BÖLÜM 28┃ YANGIN YERİ

43.6K 1.9K 1.9K
                                    

Sığınak 28

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sığınak 28. Bölüm • Yangın Yeri

❄️

Dışarı çıktığımızda arabadan inen Onur ve Savaş'ın afallamış bakışlarıyla karşılaştım. Aracın yanına gittiğimizde kapıyı açtım ve binmeden önce Demir'e baktım. O bana bakmıyordu.

"Çocukları takip edin." diye bağırdı, Onur ve Savaş'a. "O piçin işinin bittiğinden emin olmadan da oradan ayrılmayın!"

Ardından sürücü koltuğuna geçerken bir sigara yaktı ve bakışlarını bana değdirmeden sürücü koltuğuna yerleşti. Hüzün dolu bir nefesi bırakırken koltuğa oturdum ve kapıyı kapattım. Aracı çalıştırıp gaza basmasıyla birlikte tekerlekler çığlık atarak hareket ettiğinde ise emniyet kemerimi bağlayıp bakışlarımı ona çevirdim.

Camını araladı. Sigarasının içeriye dağılan dumanı etrafımıza yayılan negatif enerjiden daha fazla rahatsız etmiyordu beni. Biraz ilerleyip ana yola çıktığımızda ise aracın hızını daha da artırdı. Arabaları sollayıp kendini kaybetmiş gibi hiçbir şeye dikkat etmiyor, bizi ölümün kucağına itiyordu.

Daha fazla dayanamayıp, "Çok hızlı gidiyorsun." diye mırıldandım. Ancak Demir bana karşılık vermek yerine önümüzdeki araca vurmaktan kıl payı kurtulup, ağza alınmayacak bir küfür savurduğunda hızını biraz ancak o zaman düşürdü.

"Konuşmayacak mıyız, Demir?" dedim hüzün dolu bir sesle.

Suskunluğu içimi acıtıyordu. Sigarasının külünü camdan dışarıya serperken, "Hayır." dedi soğuk, buz gibi sesiyle. Fakat o soğukluğun altında yanan hayal kırıklığını ve öfkesini görebiliyordum. "Sen seversin susmayı. Konuşup yorma kendini."

Sözleri boşluğuma tekme yemiş gibi hissettirirken, tadına baktırdığı bütün kelimeler, zihnimin gerisinde kalıcı izler bırakıyordu. Biliyordum, hazmetmesi kolay olmasa da benden duymalıydı fakat söyleyememiştim.

"Yapma böyle." diye mırıldandım. "Şu arabayı bir yere çek de konuşalım, inan bana hiçbir şey bildiğin gibi değil."

Başını usulca bana çevirdi. Öyle bir bakışı vardı ki, geride kalan sözlerimi kifayetsiz kılıyordu. "Bildiğim bir şey yok, Efsun."

Dudaklarının arasından çıkan kelimelerle yüreğim paramparça oldu. Acı çektiğini biliyordum ve canımı yakan buydu. Her şey o kadar karmaşık bir hâl almıştı ki, ne yapacağımı bilmiyordum.

Kalbim ağır bir yükün altında ezilirken, "Biliyorum, hatalıyım ama yargılamadan önce konuşmamız lazım." dedim. "Çok sinirlisin kaza yapmanı istemiyorum, hadi çek şu arabayı da beni bir dinle."

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin