BÖLÜM 42┃ SARSINTI

30.9K 2K 2.6K
                                    

Sığınak 42

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sığınak 42. Bölüm • Sarsıntı

❄️

Zaman kavramını yitirdiğim nadir anlardan birini yaşıyordum. Bir anda etrafımdaki her şey silinmiş Demir'in elâ gözleri gözlerime ok misali saplanıp kalmıştı. Bir ayın sonunda onu karşımda görmeyi beklemiyordum.

Aracın kapısını açıp dışarıya çıkınca bakışlarını bir saniye bile gözlerimden ayırmadan ağır adımlarla jeepin önüne geçti ve sadece bakmakla yetindi. Bana, elinden geleceğini çalmışım gibi hüsranla bakıyordu.

Bu bakışların karşısında hasarlı kalbim sert darbelere maruz kalırken nefesim kesildi. Haftalardır, karanlık gecelerin yarım yamalak sunduğu görüntünün dışında onu ilk defa net görüyordum ve içimde çığ gibi büyüyen yokluk hissi onu görür görmez had safhaya ulaşmıştı. Aramızdaki mesafe birkaç metre gibi görünse de, üç beş adımda ulaşabileceğim adama şimdi millerce uzaklıkta gibiydim.

Keskinleşmiş gözlerini kısa bir an arkamda tuttu, Mert'in olduğu yerde. Daha sonra aynı bakışları beni bulduğunda koluma dokunan el ile kendimi toparlayıp gözlerimi o ateş çukurlarından kurtardım. Bakışlarım Burçin'i bulduğunda ise tedirginlikle baktı gözlerime. "Buraya geldiğimizden sadece Onur'un haberi vardı." dedi kendini açıklamaya çalışarak. "Ben bir şey söylemedim."

Kalp atışlarım daha da hızlanırken, "Gidelim ne olur." diye konuştum titreyen sesimle. "Onunla konuşmaya hazır değilim." Demirle tekrar yüz yüze gelmeye cesaretim yoktu ve tek bildiğim burada bir saniye bile kalmak istemeyişimdi.

"Bir sorun mu var?"

Mert'in sertleşen sesiyle bakışlarım ona kaydığında Demir'e düşman gibi baktığını gördüm. Aralarında ne vardı bilmiyorum ama ikisi de birbirine öldürecek gibi bakıyordu.

"Gözünü seveyim içeri gir Mert." dedi Burçin, kaygılı gözleri ikisinin arasında mekik dokurken. "Sen karışma, bu onların arasında."

O sırada bir hareketlilik sezdiğimde Demir'in bu tarafa geldiğini gördüm ve ne kadar gücüm olmasa da kendimi zorlayıp, titreyen bacaklarımla Burçin'in arabasına doğru yürümeye başladım. Üzerinden zaman geçmesine rağmen onu gördüğüm an içimdeki kabuk bağlamayan yaralar tekrar kanamaya başlamıştı.

"Efsun!"

Adımlarım arabanın yanına kadar gelince kendimi teskin etmeye çalışarak derin bir nefes aldım ve gölgesi üzerime düştüğünde başımı usulca ona çevirdim. Üzerimde öyle bir etkiye sahipti ki, hiçbir şey konuşmasa bile bakışları soluğumu kesmeye yeterliydi.

"Daha ne kadar uzak kalacaksın benden?" dedi pürüzlü bir sesle, yüreğinin yorgunluğu yüzüne vurmuş gibi bakıyordu. "Konuşmamız gerekiyor sevgilim."

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin