10.Bölüm: Günlüğün Tozlu Sayfaları

5.8K 311 72
                                    

<33hellö bebekler. Geçen bölüm ne oldu öyle ya? Birden neler yaşadık. Valla öyle duygu geçişleri oldu ki ben bile yetişemedim. Neyse neyse iyi okumalar diler emek için yıldıza basmanızı rica ederim. Bu arada kitabım üç bin okunmaya ulaştı. Çok gururluyum.<33

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

10.Bölüm: Günlüğün Tozlu Sayfaları

.|Karaca'nın Güncesi|.

İnanç, neye inanmalıydım ki? Hangi söylediğine inanmalıydım? Nefret barındıran sözlerine mi yoksa sevgi barındıran gözlerine mi? 

İnancımı kaybedeli çok olmuştu. En başta o odaya kapatıldığımda biri gelir umuduyla, inançla beklemiştim sabırlıca. Her seferine de aynı sonucu almıştım. Sonuç koca bir yalan. Hiç kimse gelmedi, hiç kimse beni merak etmedi ve hiç kimse bana bakmayı düşünmedi bile günlüğüm.

Ölmeyeceğimi nereden biliyordu? Ya ölseydim o odalardan birinde beklerken. Gerçi keşke olsa öyle bir şey derdim ama olmamıştı. 

Artık günlük tutarken tarih yazmak içimden gelmiyor. O tarihleri görmek yıllar geçse de o anlar gelince bana daha çok zarar veriyor. Bu yüzden artık bu yükü taşımak istemediğim için tarih yazmayacağım. Beni sadece sırdaşın olarak görebilirsin, ya da ben seni öyle görürüm.

Zafer Bey geleli yaklaşık yarım saat olmuştu. Pars'ı kontrol ederken başında beklemiş ve dikkatlice dediklerini dinlemiştim. 

"Durumu nasıl?" dediğimde Pars'ın üzerinde gezen bakışlarını bana çıkardı. Odada sessizlik hakimken Pars acısını unutmuş onun dudaklarının arasından çıkacak sözü can kulağıyla dinliyordu. Bende aynı şekilde onun gözlerinin içine bakıyordum.

"Karaca dikişi sen mi yaptın?" Olumsuz bir şey diyecek diye aklım çıkarken olabildiğince soğuk kanlı bir şekilde hafifçe kafamı onu onaylar biçimde salladım. Yutkunup dudaklarımı yaladım ve kısık sesle söylendim.

"Öğrendiklerimin hepsini uyguladım." Pars anlamaz biçimde bizi seyredip kafasında kurduğu soruları zihninin bir köşesine not alırken ben Zafer Bey'den gözlerimi ayırmıyordum.

SESSİZLİĞİN VAVEYLASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin