BÖLÜM 5┃ PİYON

46.4K 2.6K 1.5K
                                    

Sığınak 5. Bölüm • Piyon

❄️

Utançtan dolayı bir adım dahi atmadan olduğum yerde bekledim. Dudaklarımdan ne bir kelime dökülüyor, ne de kıpırdayabiliyordum. Sanki kıpırdandığım an her yerim daha çok açılacak, olabilirmiş gibi daha çok dikkatini çekecekmişim hissediyordum.

O ise sadece bakıyordu. Kısa bir süre sonra transa girmiş gibi kilitlenen bakışları, yerini düz bir ifadeye bıraktığında önce kapıyı kapattı. Ardından elindeki sigara paketini vestiyere attı ve poşetleri de yere bıraktı. "Giyinecek bir şeyin var mı?" dedi düz bir sesle. Gözlerini benden çekmiş deri ceketini vestiyer asıyordu. "İstersen benim kıyafetlerimden giyin. Sonra çıkar yenilerini alırız."

Yutkunup başımı iki yana salladım. Ama arkası dönük olduğu için görmedi. Beni yanlış anlamamasını umut ederek, "Erken döneceğini bilmiyordum." dedim.

Gözleri beni buldu. İfadesinden hiçbir şey okunmuyordu ama bakışları bile başkalaşmıştı sanki.

"Yani?" dedi sorar gibi.

"Yani şey..." Tekrar yutkunurken gözlerimi kaçırdım. "Böyle karşına çıkmayı planlamamıştım."

Gülmeye benzer bir ses çıkardığında gözlerim yeniden gözlerine değdi. Rahat bir tavırla gözlerini üzerimde dolaştırdığında ise çıplaklığın verdiği utanç damarlarımdan çatlayıp dışarı çıkmak ister gibi çırpınmaya başladı.

"Bununla ilgili bir imada bulunduğumu hatırlamıyorum." dedi. "Ve gitmek yerine hâlâ karşımda dikilip bana görsel şölen sunan sensin."

Dişlerimi sıktım. Tok sözleri ve haklılık payı moralimi bozmuştu. Fakat benim amacım sadece bir yanlış anlaşılmayı engellemekti. Belki de ben çok ince düşünüyordum.

"Görsel şölenine alaka?" dedim mesafeli bir sesle. "Sadece kendimi açıklamak istedim."

Dikkatle bakan gözleri kısıldığında, "Farkındaysan hâlâ karşımdasın." diye konuştu. "Beni gördüğünde gidebilirdin öyle değil mi?" Sonra da duruşunu bozmadan göz kırptı. "Hayırdır, çocuk olmadığını mı kanıtlamak istiyorsun?"

Bedenim gözle görülecek şekilde titrediğinde ağzından çıkan her kelime ile gözlerim irileşti. Vücudumda gezinen bakışlarıyla neyi ima ettiğini kavradığımda ise tüm tüylerim ayağa kalkmış, dehşetle onu izliyordum.

Çenem kilitlenmiş gibi biraz daha kenetlenirken karşısında çıplak olduğumu bile unuttum. Hâlâ gitmek yerine kendimi ona açıklamaya çalışıyordum. Daha doğrusu bunu yapmak sanki zorunlu bir hâle gelmişti. Tamam, haklıydı ama ben de haklıydım. Üstelik ön yargısı beni resmen yerin dibine sokmuştu.

Arkamı döneceğim sırada, "Kabahat bende." dedim terslenerek.  "Hareketlerime ne anlamlar yükleyeceğini düşünmediğim için sana açıklama yapmaya çalışıyorum. Ama gördüğüm üzere seninle konuşmak bile kabahat." Burnumdan sert bir soluk verdiğimde, "Bu şartlar altında burada daha fazla kalacağımı sanmıyorum." dedim. "En kısa zamanda bu evden gideceğim."

O sırada kapı çaldı fakat Demir, hiç etkilenmemiş gibi gözlerini gözlerimden ayırmamış, sert çehresiyle öylece karşımda dikiliyordu. "Nişanlının seni bulmasını istiyorsan kapı orada ama gitmeden önce bana ödemen gereken bir borcun var. Unuttuysan hatırlatayım, benim sayemde kaçtın."

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin