-8.bölüm-
Eve geldiğimde beni bir sürpriz bekliyordu. Kapıdan içeriye girdiğim an anlamıştım ne olduğunu. Odama giden yolu takip edip,kapımın önüne geldiğimde halamı eşyalarımın başında ve kendimi “Senin burada ne işin var?!”diye bağırırken buldum.
Kaşlarımı çatmış ona bakarken çalan telefonum işlerin daha da karışacağını söylüyordu. Teyzem “ben geldim.”yazan bir mesaj atmış ve beni beklediğini anlatan bir arama yapıyordu. Ellerimi yumruk yapıp kaşlarımı daha da çattım ve “Hazırsan başlayalım.”diyerek kapıyı kapadım.
Halam,bana gözlerini açmış iri iri bakarken ona doğru bir adım attım ve başımı hafifçe yana eğerek "Burada ne işin var?"diye sordum. Halam,korkmuş olacak ki "Biraz sakin ol lütfen."dedi ve bana doğru bir adım attı. Annem,kapımın önüne gelip "Serap,aç şu kapıyı!"diye bağırdığında halama doğru bir adım daha attım ve gülümseyerek "Bana yaptıklarının bedelini ödeyeceksin sürtük!"diyerek kapıyı açtım.
İfadesiz bir yüzle kapıyı açıp,mutfağa gittiğimde tencerelerde pişmekte olan yemeklere baktım. İşkembe çorbası,bamya,makarna salatası... İç geçirerek makarna salatasından biraz tabağıma koydum ve kaşık alıp mutfaktan çıktım. Odama doğru giderken annem "Halana karşı biraz terbiyeli davran"dediğinde ona bakıp "İŞine bak anne."dedim buz gibi bir ses tonuyla.
Akşam olup,yemeğe oturana kadar kimseye birşey demeyecektim. Halam ve annem sofrayı kurarken ben odamda,olmayan eşyalarımı küçük sırt çantama tıkıştırıyordum. ELime aldığım makasla,bilgisayarın kablolarını kestikten sonra,makası gelişi güzel bir şekilde kasaya batırmaya başladım,ben kullanamayacaksam kimse kullanamayacaktı!
Babam ve abim ,eniştemle birlikte eve geldiklerinde annem "Serap sofraya!"diye bağırdı. Ellerimi yumruk yapıp ,çantamı odamın kapısının yanına koydum ve üzerimi düzelterek içeri girdim. Elimi yıkayıp,sofraya oturduğumda babam "Eğer yemek yememeye devam edecek olursan,açlıktan öleceksin."dedi tabağıma salata ve bamya doldurarak.
Gülümseyerek ona baktım. Bu keltoş adamı seviyordum. Çok fazla baba olamasa da yine de beni annemden çok sevdiğini biliyordum. Gülümseyerek önüme döndüm ve büyük bir lokmayı ağzıma atıp ona baktım. Babam "İşte benim kızım."diyerek önüne döndüğünde önüne konan işkence çorbasını içmeye başladı. Halam,pis elleri ile işkembeyi yerken çıkardığı sesleri duymamaya çalışıyordum. Ona bakmak bile midemi bulandırıyordu.
İÇ çekerek önüme döndüğümde "Ben teyzemde kalacağım bundan sonra."dedim. Babam şaşkınlıkla bana bakarken,annem ve abim "Hayır!"diye bağırdılar ve eklediler "Hem o burada değil ki!"dediler.
Gülümseyerek "Bugün geldi. Benim için. Benimle kalmak,onunla kalmam için."dediğimde annem "O sütü bozukla aynı evde kalamazsın!"diye bağırdı. Babam'a baktım. Ne evet demişti ne de hayır. Her zaman öncelik senin istediklerin derdi bana. Ve ben de ne istediğimi biliyordum.
"Ah,evet kalıırm!"dediğimde abim elini masaya vurdu ve "Hayır!"diye bağırdı. Sinirle onlara bakıp,çatalı elimde sıktım ve "Size fikrinizi soran olmadı! On altı yaşımdayım ve..."
Annem "Ve hala bizim kanatlarımızın altında yaşıyorsun!"diyince ona baktım. Gözlerimi kısıp "Sizin kanatlarınız mı? Beni dört yaşındayken bu mendebur kadının yanına bırakıp gittin! Neden? Abimin okulu olduğu için? Doğum günlerimde geldin mi? Anneler gününde? Bayramda? Senin için hatalı bir işleme örneğiydim ben anne!"dediğimde Babam "Serap..."dedi.
Ona bakmadaım... Bakarsam ağlardım ve ben ağlamayı bırakalı çok uzun zaman olmuştu. Enişteme bakarak "Karının bana yaptıklarını anlatsana!"diye bağırdım. Kimseden ses çıkmıyordu. Anneme dönüp "Sana gizli gizli telefon edip anne beni buradan kurtar!"diye ağlayarak yalvardığımda dahi beni umursamadın! O kadın kafamda ahizeyi kırdığında da! Ben kollarımı tırnak makasıyla kestiğimde de!"dediğimde sofradaki herkes dehşet içinde bana bakıyordu.
Hiçbir zaman iyileşmeyecek yaralar açtınız ruhumda ve bunun bedelini de ödeyeceksiniz!"dediğimde çatalımı halama fırlattım ve "Çocuktum ben ya! Çocuk! Beni görenler bez bebekmişim gibi seviyor ,onların da benim gibi çocukları olmasını istiyordu. Tırnaklarımı neden hiç yemedim biliyor musun? Ya da neden hiç kesmedim? uzatıyorum çünkü bedenimin savunmasına karşın kullanabildiğim tek silah bunlar!"dedim ellerimi göstererek.
Babam ,Halama bakıp "Defol!"dediğinde gülümsedim ve gidip babamın yanaklarından öpüp kucağına oturdum. "Sen babaların birtanesisin cicim."dedim. Boynunu büküp bana baktığında gülümsedim ve "Şey,en azından erkek gibi büyüyen bir kızın oldu. Oğlun gibi pısırık değiil."dediğimde abim bana bakma zahmetinde bile bulunmadı. Annem,halamın sırtını sıvazlarken ona baktım ve "İkinizden de nefret ediyorum."dedim ve babamın kucağından kalkıp odama doğru koştum.
Yerde durmakta olan çantamı elime alıp ,kapıdan çıktığımda arkamda ne bıraktığımın bilincindeydim. Babam asla sessiz kalmayacaktı! Yaşı kaç olursa olsun halam bu yaptıklarının bedelini ödeyecek ve annem babaevine geri dönecekti!
Kötü müydüm?
Umrumda değil!
Bencil miydim? Şeyimden aşağı kasımpaşa!
Gözümden akan yaşları elimin tersi ile silip sokağın başında passatın içinde beni bekleyen dünyalar güzeli kadına doğru koşarken bu hayatta bana güç veren tek varlığa sığınmaya gidiyordum. arabadan çıkıp "Tatlım.."dediğinde çantamı yere fırlatıp ufacık boyumla boynuna atladım ve "Başardım..."dedim.
Teyzem benimle birlikte ağlarken beni küçük bir bebekmişim gibi severek arabanın arka koltuğuna yatırdı ve "hadi evimize gidelim."diyerek sürücü koltuğuna geçti. Gözlerimi kapadım ve karanlığın içinde hapsolan küçük kızı dışarı çıkardım. Asla ,hanım hanımcık bir kız olmayacaktım ben. Asla,aptal şeylere gülümseyen ve tahammül eden biri olmayacaktım. Ağzı bozuk ve istediği şeyi istediği zaman alan biri olacaktım.
Aşık olmayacak ama aşık edecek olandım. Bu hayatı kendime köle bilecek ona hükmedecektim. Hırsım ve öfkem herşeyin ötesine geçecekti... Ben Serap Şahin... 1.50'lik boyumla Allah'ım bana bahşettiğin özelliklerimle bu dünyaya kafa tutmaya geldim. Sen benim hükümdarım... Ben senin kölen...
Asla vazgeçmeyeceğim...
-bölüm sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ AŞIK (ESMER SERİSİ -2)
Teen FictionBiz imrenilendik... Parmakla gösterilen ve çoğu zaman nefret edilen ve ettirendik... Biz aileydik... Biz birdik... Birimiz leb diyorsa diğerimiz lebi diyendik... Sorun olduğunda neden diye sormayan hemen geliyorum diyendik... Ağladığında ağlama deme...