25. Bölüm

113 25 0
                                    

-25

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-25.bölüm-

Bir suç işlediğiniz zaman insanlar sizi yargılamaya başlar. Gözlerini kısar ve kendi aralarında konuşup sanki her zaman en doğruyu kendileri yapmış gibi sizi asıverirler...

Volkan ile aramda olanların üzerinden bir hafta geçmişti. Olabildiğince göz göze gelmemeye çalışıyorduk.. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor ve kaldığımız yerden devam ediyorduk. Olması gerektiği gibi...

"Ne bekliyordun ki?"diye söylendi Didem açmasından koca bir ısırık alırken. Ağrıyan şakaklarımı ovarak baygın gözlerle ona baktığımda "Ne?"diye söylendim. Oflayarak "Ne bekliyordun ki?"dedi yeniden.

"Ne demek bu?"diye sorduğumda "Erkekler..."diye başladı söze. "Ne olmuş erkeklere?"dediğimde elinin tersi ile yüzüme vurdu ve "Elinin körü olmuş!"diye tısladı.

Acıyan burnumu elimle ovalayıp ona baktığımda "Senin derdin ne?"diye söylendim.

"Derdim sensin!"dedi.

Önümdeki çay bardağını elime alıp ayağa kalktım ve kaşlarımı çatarak "Derdin ben falan değilim."diyerek başımla içeriye girmekte olan Ebubekir'i ve Didem ile aynı takımda oynamakta olan Nesrin'e baktım. Ebu'nun koluna girmiş gayet mutlu bir şekilde özellikle Didem'e nispet yapar gibi kırıta kırıta kantine giriyorlardı. Didem,kaşlarını çatarak benim baktığım tarafa baktığında çatık olan kaşları yerini hayal kırıklığına bıraktı. Gözleri sulanmış dudakları titremeye başladığında önündeki ayranı elime alıp arkasındaki çöp kutusuna fırlattım.

"Hey!"diye bağıran çocuklara döndüğümde bütün kantin sessizliğe gömülüp sesin geldiği tarafa bakmıştı. Elimle,ağzımı kapatıp "Ups!"dediğimde Didem arkasına döndü ve Oğuz ile göz göze geldiler. Oğuz'un çatık olan kaşları yerini sevimli bir ifadeye bıraktığında Didem şaşkın bir halde ne demesi gerektiğini bilemeden Oğuz'a bakıyordu.

Didem "Hepsi onun suçu"diyerek parmağı ile beni işaret ederken Oğuz "Ayran ister misin?"diye sordu Didem'e. Didem,ne demesi gerektiğini bilemeden öylece Oğuz'a bakarken ben,ağrıyan başıma inat öne atıldım ve "Bana bir çay alırsanız sevinirim"diyerek yerime geri oturdum. Oğuz ve yanında oturmakta olan arkadaşı ayağa kalkıp çaycının yanına doğru yürürlerken Didem kolumu tutup beni kendisine çevirdi ve "NE yapıyorsun sen?"diye kızdı.

"Derdini yok ediyorum."dediğimde "Bu yok etmek değil şapşal var etmek! Of,Serap ya bir akıllı ol bir rahat dur!"diye dert yandığında Oğuz'un arkadaşı Kerem yanımıza geldi.

Kerem "İşte çayın."diyerek yanımıza oturduğunda elini uzattı ve "Ben Kerem."dedi. Didem ve ben sırasıyla kendimizi tanıttığımızda başımı çevirip Oğuz'un olduğu tarafa baktım. Volkan,gözlerini dikmiş bizim masayı dikizliyordu. Ebu Bekir ise Nesrin'i arkadaşlarının yanında bırakmış Oğuz'un yanına doğru gidiyordu. Başımı çevirip gülümseyerek Kenan ile kaldığımız yerden konuşmaya devam ettiğimizde Didem'in patlamaması için içimden dua ediyordum...

Yaşasın kötülük...

****

Genç adam,elini mermere koymuş parmaklarını oynatırken kantincinin ılık ayran getirmesini bekliyordu. Birinci sınıflardan Ebu'nun yanına gelmesi ile gülümseyen genç adam ona dönüp selam vermiş ama Ebu'nun cevap vermemesi üzerine sesini çıkarmamıştı. Kantinci,ayranı getirip eline verdiğinde gülümseyen genç adam parasını ödeyip masasına doğru gidecekken Nesrin'in sesi ile olduğu yerde kaldı ve başını çevirerek kıza selam verdi. Nesrin,yerinden kalkarak yanına geldiğinde "Sonunda Didem ile işleri yoluna koymuşsunuz."dediğinde Ebu tek kaşını kaldırmış Nesrin'e yandan bir bakış atmıştı. Nesrin,bunun üzerine "Oğuz Bey,Didem'den çok hoşlanıyor"dediğinde Oğuz gülümsedi ve "Görüşürüz."diyerek yanlarından ayrıldı. Ebu,kantinciye dönerek "Bize beş çay!"diye söylendiğinde ellerini yumruk yapmış çatık kaşlarla yandan karşı masada oturmakta olan kıza bakıyordu.

*****

Oğuz'un elinde ayran ve biskrem ile gelmesiyle Kerem'le konuşmamız yarıda kalmıştı. Kerem "Nerede kaldın oğlum?"diye söylendiğinde Oğuz gülümsedi ve "Soğuk olmasın diye adama ılık ayran vermesini söyledim."dedi. Didem,homurdanarak "Gerek yoktu. Sonuçta hepsi aynı yere gidiyor."dediğinde Oğuz başını çevirip dikkatle ona baktı ve "Tatlı ile tuzluyu aynı anda yemeyi sevdiğini biliyorum."dedi.

Didem,tek kaşını havaya kaldırıp Oğuz'a baktı ve "Öyle mi? Nasıl?"diye sorduğunda Oğuz "Seni izliyorum. Bunu saklamayacağım. Ama seni ne zaman görsem elinde hep bunlar var. Biskrem ve Ayran."dediğinde Didem gülse mi gülmese mi bilemedi. Tebessümle karışık çatılan kaşlarının arasından Oğuz'a belirli belirsiz teşekkür ettiğinde ayranını açtı ve bir yudum alıp arkasına yaslandı. Kerem "Ee,Didem takımda en çok göze batan sensin. İleriye dönük düşünüyor musun?"diye söylendiğinde Didem "Kendimi bildim bileli hep basketbol oynuyorum. Mahallede bizim çocuklarla potayı kırana kadar maç yapar dururduk. Şimdilik okullar arası yarışmaları kazanmayı düşünüyorum ama teklif gelirse neden olmasın?"dediğinde Kerem "tekliflere açığım diyorsun yani. Akıllıca bak bu"dediğinde Didem güldü. Elini yumruk yapıp Kerem'in yumruğu ile tokuşturduğunda içini çekti ve Oğuz'a bakarak "İzninizle."dedi.

Şaşkınlıkla "Nereye?"diye sorduğumda "Biraz yalnız kalmak istiyorum."dedi dişlerinin arasından. Oğuz ona bakıp "Bir daha aynı masada otururuz umarım."dediğinde Didem "Bilemiyorum."dedi umarsız bir tavırla ve arkasını dönüp sandalyeye astığı deri ceketi eline aldı ve asi bir tavırla yürümeye başladı. Kapıdan çıkmak üzereyken Nesrin'in şuh kahkahasına takılan gözleri iyice kısılmış ve yerini muhtemelen gözyaşına bırakmıştı. Çocuklara dönüp "Nesrinden hoşlanıyor musunuz?"diye sordum. İkisi de dumur olmuş bir ifade ile bana bakıp "Neden sordun?"diye sorduklarında Didem'in yarım bırakmış olduğu ayranı elime aldım ve önümdeki çay ile birleştirerek "Hiç.."dedi dudaklarımı büzerek. Ayağa kalkıp "Sonra görüşürüz beyler."diyerek ikinci kapıya doğru yürüdüğüm sırada çocukların oturmuş oldukları masaya bir adım daha yaklaştım. Volkan,gözlerini bana dikmiş dikkatle ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışarak bakarken talihsiz ayağım yanlışlıkla-ama bilerek- sandalyelerden birine çarpıp burkuldu ve elimdeki ayran kutusu olduğu gibi Nesrin'in üzerine döküldü. Tabi ben de Volkan'ın üzerine yığıldım.

"iyi misin?"diye sorduğunda sorusunu duymazlıktan geldim ve Nesrin'e bakarak "Canım benim ya,çok özür dilemiyorum biliyor musun?"dedim göz kırparak. Çocuklar şok olmuş bir halde bir Nesrin'e bir de bana baktıklarında kendimi Volkan'ın ellerinden kurtardım ve kısa bir an gözlerinin içine bakarak usul usul yanından uzaklaştım. Merdivenleri çıkıp kapıyı ardımdan kapatırken arkamı dönmedim,duvarı geçip sağa döndüğümde gülümsüyordum,çünkü biliyordum kafamı çevirdiğim an o şapşal yüzü benimkinde takılıydı hala...


