/108/ Açelya

2 1 0
                                    

6 Yıl Sonra
Açelya polis memuru olmuş yoldaydı. Karşısındaki araba kırmızı ışıkta geçince hemen sirenleri açıp peşine düştü. Önündeki araç biraz ilerledikten sonra dörtlülerini yakıp sağa çekti. Açelya hemen arkasına yanaşarak arabadan indi.

Gözünde güneş gözlüğüyle arabayı süzerek yaklaştı. Yanına geldiğinde ise açık cama eğilip. " Kırmızıda geçtiğinin farkında mısın?" Deyip arabanın içine baktı. Direksiyonda Serkan oturuyordu. Açelya birden gözlüğünü çıkarıp mutlu bir şekilde. " Serkan. Bu sensin." Dedi.

Serkan bu durumu gülümseyerek karşılamıştı. " Evet. Seni iyi gördüm Açelya. Görevinin başındasın." Açelya hafifçe kafasını sallayarak. " Evet. Hepsi senin sayende Serkan. Sana borcum büyük."

" Olsun, yine olsa yine yaparım. Hadi cezamı kes biraz işim var memur hanım." Dedi. Açelya Serkan'ın söyleyişine gülümsedi. " Ben sana ceza kesemem. Bu sana ihanet olur. Sen kendine ceza kesilesin diye yardım etmedin bana."

" Olsun. Bende normal bir vatandaşım. Görevini yapmak zorundasın."

" Olabilir. Ama bir şey karşılığında yazmayabilirim."

" Nedir o?"

" Bu aralar söylentilerini çok duymaya başladım. Polis telsizlerine çok düşüyor. Ormanda gezi yapan turistler felan kayıp. Yani insan şeklinde kan emen şeytanlar falan diyolar. Dev ayılar dev kurtlar. Karakol bu ihbarlarla dolu. Polis karakolundaki herkes resmen ormanda fink atıyor, ama bir sonuca ulaşamadık. Bu problemi çözersem terfi alacağım söyleniyor. Yani herkesten önce halletmem lazım. Senin bir bilgin var mı?"

" Evet o söylentileri bende duydum. Hatta arkadaşlarımdan bir kaçı kayıp. Açelya senden tek bir şey istiyorum. O ormana girme. Senide kaybedemem." Açelya Serkan'ın arkadaşlarına üzülmüştü. " Arkadaşların için çok üzüldüm. Eğer komserden emir gelirse yapacak bir şey yok."

" Peki teşekkürler." Açelya kafasını sallayıp doğruldu. Güneş gözlüğünü takıp polis aracına yürümeye başladı. Serkan yan aynadan biraz izledikten sonra arabasını çalıştırıp yoluna devam etti.

Yasemin evinde oturmuş bir elinde kitabı diğer elinde ise kahvesi zevkle kitap okuyordu. Yanındaki telefonun çalmasıyla bütün dikkati dağıldı. Kitap ve kupasını yanındaki küçük sehpaya koydu.

Telefonu eline aldığında Serkan'ın aradığını gördü. Gülümseyerek telefonu açıp kulağına götürdü. " Efendim benim yakışıklı oğlum." Telefondan bir süre ses gelmedi. Daha sonra Serkan gergin bir şekilde konuşmaya başladı. " Anne. Burada durumlar hiç iyi değil." Cümlesini duyduğu anda yüzündeki gülümseme kayboldu.

" Ne oldu? Sana veya Kara'ya bir şey mi oldu!" Serkan gergin konuşmaya devam etti. " Hayır. Sadece buradaki yerel halk bizi fark etmeye başladı. Şu anda işin içinde polisler girdi. Ormanda falan devriye geziyorlar." Yasemin bu haberi duyduğunda çok şaşırdı. " Aa sen ciddi misin! Aman oğlum dikkat et. Sizin oralar hareketli bir yer. O yüzden göze batmanız normal. İşin içinden çıkmayacağını düşünüyorsan al kızımıda gel buraya."

" Olmaz anne. Burayı bırakıp gelemem." Yasemin'de söyleceği şey karşısında gerilmişti. " Bilmiyorum ama burada garip şeyler oluyor. Bence gelmen lazım oğlum." Serkan'ın derin bur nefes alıp verişi telefondan geliyordu.

" Peki anne bugün gelicem." Yasemin mutlu olsada gülümseyemiyordu.
" Teşekkürler oğlum." Dedi ve Yasemin telefonu kapattı.

Gözü sebepsiz yere ormanın içine dalıp gitmişti. Kurt adamların bir yere dalması yakın gelecekte olacak kötü şeyleri işaret ediyordu. Kafasını sallayıp kendine geldi.

Karanlık Savaş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin