-24.bölüm-
"Yardıma çağırdığım şey acılardır... Çünkü onlar dosttur ve iyi öğüt verirler."
Okuldan sonra kızlarla dolaşmış ve sonunda eve gelmiştim. Boş evde ne yapacağımı bilemediğimden yarım saattir oturduğum kanepeden kalkmış ve mutfağa doğru ilerlemiştim. Bugün olanları hiç unutmayacaktım. Volkan'ın bana söylediklerini,Doruk ile kavga etmesini,Doruk'un ona olan bakışlarını ve diğer herşeyi...
Musluğun başında durmakta olan çamaşır suyunu elime alıp salona geçtim. Büyük sehpayı itip dalgın bir şekilde çamaşır suyunu yere dökmeye başladım. Kan lekesi bulaşan gömleğimin kırmızıdan turuncuya dönmesini yorgun bakışlarımla izlerken kaygan sıvının parmaklarımın arasından kayışını büyük bir sabırla izliyordum...
Çok yorgundum... Kavga'dan sonra kızlara olanları anlatmam benim için çok zordu ama bir travma yaşıyordum...
-Birkaç Saat Önce-
Serap,Didem'in kollarında ağlamaya devam ediyordu. Senem,ne yaparsa ne derse desin ona bakıyor ve genç kızı bulunduğu ruh halinden bir türlü uzaklaştıramıyordu. Ayşegül,gelip kolonyayı Senem'e uzatması ile genç kız arkadaşının bileklerine kolonyayı sürmeye başladı ancak Serap ona bakıp "Size herşeyi anlatacağım"diyerek ayağa kalktı ve onlardan biraz olsun uzaklaşarak "Altı yaşımdayken bizimkilerle birlikte,Kayseriye tatile gitmiştik. Tatilin sonunda annem Kayseri'de okumam gerektiğini söyleyerek beni halamın yanında bıraktığında pembe bulutlarım yerini kara bulutlara bırakmıştı. Halam,benden nefret ediyordu. Nedenini anlamıyordum..."dediğinde burnunu çekti genç kız ve kaldığı yerden konuşmasına devam etti.
"İlk tokatımı yere düşüp beyaz külotlu çorabımı kirlettim diye yedim. Ondan sonra sevmediğim şeyleri yapmayarak,ya da yapmaya çalışıp yapamayarak yedim. Bir gün telefonun ahizesiyle dövdü,ertesi gün o kabloyla beni boğmaya çalıştı..."dediğinde Didem kusacağını sandı.
Senem ise ilk defa böyle birşey duyduğundan ne demesi gerektiğini bilmeden arkadaşını dinliyordu. Serap ağlayarak "Birgün o evde yokken annemi aradım ve ağlayarak beni oradan almasını canımı yaktığını söyledim ama bana söylediği tek şey uslu kız olursan bunlar olmaz'dı. Beni almaya gelmedi. Her zaman o camın ardında,kapının gerisinde onu bekledim telefonun yanında beni aramasını ama bir kere bile ne aradı ne de geldi. Babam bile gelmemişti!"dediğinde Didem "Serap,anlatmak zorunda değilsin.."diye söylendi.
Genç kız ise kendisinde değilmiş gibi başını salladı ve "Bilirseniz daha iyi olur..."dedi ve devam etti.
"Büyüdüm. Korkudan sinen bedenim diğerleri gibi bir gelişme göstermedi,vücudum geç olgunlaştı. İlk adet dönemimde ödüm korktu ona sorduğumda bir kez daha dayak yedim,bunu bilmem gerekiyormuş,nasıl bilmez mişim diye? Sonrasında yavaş yavaş kendimi kapadım ve kendime bir dünya kurdum. O uyurken ben hiç uyumadım. Hep bekledim. Sabırla,inançla... Yatılı okula gitme isteğimi duyduğunda beni öldürmek istedi ama ona engel oldum,eniştem bizi zor ayırdı. Aynı gece evi yaktım. Niyetim kendimi öldürmekti. Onunla beraber. Nefretim öldürüücü bir hal almıştı. İzin vermeyeceğini söylediğinde..." hırkasını üzerinden çıkarıp gömleğinin düğmelerini çözdü ve üzerinden çıkarıp elleri ile kollarına dokundu. Dalgın bir halde yavaş yavaş yavaş kızlara döndü ve "Büyük tırnak makası ile kollarımı kestim. Etimi makasın arasına sıkıştırıp gözlerimi gözlerine dikerek bağıra bağıra kendimi kestim. O kadar korkmuştu ki korkudan altına etmişti. Benden bir insan değil de bir canavar yaratmıştı..."dediğinde gülüyordu genç kız. Didem,ağlayarak ayağa kalkıp arkadaşının yanına gittiğinde üzerindeki hırkayı çıkardı ve Serap'ı sararak onu kendisine çekti. Saçlarını severek "GEçti artık..."diye fısıldadı.
Serap "Hiç geçmedi... Geçmiyor... Anılar burada... İzler hala canlı... Gittiğim yurdu iki kere yaktım. Defalarca bana zarar vermek isteyen insanlara aklınıza gelebilecek en kötü şekilde cezalandırdım..."dediğinde gerilerinde bir hıçkırık sesi duydular. Nefes,gözleri kapalı titreyerek ağlıyordu. Serap,Didem'in yanından ayrılıp Nefes'in yanına gittiğinde Nefes gözlerini açıp Serap'a baktı ve uzanıp yara izleri bulunan kollarını öptü...
Nefes "Polise gidelim mi?" diye masumca sorduğunda gülümseyen Serap "Bir ailem var zaten. Polise gerek yok."dediğinde Senem gelip Serap'ı kendisine çekti ve saçlarından öperek "O halanı annemle tanıştıralım.Yemin ediyorum doğduğuna pişman olur."dediğinde Serap güldü. Kabul görmek ve sevilmek çok güzel bir duyguydu. Nefes'in göz yaşları ellerinin üzerine damlarken o da ağlamaya başladı. BAşını,kızın dizlerine koyduğunda kızlar da ıslak zemine oturdular ve beraber ağlamaya başladılar.
Serap "Herkes Volkan olayı yüzünden beni suçluyor."diye söylendiğinde Nefes "Herkes hak ettiğini yaşar..."dedi ve kollarıyla arkadaşlarını sararak başını onların saçlarının arasına gömdü...
Islak gömleğimi yerde bırakıp hantal bedenimle odama girdim ve dağınık olan yatağımın içine girerek yorganı başıma çektim. Uyuyacaktım bu sersemlikten ve serserilikten kurtulmak için uyuyacak ve yeni güne yeni bir ben olarak uyanacaktım...
*****
Hastane'den eve geldiğinde oldukça yorgundu genç kız. Bileğini alçıya almışlar ve alçıya alana kadar canını yaktıkları süre içerisinde çok ağlamıştı. Dadısı,tavuk suyuna çorba yapıp sıcak sıcak kendisine içirdiğinde ilaçlarını almış ve televizyonun karşısındaki koltuğa oturarak dalgın gözlerle ekrana bakmaya başlamıştı. Birkaç dakika içinde ilaçlarında etkisi ile uykuya dalan genç kız,kapının çaldığını bile duymamıştı.
Yaşlı kadın,kapıyı açıp yüzü yara içinde olan çocuğu karşısında görünce kaşlarını çatmış ve "Bade,sizin okula geldiğinden beridir eve tek parça dönemiyor. Ona zararınız dokunuyor."diyerek azarladığında genç adam sesini çıkarmadı ve "İçeri girebilir miyim?"diye sordu.
Yaşlı kadın "Bade uyuyor!"diye söylendiğinde Doruk bıkkın bir şekilde başını yana eğip beklemeye başladı. Kadın daha fazla dayanamayıp kapıyı içeri geçmesi için açtığında genç adam içeriye girdi ve kızı gördü. Üzeri yarı açık bir şekilde koltukta uyuyordu. Üzerindekileri çıkarmadan salona doğru ilerlediğinde kızı izledi bir süre ve içtiği ilaçlara bakıp yeniden kıza döndü. Onu hastanede görmüştü. Kırıkçların canını yakarken bağırdığını,hıçkırıklarını duymuştu.
Oflayarak eğilip kızın üzerindeki pikeyi yere attı ve kızı kucağına alıp odasına doğru taşımaya başladı. Yatağına yatırdığında burunları birbirine değdi. ağlamaktan kurumayan ıslak kirpiklerini gördüğünde kaşlarını çattı ve kızı alnından öperek "Özür dilerim Kızıl..."diye fısıldadı.
Genç kız,kaşlarını çatıp başını usulca yan tarafa çevirdiğinde gülümseyen genç adam kızın üzerini iyice örttü ve saçlarını yüzünden çekerek kızın yanından ayrıldı. Evden çıkmadan kendisine bakan kadınabaktı ve "Buraya geldiğimden haberi olmasın lütfen."dedi ve kırık bir tebessümle kapıdan çıkıp gitti.
-bölüm sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ AŞIK (ESMER SERİSİ -2)
Teen FictionBiz imrenilendik... Parmakla gösterilen ve çoğu zaman nefret edilen ve ettirendik... Biz aileydik... Biz birdik... Birimiz leb diyorsa diğerimiz lebi diyendik... Sorun olduğunda neden diye sormayan hemen geliyorum diyendik... Ağladığında ağlama deme...