******

"Aptal! Aptal!"diye söyleniyordu genç kız kaçıncı kondisyonunu yaptığını bilmeyerek... Elindeki topu yere her vuruşunda sinirleri biraz daha geriliyor,gözünün önüne gelen görüntüler daha da çileden çıkmasına neden oluyordu. "Erkekler!"diye bağırdı topu sertçe yere vurarak "Ne kadar bencil ve umarsızlar ya!"diye ciyakladığında turnike yaptı ve topu eline alıp yeniden sektirmeye başladı.

Topu eline alıp parmak ucunda hafifçe yükseldiğinde arkasından gelen sesle dikkati dağıldı ve kan ter içinde kalan yüzüyle arkasına bakıp kendisine çatık kaşlarla bakmakta olan Ebu'ya baktı. "Burada ne işin var?"diye söylendiğinde Ebu yanına geldi ve bir topta kendisine alıp sektirmeye başladı. Potaya atıp kıza baktığında "Kafa dağıtmaya geldim!"dediğinde Didem elindeki topu bırakıp çocuğunkini aldı ve "Başka yere git!Burası benim!"diye tısladı.

"Tapuladın mı?" diye soran Ebu Bekir'e bakan Didem "Evet! evet,tapuladım!"dedi ve topu elinden alarak sektirmeye başladı. Yerden sekip ona doğru attığında Ebu beklemediği hamle ile neye uğradığını şaşırdı ve kıza bakarak "Oğuz ile takılmaya başlamışsın hayırlı olsun!"dedi.

"Sağ ol. Sende Nesrin ile takılıyorsun. Sana da hayırlı olsun."dediğinde Ebu Bekir "Biz çıkıyoruz. TAkılmıyoruz."dediğinde Didem kalbine bir ok saplandığını hissetti ve topu Ebu'nun elinden alarak öyle hızlı sektirmeye başladı ki iki pota arasında sanki maça çıkmış gibi koşuyor ve basketleri ardı ardına sıralıyordu. Ebu "Sıra bende!"diye bağırdığında Didem'in ağzından bir ciyaklama çıktı ve gözlerini iri iri açarak "Bak sana ne diyeceğim? O koca egonu al ve buradan git! Sevgilinin yanına! Nesrin'in ! Sevgilinin yanına! Hemen!"diye bağırdığında Ebu geri adım attı ve "Neden kızıyorsun?"dedi.

Genç kız gözlerini kapatıp ofladığında topu elinden bıraktı "Tamam sen gitmiyorsan ben giderim."diyerek arkasını döndü. Ebu,uzanıp kolundan tuttuğunda ona dönen genç kız genç adamın avuç içlerine bakması ile neye uğradığını şaşırdı. Ebu,dehşete düşmüş bir halde "Ellerin..."diye söylendiğinde Didem "Soğuktan"dedi ve kaşlarını çatarak yere atmış olduğu ceketini eline alıp yürümeye,sonra hızlanıp koşmaya başladı. Koca okulun içinde saklanacak bir yer bulamadığı için küçük aklına küfürler eden ağzı,ağlamasına engel olamıyordu. "Biz takılmıyoruz. Çıkıyoruz!"

Nasıl söyleyebilmişti bunu? Nasıl,aklı almıyordu genç kızın... "Aptal..."diyerek kafasına vurdu ve taş zemine oturup bacaklarını kendisine çekti. Yüzünü dizlerine gömüp ağlamaya kaldığı yerden devam ederken hiçbir şeyin özellikle de aşkın filmlerdeki gibi olmadığına inandı bir kez daha... Sadece sen seviyordun ve sadece sen acı çekiyordun gerçek hayatta... Pembe bulutlar üstünde uçmuyor,midende kelebekler uçuşmuyordu...Ne beyaz atlı prens vardı ne de bir süper kahraman... Masalın sonu asla mutlu bitmiyordu ve sevdiğin senin asla farkına varmıyordu...

Ağlaması hıçkırıklara karıştığında Ebu'nun söylediği o sözler bir bir yankılanıyordu kulaklarında...

"Biz takılmıyoruz... Çıkıyoruz!"

-Bölüm sonu-

SERSERİ AŞIK (ESMER SERİSİ -2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin