Ömür biraz şaşırmıştı. Abisi ilk defa ona böyle iltifat etmişti. Açıkçası bu iltifat hoşuna gitmişti. Gülümseyip. " Efendim abicim." Yanına gelmesi için işaret vermişti. Ömür kayayı tırmanıp yanına geldi. Serkan kolunu uzatıp diğer eliyle yatmasını istedi. Ömür hiç beklemeden yanına oturdu. Kafasını omzuna koydu. Serkan kolunu indirip Ömür'ün omzundan sarkıttı.
Serkan derin bir iç çekti. " Ben yarın gidecem. Buraya vekaleten Gürkan'ı bırakıcam. Ama onu sana emanet edicem. Yanlış bir şey yaparsa karışma hakkına sahipsin." Ömür neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştı. " Neden böyle bir şey yapıyorsun abi?" Serkan gülümsedi. " Gözümün arkada kalmaması için ikinizide birbirine emanet ediyorum."
Ömür kafasını kaldırıp Serkan'a baktı.
" Abi biz beceriksiz miyiz ya!" Serkan Ömür'ün bu sorusuna biraz güldü.
" Hayır. Yani bu savaş. Ne zaman ne olacağı belli olmaz. Belki yarın gelir. O yüzden sizi birbirinize emanet ediyorum." Ömür tekrar kafasını omzuna koydu Serkan'ın. " Bu Mustafa kimdir necidir bilmiyorum ama, ölümü hak etti." Serkan eliyle Ömür'ün saçını okşadı. " Güzelim benim. Sen bunları düşünme. O işleri bana bırak."Ömür daha fazla içinde tutamayacaktı.
" Abi. Sen bize böyle konuşmazdın. Yani bir şey mi oldu?" Serkan gülümsedi.
" Ben hepinizi çok seviyordum. Sadece sevginizi içimde tutuyordum. Dilime vurduğum sevda başkasınındı." Ömür Kara'dan bahsettiğini anlamıştı. " Ne düşünüyorsun?" Serkan üzgün bir şekilde iç çekti. " Sana diyebileceğim sadece bir şey var. Tutunduğum dallar elimde kaldı." Ömür Serkan'ın yanından ayrıldı. Yüzüne baktı. " Bitiyor musun?" Serkan bir tepki vermedi. " Bilmiyorum. Duruma göre." Ömür Serkan'ın ellerinden tuttu. " Bak her ne olursa olsun. Ben senin yanındayım. Ve şunu unutma seni çok seviyorum." Dedi. Serkan mutlu bir şekilde kollarını açtı.
" Bende seni çok seviyorum." Deyip birbirlerine sarıldılar.Kara ikinci kattan karanlığın içinde Serkan'ı izliyordu. Bu durum, davranışları kendisini kahrediyordu. Hala kendinin haklı olduğunu savunuyor, buna inanıyordu. Şu andan itibaren ise izlemekten başka bir çaresi yoktu. İçinden çekip gitmek istiyordu. Ama savaşta oldukları için gidemiyordu.
Eğer savaş sırasında çekip gitse, Serkan'ın gözünden daha çok düşecekti. Savaş bitene kadar beklemek zorundaydı. Aynı evde Serkan'la zamanı belli olmayan bir vakit geçirmek vardı. Bu zorlu ve üzücü bir süreç olacaktı.
Birine yakalanmadan önce camın önünden çekildi.
Serkan Ömür'den ayrılıp ayağa kalktı. Elini uzatıp. " Hadi içeri girelim artık. Hava iyice karardı." Ömür elinden tutup ayağa kalktı. Kayanın üzerinden önce Serkan indi. Kayaya dönüp kollarını açtı. " Hadi gel." Dedi. Ömür ellerini ağzına atıp çocuklaştı birden. " Abi saçmalama. Utanırım ben." Serkan bu duruma gülümsedi. " Ne! Utanmak mı. Niye kızım atlasana." Ömür ellerini ağzından çekti. " Abi ben hayatım boyunca böyle bir şey yaşamadım ki. Sadece arkadaşlarımın babası veya annesi yapardı." Serkan ellerini indirdi.
" Tamam. Bende sana abin olarak yapıyorum. Hem ilkin olmak beni çok mutlu eder." Ömür gülümsedi. " Tamam o zaman. Yakala beni." Deyip kendini aşağı bıraktı.O anda ikisi içinde zaman yavaşladı. Serkan kollarını kaldırdı Ömür'ü yakalamak için. Ömür ise kendini aşağı bırakıp Serkan'a doğru kollarını açmıştı. İkiside birbirine mutlu bir şekilde bakıyordu. Göz bebekleri gülüyordu resmen.
Ömür kendisine yaklaştığı sırada belinden kavrayıp yakaladı. Daha sonra birbirlerine uzun uzun bakıyorlardı. Serkan kucağından indirmiyordu.
Birbirlerine sevgi ile baktıktan sonra indirdi. " Abi bu gerçekten çok heyecanlı ve değişik bir duyguymuş. Yani tamamen karşındakine güvenmekle alakalıymış. Ben sana ölümüne güveniyorum." Serkan gülümsedi Ömür'ü kolunun altına aldı. Eve doğru yürümekteydiler. Ağaçların arasından bir far yanmaktaydı. Serkan ve Ömür durup aracın gelmesini bekliyorlardı.
Bir kaç saniye sonra araç evin önüne geldi. Farları yüzünden kimin geldiğini göremiyordu Serkan. " Kör olcam lan farları kapat." Aracın farları kapanmasıyla kapı açılması bir oldu. Arabanın içinden Gürkan inmişti. İner inmez Serkan'ın üzerine doğru koşmaya başladı. Serkan ellerini kaldırarak. " Dur sakin ol. Sakın atlama." Dedi. Gürkan önüne gelince durdu. " Ne atlaması be. Özledim seni. Nerdesin lan sen?" Serkan gülümsedi. " Buradayız lan işte." Daha sonra birbirlerine sımsıkı sarıldılar.
Buse ve Ömür mutlu bir şekilde izlemektelerdi. Gürkan ayrıldıktan sonra Buse kollarını açtı. Serkan hemen sarıldı. " Nasılsın Buse?" Buse Serkan'dan ayrılıp. " İyiyim Serkan. Sensiz buralar çekilmiyor valla." Serkan havaya girerek. " Evet vaz geçilmez olduğum doğrudur." Dedi. Buse birden koluna vurdu. " Hadi lan ordan." Diye. Daha sonra dördü orada gülmeye başladılar.
Daha sonra Gürkan Serkan'a baktı.
" Hayırdır önemli bir konu konuşacağını söylemişsin." Serkan Buse ve Ömür'e döndü. " Hanımlar sizi içeri alabilir miyim?" Buse dalga geçerek. " Aman özelinizi yesinler." Deyip Ömür ile beraber eve doğru yürüdüler.Kızlar içeri girdikten sonra Serkan Gürkan'a döndü. " Mustafa geri döndü." Gürkan ciddi bir tavır takındı. " Derdi neymiş?" Serkan önce etrafında kimse var mı diye baktı. Kimsenin olmadığını görünce Gürkan'a döndü. " Klasik hepimizi öldürmeye gelmiş amına koyum." Gürkan gülümseyerek. " Biride başarsa dişimi kırıcam." Dedi ve ikiside güldü.
Serkan ve Gürkan içeri girdiklerinde herkes bir yere oturmuş yoğun bir sohbet vardı. Ömür bir köşede ayakta öylece telefonla konuşmaktaydı. Serkan ve Gürkan sessizce bir köşeye oturdular.
Ömür telefonla konuşmayı bitirince direk gözüne abisi takıldı. Kendisine bakması için el hareketi çekti. Odadaki sesten ve kalabalıktan dolayı kimseyi birbirini duymuyordu. Ömür'ün gözükmesi lazımdı ama bir türlü beceremiyordu. Hangi hareketi yaparsa yapsın Serkan bir türlü kendisine bakmıyordu.
Ellerini havaya kaldırıp açtı. Olduğu yerde zıplamaya başladı. Hem ellerini kaldırıyor, hemde zıplıyordu.
Yasemin bu durumu fark edip Ömür'e baktı. " Ömür ne yapıyorsun?" Dedi. Odadaki herkes Serkan'da dahil ona döndü. Ömür herkesin kendine döndüğünü görünce zıplamayı kesti. Ama elleri havada kalmıştı. Normal surat ifadesiyle bakarken birden gülümsedi. " Hı şey naber ya!" Yasemin bu cevaba garipsemişti. " Ömür iyi misin?" Artık yakalanmıştı. Bunun kaçar yolu yoktu. " Ya şey benim abimle özel olarak konuşmam lazım." Yasemin yaptığı hareketlere anlam veremiyordu.
" Kızım seslensene." Ömür abisine sinirli bir şekilde baktı. " Anne kimseyi rahatsız etmeden yanıma çağırıyım diye." Yasemin Serkan'a bakıp gitmesi için işaret verdi.Serkan ayağa kalkıp Ömür'ün yanına geldi. " Noldu?" Diğerleri sohbete devam ederken Ömür sessizce abisine kızdı. " Yuh abi yani. Şurada kıçımızı yırtsak duymayacaksın. Lan sahabahtan beri şurada yağmur dansı yapıyorum resmen." Dedi. O sırada Serkan kendini kaybetmiş bir şekilde gülmekteydi.
Bu duruma fazla dayanamayan Ömür hafif tebessüm etti. " Gülme." Serkan kendine geldiğinde Ömür'e baktı. " Sen ne diyecektin bana." Ömür moralsiz bir tavırla. " Abi doğuda bizim işler karışıkmış. Az önce konuştum, oraya gidip sorunu çözmem lazım." Serkan bundan hiç bir şey anlamamıştı. " Varsa bir sorun git. Niye bu kadar mutsuzsun?"
" Ya abi savaştan kaçarmış gibi oluyor. Hem ben sizinle savaşmak istiyorum." Serkan gülümsedi. " Kızım dert ettiğin şey bu mu! Ya bırak git büyük bir savaş değil ki. Sadece karşımızda kendini beğenmiş bir ahmak var o kadar."
" Abi emin misin?" Serkan gülümseyerek. " Kaybol." Ömür gitmeden önce abisine baktı. " Eğer savaştan önce gelirsem doğudan adam getirebilirim." Serkan elini omzuna attı. " Gerek yok. Dediğim gibi küçük bir savaş. Sen gelmeye her şey biter." Ömür kafasını sallayarak. " Peki abi. Ben arka kapıdan çıkıyorum. Sen bizimkilere bir şey uydur. Vedaları sevmem." Serkan kafasını salladı.