BÖLÜM 33┃VERYANSIN

25.5K 1.7K 2.5K
                                    

Sığınak 33. Bölüm • Veryansın

❄️

Evin mis gibi temizlik kokusunu içime çekip huzurla dolduğumda saçlarımı taramayı bırakıp banyodan çıktım. Eve gelen yardımcı kadın yarım saat önce gitmiş, bense yaptığım tatlının ardından dağılan mutfağı toparlamış ve işim bitince de banyoya girmiştim. Şimdi yapacak bir işim kalmadığı için de kitabıma kaldığım yerden devam edebilirdim.

Kendimi yatağın üzerine atıp telefonu elime aldım. Yarım bıraktığım kitabı açıp okumaya başladığımda ise önceliğim saate bakmak olmuştu. Akşam olmak üzereydi ve Demir arayana kadar keyif yapabilirdim. Üç gündür geceleri erken geldiği için mekâna gitmemi teklif etmiyordu ama bugün geç geleceği için yanında olmamı istemişti. İlgi, alaka görmek elbette hoşuma gidiyordu fakat uykumu çalmasından hiç hoşlanmıyordum. Bu aralar uykuya düşkünlüğüm artmış, ne kadar uyursam uyuyayım sanki hiç uyumamışım gibi hissettiren bu sersemlikten de hoşlanmıyordum.

Kitabın en heyecanlı yerinde ekrana düşen isimle birlikte telefonum titremeye başladı. Benim gözlerim ise kapanmaya meyilli olduğu için dudaklarımdan ufak bir isyan inlemesi dökülmüştü. Kitabın adrenalin salgılayan bir bölümü bile uykumu açmaya yetmemişti.

"Efendim, duygularımın katili." dedim gülerek. "Yine kitabımın en heyecanlı yerinde aradın."

Güldü sanırım. Ona benzer bir ses işittim. "Araya girmeyi severim bilirsin." dedi.

Kinayeli ses tonuna karşılık gözlerimi devirdim ve; "Daha iyi yaptığın bir şey yok ki zaten." diye mırıldandım. Sonra da vücudumu esnetip yüz üstü yattım. "Geliyor musun?" dedim. Yüzüm yastığı çok sevmişti, bedenim de yatağı. Ama Demir bizi ayırma gayesindeydi.

"Geliyorum, on dakikaya aşağıda ol." diye konuştu. Trafikte olduğunu belli eden korna sesleri de kulağıma ilişmişti.

"İnerim, inerim." dedim mırıldanarak. Dilim ayrı, beden dilim ayrı söylüyordu. "Ama tam uykum gelmişti valla."

"Saat yediye geliyor ne uykusu bu saatte?" diye sordu. Sanırım sigara içiyordu, verdiği nefesten anlamıştım.

"Uykunun saati mi olurmuş?" diye mırıldandım tembel bir sesle. "Bıraksan bu saatte de uyurum ama müsaade etmiyorsun ki."

"Günlerdir uykusuz kalmış gibi konuşuyorsun, Efsun." Sıkıntılı bir nefes verdiğini duydum. "Hadi geliyorum, in aşağıya."

Aynı bıkkınlığı içeren nefes benden döküldü bu sefer. "İyi tamam. Camlarını aç içeri hava alsın, sigara kokusu solumak istemiyorum."

"Açık zaten, Efsun." diye konuştu. Bu mevzu yüzünden yanımda sigara içemez olmuştu artık. "Havalandırıp içeriyi ısıtacağım."

Telefonu kapattığımda kollarımı yastığın altına sokup yeniden gerindim ve istemeyerek kalktım. Bedenim huzur bulduğu yataktan ayrılırken isyan bayraklarını çekmişti bile.

Yüzümü yıkayıp uykumun açılmasını istemediğim için banyoya girme düşüncesini hemen aklımdan attım. Nasıl olsa birazdan aşağıya inecek, cereyan çarpmış gibi titreyecektim. Çekmeceden lastik toka bulup saçlarımı ördüm ve ucunu bağladım. Üzerime montumu ve çizmemi giyindiğimde ise kapıyı kilitleyip aşağıya indim. Minik kristal görünümündeki ince tanecikler yüzüme çarparken montuma sıkıca sarılıp jeepe doğru ilerlemeye başladım. Kar falan yağdığı yoktu, sadece esen rüzgâr civardaki karları havalandırıp etrafa yayıyordu ve bu soğuğa nasıl alışacağım hakkında ise hiçbir fikrim yoktu.

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin