Bölüm 4
Okula girip sınıfıma giden merdivenleri ikişerli ikişerli çıkıp koşarak sınıfa girdim ve çantamı gelişi güzel bir şekilde sıranın üzerine koydum ve kızların öbek oluşturduğu kalaballığın arasına girerek arabadan inmekte olan kıza baktım.
Uzun dalgalı kahve rengi saçları sabah güneşinin altında hafif kızıla çalıyordu. Forma üzerine tam oturmuş ayağındaki beyaz converselerle "Hey adamım buraların sahibi benim!"der gibi asfaltı eziyordu. Doruk,elini uzatıp onu kendisine çektiğinde kucağına alıp havaya kaldırdı ve bir an gözlerimiz birbiri ile buluştu. Aslında daha dikkatli baktığımda sanki bana değilde başka birine bakıyormuş gibi hissettim ama aniden başını gerçekten bizim köpek yavrularını andırdığımız tabloya çevirince nefesimi tutmak zorunda kaldım.
Yemyeşil gözleri en az Doruk'un ki kadar gerçek ve parlaktı. Bembeyaz teninin üzerinde bir zümrüt işleme gibi parlarken Doruk'a bakıp gülümsedi ve saçlarını seçti. Senem'in dediği kadar vardı. Gerçekten güzeldi ama Senem de olmayan bir şey vardı onda.
Fazla mesafeliydi...
Nereden anladın diye sormayın! Bir insanın mesafeli oluşunu o insanın adımlarından bile anlayabilirsiniz ve bu kız tam da öyle olanlarındandı. Kabuğunu kırıp içine girmek zor olacaktı.
Öte yandan arkasından okula girenlere de göz atmamış değldim hani. Bir kız ve altı erkek öğrencinin de okula yeni geldiklerini biliyordum. Hepsi de yakışıklı ve ben buradayım diye bağıran tiplerdendi. İçlerinden sadece birisiyle tanışmıştım. Adı Özkan'dı. Masmavi boncuk boncuk gözleri vardı. Oldukça saygılı ve seviyeliydi.
Kızla ise okulun kapısında tanışmıştım. Mal mı nedir? Daha önce hiç okul görmemiş gibi okulu izliyordu. Uzun kızıl saçları vardı. Çocuklar Duymasın'da oynasa küçük havucun kız kardeşi rolünde yer alabilirdi.
Feminist Duygu! Havuç! Feminist!
Aklıma gelen düşüncelerle başımı salladım ve dudaklarımı ısırarak kalabalığın dağılışını ve grubun toplanarak arka bahçeye gidişini izledim. henüz hazırlık sınıfı olduğumuz için bizim sınf ön taraftaydı ama haftaya sanırım yeni ders programı ile birlikte o da değişecekti.
"Ben geliyorum!"diyerek sınıftan çıkıp üst kata çıktığımda Didem peşimden "nereye ya?"diye bağırdı. Elimi havaya kaldırarak işaret yaptım ve ilk bulduğum sınıflardan içeri daldım. Cam kenarına geçip oturduğumda onunla karşılaştım.
"Bade'ydi değil mi?"dediğimde başını salladı ve "Evet. Sen de Serap'tın."dedi gülümseyerek. Elimi kalbime koyarak "Adımı hatırlamanız ne büyük şeref.."dediğimde şakadan anlamayan bakışlarla bana baktı ve "Hey,sadece şaka yapıyordum."diyerek asıl hedefime döndüm.
Kibirli ve buz gibi bir sesle bana seslendiğinde ona olan hislerim yerini saçını başını yolma hissine bıraktı.
"Sen... Hazırlıksın değil mi?"diye söylendiğinde o ince küçük hokka burnunun üzerine kafa atasım geldi. Gözlerini kısmış,dudaklarını alaycı bir şekilde havaya kaldırmıştı.
Ben "Heee,öyleyim ne olmuş?"dediğimde sesimi olabildiğince kontrol altında tutmaya çalışıyordum. Bana bakarak "Yok birşey sadece sınıfında olman gerekmiyor mu?"diye sorduğunda ona baktım ve "Bak tatlım..."dediğim sırada sınıfa Herkül'ün kardeşleri doluştu.
-Allah'ım biliyordum biliyordum! bir gün tüm dualarımı kabul edip beni bir sürü yakışıklının kucağına atacağını biliyordum.-
Ağzımın sularını koluma silerek ayağa kalktım ve arka bahçede yan yana oturmakta olanları izlemeye başladım. Doruk ve arkadaşını tanıyordum yalnız diğer çocuğun kim olduğunu bilmiyordum. Allah'ım neden bunları insan beni de böyle garip birşey yarattın yarabbim? diye dert yanarken omzumda bir el hissettim.
"Yakışıklı çocuklar değil mi?"diyen ses döndüğümde bir çift çekik gözle karşılaştım. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda "Yolunu mu şaşırdın?"diye sordum.
Çocuk,dudaklarını büzerek bilmiyorum ifadesi yaptı ve gülümseyerek bana döndü. " Yok,aslında tam da yolumdayım."dediğinde dirseğimle boşluğuna vurdum ve onu iteleyerek yere indim. ufacık boyumla ona kafa tutuşum oscarlıktı anasını satayım.
Ayağına basarak,saçlarından yakaladım ve kolunu ters çevirerek kulağına yaklaştım. Çocuk kısa bir çığlık sonrasında bana "Manyak mısın sen ya?"diye bağırdı. Gülümsedim ve dizlerinin arkasına vurarak ona diz çöktürdüm ve "Hayır,tatlım ben psikopatın önde gideniyim! O elin bir daha benim omzumu değecek olursa onu sarma yapmaktan geri kalmam!"dedim ve çocuğu geri ittim.
Yeni gelenlerden biri bana bakarak "Kimsin sen?"dedi. Şıpsevdi sakızımı jelatininden çıkararak ağzıma attığımda yandan bir bakış attım ve "Kim olmamı istersen oyum!"diyerek sınıftan çıktım.
Yeni kız yani Bade arkamdan bağırdığında iç çekerek sınıfa geri döndüm ve hırkamı elime aldım. "Sağol psikopat."dediğimde yine o anlamayan bakışlarıyla karşılaştım ve "Hey,biri seni resetledi mi?"dedim yüzümü buruşturarak.
Bade "efendim?" dediğinde "Psikopat mısın sen?"dedim gülerek. ama duyduklarımla gülümsemem daha da genişledi.
Bade "Sen Kapat'"dediğinde "Neyi kapatayım?"dedim.
Bade "Az önce dedin ya?"dediğinde "hee,psikopat mı? onu mu diyorsun?"dedim.
Sinirlendiği belli oluyordu. Bense gülme krizine girmek üzereydim. "Sen kapat sen kapat!"diye arkamdan bir bağırışı vardı.
Nasıl sakinleştirdiler bilmiyorum. Sınıfa girdiğimdeyse hala gülüyordum. Didem "Psikopat mısın sen ya?"diye söylendiğinde yerime oturdum ve "cık,sen kapat."diyerek kahkahalarla önüme döndüm. Allah'ım mükemmel bir lise hayatı yaşatacağın için şimdiden sana teşekkür ederim yarabbim...
-bölüm sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ AŞIK (ESMER SERİSİ -2)
Teen FictionBiz imrenilendik... Parmakla gösterilen ve çoğu zaman nefret edilen ve ettirendik... Biz aileydik... Biz birdik... Birimiz leb diyorsa diğerimiz lebi diyendik... Sorun olduğunda neden diye sormayan hemen geliyorum diyendik... Ağladığında ağlama deme...