Saltuk & Çolpan (15 Bahar Öncesi Ve Fazlası) SalPan / Destan

Yolculuk

Bir varmış bir yokmuş Bakır Dağ'ın Künesine Demir Dağ'ın kafesine Altın Dağ'ın nefesine hükmeden Salur Soyu Toygar Han'ın 2 kızı varmış. Büyük kızı Tılsım'ı Dağ'ın en büyük düşmanı Gök'ün hanı ile evlendiren Toygar Han'ın küçük kızı Çolpan için de birçok talip gelir gidermiş ama hiçbiri güzel bikenin olurunu alamazmış. Babası en sonunda sormuş kızına,  vardır beklediğin diye. Yok demiş bike, tek derdi obasıymış gerçekten o sıralar. İnsanları aç kalmasın diye koşar dururmuş bozkırda. Babası da kızının ondan sonraki han olacağına emin olmuş hiç zorlamamış bu konuda.

Çolpan Bike günlerini Gökteki ablasını özleyerek geçirirken Gökte onu ablasından gayrı özleyen bir yürek varmış. O yüreğin sahibi kaç zamandır sevdalıymış bu bikeye ama bir türlü diyememiş sevdiğini. İlk görüşte vurulduğu bu güzelin onu reddetmesi korkutmuş Saltuk'u. Bu düşünceyle kaç bahar geçirmişti görebildiği zamanlarda uzaktan bakarak ve bikeden gelecek bir toy haberini duymamak isteyerek. Duysa gidip konuşurdu o an başına gelecekleri bilerek ama çıkamıyordu her göz göze geldiğinde içini yakan bakışları gördüğü güzelin karşısına.

Gel zaman git zaman bu iki genç hanlarının emriyle görevlendirildiler. Deniz Obası'nın hanının yeni doğan oğlu için hediyeler götürüp Gök ve Dağla iş birliği sağlamaktı görevleri. Yarı yolda karanlığın basmasıyla ateş yakıp konaklayacak bir yer bulmuşlardı. Kafileler birleşip yola çıktıklarında beri zorunlu olmadıkça tek kelime etmemişlerdi ikili. Çolpan Bike'nin onunla konuşmasını isterken bir yandan da kendini açik etmekten korkuyordu Saltuk. Ara sıra bakışları kayıyordu atında dimdik duran kadına. Yakıcı parlaklıga değmiş gibi hemen çevirmese yüzünü onu hissedip dönen gözlerle karşılaşabilirdi belki. Gece olmuş birkaç alp gözcü olarak kalmıştı diğerleri uyurken. Uyumayan iki kişi daha vardı. Ateşin başına oturmuş bir yandan közlerle oynuyor bir yandan da etrafı dinliyordu Çolpan. Uyuyup tehlikeye sebep veremezdi alışkındı uykusuzluğa. Duyduğu çıtırtı ile çevirdi kafasını, bir iki adım gerisinde duran Saltuk'u gördü.

"Görevin beni gözetlemek mi ne diye dikilirsin orada?" 

Saltuk yakalanması ile heyecanlanmış çıktığı çadıra geri dönecekken bir daha ne zaman onunla konuşabileceğini bilmeme korkusuyla vazgeçip  gelmişti ateşin başına.
"Size baktığım yok yanımız bunca yükle doluyken uyuyacak halim yoktu."

"Nöbeti ben tutarım ikimizin de uykusuz kalmasına gerek yok."

"Dağ Bikesini uykusuz bırakıp uyuduğum anlaşılırsa nasıl açıklarım?"

"Emir aldım dersin, yoksa hanın kızar mı emrime uyarsan? Dağ'ı yok saymak adetidir ne de olsa."

"Hanım ne der bilmem ama Tılsım Hatun kızar ona eminim. Ayrılmadan tembihledi yeterince."

"Beni bir Gök alpi mi koruyacakmış Tılsım beni görmeye görmeye becerilerimi unutmuş anlaşılan gelip göstermem gerekiyor demek."

"Uzak diye endişe ederdi sadece yoksa öyle düşünmez elbet."

"Yok unutmuş belli bana yenildiği günleri. Kılıcını tek düşürebilen bendim o Dağ'dan ayrılmadan önce."

"Izlemek isterdim." Dediğini fark edip doğruldu aceleyle. "Bir etrafi kolaçan edeyim en iyisi."

"Bensiz mi gideceksin?"

"Siz yorulmayın, tüm gün at üstündeydiniz dinlenin."

"Sen değil miydin? Hiç yorgun değilim ve dolaşmak istiyorum. Rahatsız olurum dersen sen otur ben tek giderim."

"Olmam sizden nasıl rahatsız  olayım."
Olduğu yerde çırpındığını fark edip eline bir meşale aldı.
"Çadırlara dikkat edin gözünüzü kırpmayın." İleride bekleyen alpleri uyardıktan sonra döndü yüzünü ormana.

Çolpan da meşalesiyle gelmişti yanına. Ateşi göremeyecek kadar uzaklaşmışlardı. Saltuk onunla bu kadar yalnız kaldığına inanamıyordu hala. Çolpan bir ağaca yaslanıp durduğunda endişelenmişti.

"Yoruldunuz mu? Çadırda kalmalıydınız."

"Yorulmadım sakin ol biraz. Bize geceler de gündüzdür Saltuk Beg, bu kadar yolla yorulsaydım şimdiye kalamazdim. Gök'ün kalın duvarlari ardinda yaşaya yaşaya unutmuş gibisin."

"Ömrü savaş çadırında geçen birinin unutması mümkün değildir. Niye durduk peki?"

"Ne ileride ne de geride bir işimiz yok biraz duralım. Deniz Obasına yakın zamanda gitmedim babam görüşmüştü gittiğinde, iyi ağırlar dedi hanları bizi nasıl karşılar sen bilir misin?"

Yan yana duran iki ağaca yaslanmıslardı konuşurken.

"2  bahar önce Gökte ağırladık Boğaç Han'ı. Anlaşılabilir biriydi sert olsa da."

"Gök Han'ıyla kiyaslayarak cevaplasan?"

"Hanımiz kadar iyi karşılar."

"O zaman Dağ'ın şansı yok hatta sizin de yok. Hanina yetiştirmezsin umarım bunu."

"Bunları sabaha unutmuş olacağım."

"Benimle ilgili anıları unutmaya heveslisin demek."

"Hayır asla. Unutulması gerekenler vardır unutulmayacaklar da. Şey özür dilerim aramızda kalacak yani dert etmeyin demek istemiştim."

"Begler ve begümler benden çekinir alışığım da sen niye çekiniyorsun? Kutlu kandanım diye mi sen karakemiklisin diye mi?"

"Bir bikeye davranmam gerektiği şekilde davranıyorum."

"O bikeye o seni görmez sanırken uzun uzun bakıyorsun, yeğeniyle oynarken fark edilmediğini sanıp duvarların ardından izliyorsun kurultayda o kadar kişinin içinde görmeye çalışıyorsun ama."

Oluşan sessizlikte ona şaşkınlıkla bakan adama gülümsemişti Çolpan. Saltuk ondan çekilmeyen ve ışıldayan gözlerin altinda doğru duyup duymadığını anlamaya çalışıyordu hala.

"Farkında mıydın?"

"Uzun zamandır."

Çolpan'a doğru bir adım atmıştı Saltuk. Dip dibe ağaçlardalardı karsi karşıya gelmelerine yetmişti.
"Kızdın mı?"

"Hayır gayet eğleniyordum."

Yüzü düştü Saltuk'un bu sözle.
"Komik mi geldi sana?"

"Bu yüzden mi karşıma çıkmıyordun? Ciddiye almam diye, ondan mı çekindin?"

"Ne diyeceğini bilemezdim hala da bilmiyorum."

"Gök'ün en yaman, en zeki alplerindendir  der babam senin için, yanılıyor muydu yoksa?" Yaslandığı ağaçtan ayrılmış yaklaşmıştı ona.

"Anlamıyorum. Şu an hiçbir sey anlamıyorum."

"Biraz düşün o zaman Saltuk. Daha yolumuz uzun nasıl olsa."

Kendinden emin  gözükerek söylemeye çalıştığı sözü göz göze gelmelerinin etkisiyle hissettiği beklemediği utanma yüzünden çabucak bitirmiş yanindan geçip gitmişti Saltuk'un. Çolpan'ın onun hislerini bilmesini kabullenemeden söyledikleri ile umut ateşini yakmış mıydı yoksa yanlış mı anlıyordu bilemeyen Saltuk ise geride kalmıştı.

Tatmin ediciliğinden şüpheliyim ama atmak istedim :)