedenlerindeki açlıkla birleşince su artık hissedilmez olmuştu. Içini dolduran sertlikle belindeki bacaklarını daha da sardı Çolpan daha fazlası mümkünmüş gibi daha sert öpmeye başladı. Bir süre sonra kıyıya attılar kendilerini. Soluklanmaya çalışsalar da bedenlerinin isteği bitmemişti, bitecek gibi değildi ama Çolpan'ı kontrol etmeden devam edemezdi Saltuk. Çoktan sönmeye yüz tutmuş ateşin hafif közlerinin yanında kollarının arasindaki değerlisinin gözlerine kilitlenmişti.
"İyi misin? Yaranı zorlamış olabilirsin."
"İyiyim Saltuk iyiyim ama biraz daha yara dersen ben sende yeni bir yara açacağım."
Uzanıp derin bir öpücük bıraktı sözünü bitirip, bu aralarındaki dinmeyen ateşi yine körüklemişti birleşen bedenleri bu kez daha özgürce yaşıyordu zevki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saltuk & Çolpan (15 Bahar Öncesi Ve Fazlası) SalPan / Destan
FanficSalpan sevdasına dizinin verdiği sonu kabul etmiyorum