Batuga 7 yaşındayken...
O gün Dağ ve Gök'ün barışının simgesi olarak her yıl düzenlenen av toyu vardı. Toygar Han ve dağbanlar önden gitmiş, Çolpan obasındaki birkaç sorunu halletmek için kaldığından toy meydanına henüz gelebilmişti.
"Teyze!"
Atından indiği anda Tılsım'ın yanından ona doğru koşan yeğenini gördü Çolpan. Bu küçük çocuğu görmek her seferinde onu canlandırıyordu. Sarıldı küçük tegine, Gök'ün ve Dağ'ın adsız teginine.
"Bu kadar özlediğini bilsem daha erken gelirdim yeğenim."
"Keşke sarayda kalabilsen teyze. Hep yanımda olurdun."
Çolpan hafif tebessümle karşıladı bunu, Tılsım ve yeğeni olmasa asla adım atacağı bir yer değildi saray. "Dağ'ın teyzene ihtiyacı var oğlum."
Tılsım konuşmalarını duymuş gülen yüzüyle onlara yaklaşmıştı. "Birisi Gök'e gelin olunca tabi koca Dağ bana kaldı."
Tılsımla uğraşmak en çok sevdiği şeydi, şaka yollu takılmasına kocaman sarılarak karşılık vermişti kandaşı.
"Babam ve Dağ emin ellerde, bilirim. Sen varsın."
Çolpan yine yürekleri eriten bir Tılsım sözüyle duygulanmıştı, hep böyleydi ablası. Birlikte konak otağına geçtiklerinde Alpagu Hanla samimiyetten uzak bir şekilde selamlaştı hiçbir zaman yakın bir ilişkileri olmayacaktı akrabalığa rağmen. Ulu Ece'nin orada bulunmaktan ne kadar rahatsız olduğunu ortaya seren bakışlarını gördü, keyiflendi. Tılsım'ın sarayda zorlandığını biliyordu. Temur'un yeğeninin yanına koşuşu gülümsetti, annesinin aksine ona ve Tılsım'a nasıl candan yaklaştığını görüyordu Çolpan, yeğenini mutlu eden birilerini görmek rahatlatıyordu.
Alpagu Han toyu başlatan konuşmasını bitirdiğinde urha nidaları yankılanıyordu meydanda. Gökmenler ve Dağbanlar kendilerini gösterebilecekleri bu günü en iyi şekilde bitirmek için sabırsızlanıyordu. Tılsım katılmayı çok istese de gebe olduğu haberini almıştı 3 gün önce, kaybettiği bebeklerinin korkusundan asla cesaret edemiyordu toya. Çolpan, bu konu açılınca yüzü düşen kandaşının acısını hissediyordu, bu gebeliğin de erken sonlanması ihtimalinin onu ne kadar yıpratacağını biliyordu. Teginler babaları ile gidecekti ama yeğeni onunla gelmek isteyince kabul etmişti Alpagu, babası ve Evren Alp'in de ayrıldığını gören Çolpan yeğenini de alarak atına atladı ve birkaç dağbanla kendisine belirlenen yöne gitti.
//
Ormanın derinlerine ilerlemiş yanındaki dağbanları geride bırakmışlardı. Henüz gözüne bir av kestirmemişti Çolpan, tek yaptıkları yeğeniyle konuşmaktı bu sürede. Onu şaşırtacak noktalardan sorular yöneltiyor, yaşının üstünde çıkarımlar yapıyordu, ne kadar zeki olduğunun farkındaydı bu çocuğun. Çocuğun gözünün sırtındaki ok ve yayda olduğunu fark etti. Fark edildiğini anlayan tegin önüne dönmüştü.
"Ben de ok atmak isterdim teyze. Seninle, Temurla, annemle ve... babamla yarışabilmek isterdim." Yüzü düşen yeğenini teselli edecek söz aradı bulamadı Çolpan, doğuştan vücudundaki sorunların onu savaş sanatında geride bırakmasının ne kadar yaraladığını iyi biliyordu.
"Belki kullanamayacaksın ama kullanan herkesi yönlendirebilecek aklın var biliyorsun değil mi?" Hafif bir tebessümle karşılık verdi yeğeni, ona yetmiyordu bu teselliler farkındaydı. Attan inip yürümeye başladılar. Uzakta bir geyik görünce yeğenine sessiz olmasını işaret etti, gereksiz avlanmıyorlardı ama eli boş dönmek de istemiyordu. Yayını gerip okunu atmaya hazırlandı tam hedefindeydi avı lakin o atış yapamadan hayvanın devrildiğini gördü, birisi ondan önce davranmıştı. Avın yanına yaklaşanları izledi, gökmenlerdi bunlar. Bari dağbanlar olsaydı diye hayıflandı, kendi alplerinin başarılı olmasını tercih ederdi bir yerde. Gökmenlerden birinin bakışlarını ona yönelttiğini fark etti. Mesafeden dolayı seçemiyordu ama tanıdığı biri değildi muhtemelen. Arkasını dönüp gitmek istiyordu başka yöne, yeni avına ama yeğeninin gökmenlere doğru yürümesiyle bu isteği sonuçsuz kaldı. O gökmen öne çıkmış tegini karşılamıştı, saniyeler içinde kaçamak birkaç bakışını yakalamıştı Çolpan.
"Teyzem avlayacaktı onu. Çabuk davrandın."
Yeğeninin onu tanıdığını anladı, samimi bir sesle konuşuyordu. "Bize kısmetmiş teginim. Sizin de bulacağınıza eminim."
Bunu derken gözleri birleşti.Çolpan çekemedi gözlerini ilk başta kendisine kilitlenen bakışlardan. Onu tanımıyordu ama tanındığına emindi, sadece Dağ'ın bikesine bir bakış da değildi bu. Gökmen kesti bu bakışmayı fazlasının sakıncalı olacağını düşünerek. Dağ'ın bikesinin ne tepki vereceğinden emin olamazdı onun tahmin edebileceğinden daha fazla ona denk gelmiş olsa da. Çolpan avı kaptırdığı için kızgındı ama belli etmek istemedi.
"Güzel bir av. Size yarışta fayda sağlayacaktır."
Gökmenin cevap vermeden önce hafif duraksadığını gördü sanki onunla konuşmaya hazırlanır gibiydi. Aslında normaldi ona karşı alplerin bu çekincesi ama bu gökmen şu an normalden fazla dikkatini çekiyordu.
"Dağ'ın bikesinden bunu duymak onur verici."
Sesi düzdü ona karşı ama saklı ve tatlı bir heyecan seziyordu Çolpan. Kendi yüzünde istemsizce oluşan gülümsemeyi çok geç fark etti. Gökmenin aldığı tepkiden memnun olduğunu gözlerindeki hafif çekincenin parıltıya dönmesinden anlamıştı. Daha fazla orada kalmak istemedi tekrar ona dönmeden yeğenini alıp ayrıldı oradan. Arkasında yıllarca ona tek bir adım atabilmenin hayalini kuran birini bıraktığını bilmeden.
"Gökmenlere avı kaptırdığımı kimseye söylemek yok ona göre." Yeğeninin gülüşünü duydu, hoşuna gitmişti anlaşılan bu durum.
"Olur teyze söylemem Saltuk'a kaptırdığını."
"Saltuk dediğin o gökmen mi hani konuştuğun?"
Çolpan sesinin meraklı çıkmaması için uğraşmıştı.
"Evet, o. Gökmenbaşı Saltuk. Çok iyi anlaşıyorum onunla."
Çolpan yakın olduklarını anlamıştı ama yeğeninin o gökmeni sevdiğini görünce nedensizce sevindiğini hissetti. Demek Saltuktu adı.Salpansız Salpan fici gibi oldu bu seferlik böyle olsun :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saltuk & Çolpan (15 Bahar Öncesi Ve Fazlası) SalPan / Destan
Hayran KurguSalpan sevdasına dizinin verdiği sonu kabul etmiyorum