-14.bölüm-
Genç adam,okulun arka bahçesinde çimenlerin üzerine oturmuş yasak olmasına rağmen sigara içiyordu. Bu aralar her şey o kadar karmaşık geliyordu ki kendisine koskoca okulda yalnız kalamıyor olmak canını sıkıyordu. Biten sigara paketini avucunda sıktı ve buruşturarak demirliklerin üzerinden dışarı fırlattı.
İçini çekerek ince ağacın gövdesine sırtını yasladı ve gözlerini kapadı. Şuan sadece ona aitti. Doğa,kirlettiği ciğerleri ve yalnızlığı... Kafa dinleme gibisi yok diyordu... Volkan,Serap ile takılmaya başladığından beridir eskisi gibi bir araya gelemiyorlardı. Özkan zaten grubunun ağır abisiydi onunla eğlenceli bir şeyler yapmak neredeyse imkansızdı. Ebu Bekir ise Serap'ın sınıf arkadaşı Didem'den hoşlanıyordu ve ona çıkma teklifi ettiğinden beridir eve uğramaz olmuştu. Dokuzuncu sınıfların koridorları arkadaşları tarafından kuşatılmış ve aşk koridoru haline gelmişti.
Oğuz han kendi dalgasındaydı ve Cüneyt her zaman olduğu gibi bilgisayarı ile düzenli bir ilişki içerisindeydi. Kendisini ise bu tabloda nereye koyacağını bilmiyordu.Ayşegül'e teklif ederken tam olarak aklından ne geçmişti hatırlamıyordu ama artık bu durumdan sıkılmaya başlamıştı.
Kız,hem dört göz hem de telliydi. Çok fazla gülümsemiyordu ama o küçük gözleri ve yok denecek kadar az olan kirpikleri kendisini sinir ediyordu. Bir de sürekli etrafında dolanıp durmasına artık tahammül edemiyordu. Çirkin kızlar'dan nefret ediyordu ancak Ayşegül çirkin tabirine uyacak bir kız değildi. Sağlık için kullanmış olduğu gözlük ve teller kendisine iğrenç geliyordu.
Kumral saçlarını eliyle düzeltti ve sinirle bir küfür savurdu havaya. O kızdan bir an önce ayrılması gerekiyordu. Aksi takdirde giderek işler arapsaçına dönecekti.
Elini cebine attı ve açılmamış bir sigara paketi daha çıkardı. Jelatininden sıyırıp içinden bir sigara aldığında yaklaşan ayak sesleri karşısında kaşlarını çattı. Arkasını döndüğünde sivil bir şekilde kendisine doğru gelen kızı önce tanımadı ama sonra gülümseyerek kendisine bakınca gelen kişinin Ayşegül olduğunu anladı.
Uzun saçlarını gelişi güzel bir şekilde tepesinde toplamış ve gözlüğünü de başına yerleştirmişti taç gibi. Kolunun altındaki dosya ve elinde tuttuğu iki çay bardağı ile kendisine yaklaşırken gülümsüyordu. Ali,içinde daha önce ona karşı hissetmediği bir kıpırdama hissedince hemen önüne döndü ve eliyle kalbini yokladı. Ne kadar da hızlı atıyordu böyle.
"Selam."diyerek yanına oturan Ayşegül'e baktı ve "Burada ne işin var?"dedi.
Ayşegül,gülümseyerek ona baktı ve "Öncelikle bu çaylardan biri senin. Her ne kadar sigara içmenden hoşlanmıyor olsam da sen seviyorsun ve ben de düşündüm ki yanında bir çay iyi gider."dedi.
Ali,gözlerini kırpıştırarak ona baktığında Ayşegül gülümseyerek bardağı ona uzattı ve "Tek şekerli."dedi.
Ali "Teşekkür ederim."dediğinde kızın yüzüne baktı ve "Gözlüklerini neden takmadın?"diye sordu. Ayşegül,şaşkınlıkla kendisine baktı önce,daha sonra eliyle saçını yoklayarak "Ah,bu dersimiz beden. Haydar hoca,bize turnikeye çıkmayı gösteriyor. Didem,basketbol oynayalım diye tutturdu ben de kırılmasın diye takmadım."dedi.
Ali "Hımmm."diyerek çayından bir yudum aldı ve önüne döndü. Sigarasından bir fırt çekerek dumanını dışarı verdiğinde Ayşegül dumandan rahatsız oldu ve öksürdü. Biraz Ali'den uzaklaştı. Ali ona baktı ve "Ne oldu?"diye sordu.
Ayşegül "Astımım var benim."dedi.
Ali "Olmayan bir hastalığın var mı bari!"dediğinde sesi oldukça kızgındı. Ayşegül,bu sesin altında yatan iğnelemeyi anlamıştı ancak üzerinde çok fazla durmamıştı. Gülümseyerek önüne döndüğünde kolunun altındaki dosyayı fark etti ve heyecanla "Ah! Neredeyse unutuyordum. Bu senin."dediğinde Ali "Benim mi? Bu ne?"diye sorduğunda genç kız "Gülay Hoca'nın istediği biyoloji ödevin."dediğinde gülümsüyordu genç kız.
Ali "Benim ödevimi mi yaptın? Neden?"
Ayşegül "Geçen akşam buluşamadığımız için üzülmüştün ya. Ve ödevi nasıl yapacağını bilemediğini söylemiştin ben de sen üzülme diye yapıverdim. Çok kolaydı."dediğinde Ali içindeki suçluluk duygusu ile başa çıkmaya çalışıyordu.
Geçen akşam,Ayşegül ile buluşmamıştı. Ancak bu ders çalıştığından değil başka bir kızla geceyi geçirdiğindendi. Birden Ayşegül'den uzaklaşmak istedi. Toprağı yarıp içine girmeyi... Bu kız nasıl bir şeydi tam anlayamıyordu... Ama onun yanındayken ve kendisine karşı her zaman nazik olmasından dolayı Ali karışıyordu. Aklı karman çorman oluyordu... Çirkin olduğunu iddia eden aklı onun bu haline bakınca tüm tezlerinin yerle bir olduğunu hissediyordu.
Bu işten bir an önce sıyrılmalıydı. Daha fazla onunla takılamazdı. Bir kızı kendisine aşık etmek her zaman egosunu mest etmişti ancak ilk defa birinin kendisine aşık olmasını istemiyordu. Sürekli peşinde dolaşacak ve leb demeden leblebiyi anlayacak birini istemiyordu... Ona göre kızlar sadece eğlenmek içindi... Ciddi bir şeyler yaşamak için henüz erkendi ve kesinlikle Ayşegül ciddi bir şeyler yaşamak istediği kız değildi...
Elindeki dosyaya baktı ve "Sana benim ödevimi yapmanı kim söyledi?!"dedi sinirle.
Ayşegül şaşırarak "Kimse.. Ben istedim."dedi.
Ali "Sence ben salak mıyım?"
Ayşegül "Ha-hayır. Değilsin. Ben sadece sana yardım etmek istemiştim..." dediğinde sesi titremeye başlamıştı.
Ali sinirle dosyayı ileriye fırlattı ve dosyanın içindeki kağıtlar dört bir yana dağıldı. Kıza bakarak "Senden yardım isteyen oldu mu? Biz sadece çıkıyoruz! Bunu o küçük beynine soksan iyi olur!"dediğinde işaret parmağı ile kızın alnına dokundu onu iterek. Ayşegül,neye uğradığını şaşırarak ayağa kalktı. Ali,onun bu tavrına sinirle bakarken kızın gözlerinin dolu dolu olduğunu gördü. Koyu kahve gözleri akmayan gözyaşları ile içine işliyordu şimdi.
Titreyen sesi ile "Özür dilerim."dedi ve arkasını dönerek koşarak yanından uzaklaştı. Bağırarak eliyle yere vurduğunda Ayşegül hıçkırarak sınıfa doğru koşuyordu. Tam o sırada karşısından geçen Anıl kızı öyle görünce durdurmak istemiş ama bunu yapmamıştı. Düşünceli bir halde aşağı inerken boş sınıf Ayşegül'ün hıçkırık sesi ile inliyordu. Duvarlara çarpan her hıçkırık sesi genç kızı tokatlıyor ve canını daha çok yakıyordu.
Ali'yi seviyordu ve Ali bile bile canını yakıyordu... Bir insanı sevmek neden bu kadar acı veriyordu sanki...
-bölüm sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ AŞIK (ESMER SERİSİ -2)
Teen FictionBiz imrenilendik... Parmakla gösterilen ve çoğu zaman nefret edilen ve ettirendik... Biz aileydik... Biz birdik... Birimiz leb diyorsa diğerimiz lebi diyendik... Sorun olduğunda neden diye sormayan hemen geliyorum diyendik... Ağladığında ağlama deme...