BÖLÜM 29┃KÖRDÜĞÜM

37.9K 1.8K 1.3K
                                    

Sığınak 29. Bölüm • Kördüğüm

❄️

Tenimde gezinen parmakları duyumsarken gözlerimi aralamaya çalıştım. Yüzüm Demir'in sıcak göğsüne yaslanmış, kolunu başımın altından geçirdiği için beni sıkı sıkıya sarmıştı. Onun bedeninden yayılan sıcaklıkla ve geceye nazaran içerinin yükselen ısısıyla tüm vücudum gevşemiş gibiydi fakat bir ağırlık vardı üzerimde.

Kokusu genzime süzülürken garip bir huzurla başımı yasladığım göğsünden kaldırdım. Uyku sersemi yarıya kadar zorlukla araladığım gözlerimin odağına bir çift elâ göz düştüğünde ise, "Günaydın." diye fısıldadım.

Başını eğerek şakağıma bir öpücük kondurdu. Sıcacık eli sırtımda geziniyordu. "Günaydın, sevgilim."

Başımı uzattığı kolunun üzerine yaslamadan hemen önce kapının biraz ilerisinde yanan elektrikli sobaya takıldı gözlerim. "İçerisi sıcacık olmuş." dedim gülümsemeye çalışarak fakat elimi tutulan boynuma götürürken yüzüm ister istemez buruşmuştu. "Ama her yerim ağrıyor, tutulmuş sanırım."

Bakışlarımız yeniden birleşirken Demir'in dalgın yüzü pişmanlıkla kaplandı. Gözlerini yumup, aldığı sessiz nefesi bıraktığı sırada ise, "Benim yüzümden." diye fısıldadı. "Buz gibi eve getirdim seni."

Dün yaşadığımız tatsız konuşmalar ister istemez kulağımda yankılandı. Onunla, tam da şu an aynı noktada buluştuğumuzu biliyordum fakat pişmanlığı ağır basan, yaptığı hatanın ağırlığı altında ezilen ben değildim, Demir'di.

"Buz gibi eve getirdiğin doğru." dedim. Onu bir şans vermiş olmam konuyu kapatacağım anlamına gelmiyordu. Gerekirse, yaptığı saçmalığı kafasına çivi gibi çakacaktım. "Ama senin o an soğuğu hissettiğini hiç sanmıyorum, öfkeden yanıyordun çünkü."

Teslim olmuş ifadesinin altında yatan suçluluk hissi onu çepeçevre sardı. Konuşmasına gerek yoktu, sadece gözlerine yansıdığı kadarının 'keşkelerden' ibaret olduğunu biliyordum.

"Sen böyle konuştukça içim acıyor." diye fısıldadı. Söylemesine lüzum yoktu, görüyordum zaten. "Dün gece ağzımdan çıkanları eleyip empati kuracak kadar sağlam değildi kafam."

Biraz geri çekilip başımı yastığa aldığımda kolunu çekmek zorunda kaldı. Yönümü tamamen ona dönerken üzerimizdeki yorganı omuzlarıma kadar çekiştirdim ve sadece yorganı kavrayan parmaklarım ile boynumdan yukarısı açıkta kaldı. İçerisi sıcak olabilirdi fakat içim üşüyordu.

"Kırgınım sana hem de hiç olmadığım kadar." Yüzüm kırgın olduğu kadar ciddi bir ifadedeydi. "Dün çekip gidebilirdim, Demir. Beni engelleyemezdin ama ben sana bir şans daha verdim. Doğru mu yaptım orası da tartışılır ama..."

Parmakları saçlarıma uzanıp boynumun gerisine iliştirirken bakışları gözlerimdeydi. "Kendini hiç benim yerime koydun mu peki?" diye sordu. "Onu affetmemi istedin, sadece onu düşünerek peşimden geldin ve bırakmamı istedin. Benim ne hissedeceğimi umursadın mı?"

Kaşlarım havaya kalkarken, "Onu öldüreceğini söyledin, Demir." diye fısıldadım. Aradaki farkı görmüyor muydu? "Bunu benim yanımda söylerken psikolojimi nasıl etkileyeceğini hiç düşündün mü? Tamam, ondan nefret ediyorum, bana zarar verdi ama ölümünü arzulayacak kadar vicdansız biri değilim."

Doğal bir şekilde sohbet ediyormuşuz gibi saçlarımın ucuyla oynuyordu. Parmağına sardığı saçımı usulca bırakıp dirseği üzerine dikildiğinde doğrudan gözlerime bakıyordu.

SIĞINAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin