BÖLÜM 49┃ KORKTUĞUM YERDEYİM

35.8K 1.7K 2.1K
                                    


Sığınak Bölüm 49 •  Korktuğum Yerdeyim

❄️

Hayatın insana ne getireceği ya da neler götüreceği hiç belli değildi. Bazen her şey bitti dediğimizde, yolun sonuna vardığımızı zannettiğimizde, aslında her zaman ikinci bir seçenek mevcuttu. Ama biz bu detayı göremeyecek kadar kör oluyorduk. Ya gurur denilen safsatanın bizi ele geçirmesine izin verecektik, ya da yol ayrımında ki diğer seçeneği tercih edecektik.

Elimdeki çaylarla ileride oturan ikilinin yanına varırken tercihimin sonuçlarına bakarak gülümsedim. Haftalar önce birbirine düşman gibi bakan bu iki adamı bugün medeni insanlar gibi konuşurken göreceğimi asla düşünmezdim. Demir, Mert'i karşısına almış kafe ile ilgili fikirlerini ortaya koyuyor Mert ise büyük bir ciddiyetle onu dinliyordu.

Elimdeki çayları masaya bırakıp yanlarına oturduğumda, Demir'in gözleri bana kaydı ve hafifçe kaşlarını çattı. "Sen artık patronsun, güzelim. Bırak bu işleri, elemanlar getirir."

Tek omzumu silktiğimde, "Onlar başka masalarla ilgileniyorlar. Hem elime mi yapışacak alt tarafı iki çay." diye konuştum gülümseyerek. "Üstelik benim elimden için dedim, fena mı yapmışım?"

Demir, masanın üzerindeki elimi nazikçe kavradığında dudaklarına götürüp öptü. "Senin elinden zehir olsa içilir ama yorulma diye diyorum."

"Yorulmuyorum ki, eksik ürünleri sisteme girip, kafenin genel durumunu kontrol etmek dışında yaptığım bir iş yok zaten." dedim, gülümsemeye devam ederken. "Bir de nadiren de olsa kasayla ilgileniyorum. Şimdilik bir işim olmadığı için de sizin yanınıza geldim."

"Gel sevgilim, onda sıkıntı yok zaten." dedi ve baş parmağı ile elimin sırt tarafını okşamaya başladı. "Sen otur yanımda, gerekirse şu zibidi yapar senin yapacaklarını."

Mert'i işaret ederek konuştuğu için o sırada gözlerim Mert'e kaymıştı. Mert ise yüzünü buruşturmuş Demir'in tuttuğu elime bakıyordu. "Sonradan olma Romeo." dedi ağzının içinden, fakat ben de, Demir de söylediğini duymuştuk.

"Ne dedin, lan?"

Demir'in dik dik bakışlarından sonra Mert'in yüzü normal şeklini alırken, "Çok yakışıyorsunuz diyorum." dedi yalandan gülümseyerek, "Ne kadar centilmen bir erkekmişsin de haberim yokmuş diyorum."

Mert'in lafı çevirmesi üzerine Demir, ona aldırış etmeden, "Biz de böyle aslanım, örnek al abini." dedi ve bana döndü. "Değil mi sevgilim?"

O sırada kapıdan giren Burçin ve Onur'u gördüğümde Demir'e cevap vermeden ayağa kalktım. Burçin ise elindeki hediye paketini masanın üzerine bırakıp bana sarıldı. "Bir hafta oldu ama anca gelebildim." dedi yorgun bir sesle. "Biraz hastaydım kuzum, kusura bakma olur mu?"

"Saçmalama ne kusuru." diye konuştum ayıplar gibi. "Nasıl oldun, şimdi iyi misin?"

Tereddütle gözlerime bakarken, "Midemi üşüttüm herhalde." diye geveledi ağzının içinde. "Önemli bir şeyim yok."

O sırada Onur, Demirle tokalaşmış elini bana uzatmıştı. "Hayırlı olsun, Efsun."

"Teşekkür ederim." dedim içtenlikle, uzattığı elini tutarken.

Hep beraber masaya geçtiğimizde Burçin'in getirdiği hediye paketini açma şansı benimdi ve yüzündeki jelatini hevesle soyuyordum. Kutuyu açtığımda ise içindekilere hayranlıkla baktım. Pasta görünümüne sahip, küçükten büyüğe doğru üç adet nazarlık çıkmıştı.

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin