BÖLÜM 18┃ ÖLÜMÜN AYAK SESLERİ

42.3K 1.8K 2.1K
                                    


Sığınak 18. Bölüm • Ölümün Ayak Sesleri


❄️

Bedenime bir ağırlık çökmüş, kendimi çok yorgun ve halsiz hissediyordum. Kazanın üzerinden bir hafta geçmişti.  İyileşmiştim bir şeyim yoktu ama ruhen iyi değildim. Pek iştahım yoktu ve gece gündüz uyumak istiyordum. Demir ise bu süreçte genellikle evde, yanımda kalmıştı ve eğer gitmek zorunda kalırsa kesinlikle Burçin geliyordu.

Evde kaldığı günler benimle konuşmak için hiç çaba göstermemiş, beni kendi hâlime bırakmıştı. Akşam ben yatağa girerken yalnızdım ama geceleri uyandığımda ise onu genelde yanımda yatarken buluyordum.

Hava kararmış akşam olmuştu. Üzerimdeki hâlsizlikten dolayı gün boyunca uyuyup uyanmıştım. Ayaklarımı sarkıtıp lavaboya gitmek için yataktan kalktığımda tabanlarımın altı sızladı. Aynanın karşısına geçince gördüğüm manzara ise içler acısıydı.

Alnımda iyileşmeye başlayan yara kabuk tutmuş, yüzüm kireç gibiydi. Gözlerimin içi ise günlerce uyumaktan dolayı kıpkırmızı olmuş, saçlarım kendinden geçmiş darmadağınıktı.

Aynanın yanındaki dolaptan bir tarak alıp saçlarımı zorlukla tarayıp yukarıdan topladım. İşimi hallettikten sonra mutfağa geçince dolaptan bir ağrı kesici aldım.

Odaya geçmek için ilk adımı attığım sırada dış kapı açıldı ve Demir'le buluştu gözlerim. Anahtarı kilitten çıkarıp deri ceketinin cebine atarken bakışları kısaca bedenimde dolandı. Kapıyı kapatıp yanıma geldiğinde ise, "Burçin daha gelmedi mi?" diye sordu. "Sen neden ayaktasın? Ne istiyorsan bana söyle."

Benim için bu denli endişelenmesi, yüreğimin buzlarını bir nevi eritiyordu fakat ufacık bir sorunda eski Demir'e dönüşeceğini idrak ettiğimde, içimde biriken buzdan kütleler tek tek üzerime yıkılıyordu.

Bıkkınca iç çekip, bana ciddiyetle bakan gözlerine diktim gözlerimi. "Ben çocuk değilim." dedim bitkin bir sesle. "Burçin de benim bakıcım değil. İyiyim, beni düşünme lütfen."

Odama yöneldiğim sırada kolumdan hafif bir şekilde tuttu. "Daha tam iyileşmedin. Biraz söz dinlesen ölür müsün?"

Kızmıyordu biliyorum. Benim iyiliğim için söylüyordu fakat yine de o anların zihnimde canlanmasına engel olamıyordum. Kırılmıştım.

"Dinliyorum bak evdeyim, gözünün önündeyim, hiçbir yere çıkmıyorum her istediğini yapıyorum." Derin bir nefes alıp yorgunca gözlerine baktım. "İstediğin bu değil miydi?"

Sitemim üzerine kaşları hafifçe çatıldı. "İstediğim yaşayan bir ölü gibi ortalıkta dolaşman değil."

"Evet ya unutmuşum, önemli olan senin isteklerin senin arzuların değil mi?" diye mırıldandım, kırık dökük. "Affedersin."

Kolumu kurtarıp gidecekken kolumdaki parmakları uyarı doluydu. "Efsun, ben sadece seni düşünüyorum."

Tamam ben de hatalıydım ama onun ani yükselmelerinden artık usanmıştım. Sadece onu korumak için susmam bile Demir'e göre hatalı bir davranıştı. "Böyle düşüneceksen hiç düşünme." dedim. "Bak, ben de seni düşündüğüm için sustum ama arada yıpranan yine ben oldum."

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin