BÖLÜM 11┃SAPLANTI

50.5K 2.5K 4.2K
                                    

Sığınak 11. Bölüm "Saplantı"

Bol bol yorum ve vote bekliyorum aşklarım
(っ˘з(˘⌣˘ )

❄️

Hayatım boyunca mutluluğun soyut, mutsuzluğun ise hep somut olduğuna inanırdım. Yaşadığım tüm acılar somut bir hâle gelip beni delik deşik ederken, kısa anlarda gelen mutluluk o kadar hafifti ki varlığıyla yokluğu belli belirsizdi.

Mutlu muydum? Bilmiyorum.

Sıradanlığın koynunda yaşayıp giderken, birden renklerim değişmişti. Uzun süre karanlıkta kalmış bünyem bu duruma nasıl tepki vereceğini bilemezken, içimde tarif edemediğim duygunun adını koyamıyordum.

Dün gece gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmeye başladığında karnımda hissettiğim bir ağrının parmak uçlarıma kadar sirayet ettiğini fark ettim. Önce kırıp parçalamış sonra da dudaklarıma mührünü basmıştı.

Üzerimdeki pikeyi kenara çekiştirip yataktan kalktım. Üzerimdekileri çıkarıp, mavi renkli tek omuzu açıkta bırakan kazakla, siyah bir tayt giydiğimde saçlarımı gelişi güzel bir şekilde tepemde topuz yapıp odadan çıktım.

Demir'in odasının kapısı kapalıydı. İçimde ufak çaplı bir heyecan baş gösterirken elimi kapının kulpuna uzatıp yavaşça açtım. Beynim bu cesareti nereden bulduğunu sorgularken kalbim, mantığımı bu eve geldiğimde kaybettiğimi haykırıyordu.

Başımı içeriye biraz uzattığımda Demir, yatağın üzerinde yüz üstü uzanmış, tek kolu aşağı sarkarken diğeri yatak başlığı ile kafası arasındaydı. Beline kadar çektiği pikenin üst tarafından görünen buğday teni alt dudağımı ısırmama neden olurken kapıyı yavaşça kapayıp çıktım. Kalbim ağzımda atıyordu.

Banyoya geçtiğimde yüzümü soğuk suyla yıkadıktan sonra kafamı kaldırıp kendime baktığımda, aynada ki görüntüm bana yabancı geldi. Gözlerimin içindeki parlayan ışığı görebiliyordum. Sanırım mutsuzluğum merhamete gelmiş ve ayakta kalmak için kalbime ışık tutuyordu.

Banyodaki işlerimi halledip mutfağa geçtiğimde, çayı demledikten sonra pratik bir şekilde masayı hazırladım ve kalçamı tezgaha yaslayıp derince içimi çekerek hazırladığım kahvaltı sofrasına baktım. Her şey tamamdı ama nasıl bir tepki vereceğini bilemediğim için Demir'i uyandırıp uyandırmamak arasında kararsız kalmıştım.

Dün gece yaşananlardan sonra ona nasıl davranmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Aklıma gelen düşünceyle parmaklarımı dudaklarıma götürdüm ve gözlerimi kapadım. Beni öpmüş, hiç beklemediğim hislerini dile dökmüştü. Dudağımın kenarını dişlerimin arasına aldığımda karnımdaki ufak kelebeklerin hızla çırpınmasına mani olamadım, tıpkı yüzümde oluşan aptal bir tebessüme mani olamadığım gibi...

İçimi çekerek gözlerimi usulca araladığımda, Demir'in mutfak kapısına yaslanmış olduğunu görüp irkildim. Kalın kollarını göğsünde bağladığı için pazuları daha da belirginleşmiş, altında sadece gri bir eşofmanla inanılmaz çekici görünüyordu.

Ondan gözümü alamayışım hoşuna gitmiş olacak ki, yüzünde çapkın bir gülümseme oluştu. Yanaklarım ısınmaya başlarken bakışlarımı derhâl kaçırıp, "Günaydın." diyerek arkamı döndüm ve çayları doldurmaya başladım. Heyecandan ellerim titriyordu.

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin