BÖLÜM 46┃EMRİNE AMADEYİM

31.4K 1.8K 1.6K
                                    

Bölüm 46 • Emrine Amadeyim

❄️

Çantamı koluma çapraz bir şekilde taktığımda kollarımı göğsümde kavuşturup beklemeye başladım. Herkes gitmiş ben ise beklememi istediği için dış kapının orada Mert'i bekliyordum. Demir ise karşıda jeepin kaportasına yaslanmış burayı izliyordu.

"Geldim." Mert, mutfağın hemen yanındaki, kendine ait ofisten çıktığında yanıma geldi ve cebinden çıkardığı parayı bana uzattı. "Al bakalım ilk haftalığını, biraz gecikti ama kusura bakma."

Elindeki parayı uzanıp aldığımda, "Kesenize bereket." dedim gülümseyerek. "Çok teşekkür ederim."

Birkaç gün öncesine göre mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu. "Güle güle harca." dedi gülümserken ve kolundaki saate bakıp, "Saat geç oldu eve bırakmamı ister misin?" diye ekledi. Son derece samimi bir şekilde sormuştu.

Yüzümü buruşturduğumda gözlerimi bizi izleyen Demir'e çevirip tekrar Mert'e yöneldim. "Bence bu hiç iyi bir fikir değil. Demir saatlerdir dışarıda beni bekliyor."

Gülümsemesi kulaklarına ulaşırken, "Aslında biraz delirirdi, aksiyon olurdu." dedi dalga geçerek." Tabii bu işin sonunda ben hastanelik olurdum, orası da ayrı."

İkimiz de gülmeye başladığımızda, ilerleyip şalterleri indirdim. O sırada Mert de alarm sistemini kurmuş beraber kafenin büyük cam kapısından dışarı çıkmıştık. Kapıyı kilitledikten sonra, kısa bir an Demir'in olduğu yöne baktı ve ifadesi biraz daha durulduğunda gözlerini bana çevirdi. "Yarın izin kullan, dinlen biraz." dedi yumuşak bir sesle. "Ertesi gün görüşürüz, hadi iyi akşamlar."

Demir'in olduğu yöne bakarken, başka bir minibüs dikkatimi çekmişti. Gün içerisinde birkaç defa daha gördüğüm aracın içindeki adamların buraya baktığını gördüğümde ise bakışlarımı yeniden Mert'e çevirdim. Kaşları çatılmış benim baktığım yöne bakıyordu.

"Mert Bey, bir şey söyleyebilir miyim?" Bakışlarını üzerime çektiğimde, "Bu karşıda ki minibüs gündüz de vardı." dedim, ciddi bir tavırla. "Sürekli buraya bakıyorlar. Önce bir müşteriye bakıyorlar sandım ama aracın sürekli orada olması dikkatimi çekti. Sizce de garip bir durum değil mi?"

Mert, söylediklerimi dinlerken yüzü sert bir hâle bürünmüştü. "Bizimle ilgili olduğunu sanmıyorum." dedi ses tonunu yumuşatarak. "Sen bunları düşünme git hadi. Seninki beni öldürecek gibi bakıyor."

Lafı değiştirmesi içimdeki garip huzursuzluğu silmemişti fakat konuyu kapatmak istiyorsa yapacak bir şeyim yoktu. "Peki o hâlde iyi akşamlar."

Mert, bana gülümseyip, az ilerideki arabasının yanına giderken ben de karşıya geçmeye başlamıştım. Demir'e doğru yakınlaştıkça Mert'in arkasından baktığını gördüm. Tamamen yanına vardığımda gözleri gözlerimi anca bulmuştu. "Ne gülüp duruyor bu it seninle konuşurken!" dedi sinirli bir sesle. "Hem niye en son sen çıkıyorsun oradan?"

Öfkeden daha çok alınmışlık sezdiğimde kolundan tutunup parmak uçlarımda yükseldim ve yanağına bir öpücük kondurdum. "İnsan önce hâl hatır sorar, hesap değil."

Tam yanağının üzerine konuşup çekildiğim sırada Demir'in ifadesi bozguna uğramış, gözlerimin içine başka bir aleme girmiş gibi bakıyordu. "Seni görünce ne konuşacağımı unutuyorum anasını satayım." dedi garip bir sesle. "Benden başka birine gülünce de kafayı yiyorum işte... Durum bundan ibaret."

Küçük bir kahkaha attığım da, Demir'in bakışları bir an olsun gözlerimden ayrılmamıştı. Paralize olmuş gibi gözlerini gülüşümden çekemiyor, bakışları sürekli boyut değiştiriyordu.

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin