Son bölüme hoş geldiniz. Pek hoş geldiniz mi bilmiyorum çok konuşmak da istemiyorum. Bu son perde. Emeğimin karşılığı olarak oylayıp yorum yapmayı unutmayın canlarım. Finalin son perdesindeyiz. Bende en az sizin kadar heyecanlıyım ama aynı zamanda da üzüntülüyüm. İyi okumalar dilerim.
Şarkı: Aşk Nereden Nereye-Gripin, Hasretinle Yandı Gönlüm-Edip Akbayram, Unutama Beni-Esmeray, Canım yanıyor-Çağan Şengül, Kül oldum-Öykü Gürman
47.Bölüm: Umut Ve Unut
Geldim son defa,
Sana sarılmaya.
Ne olurdu bu defa,
inansaydın bana?
Kapkaranlık gecede, olmam gereken yere son kez geldim. Burada olacaklar bundan sonra olacakları etkileyecekti. Hem de fazlasıyla etkileyecekti. Artık güçten bahsetmiyordum çünkü biliyordum artık güç denen bir şey yoktu. Son vardı. Sonları severdim.O gece annemi öldürdükten sonra beni karnımdan bıçakladığı için bayılmıştım. Doktorum gittiğim yere geldiğinde beni bulmuş annemi de ortadan kaldırmıştı. Kendi kliniğine getirdiğinde fazlaca kan kaybettiğimden ve ölmek üzere olduğumdan bahsetti.
Ölmeyi yeğlerdim ama hayat denen o kısacık kelime beni öyle içine hapsetmişti ki gitmek istediğim her an iplerini sanki daha sıkı ellerime veriyordu. Pusulayı kaybetmemi istemiyordu, savaş diyordu. Oysa bilmiyordu ortada savaşacak ne insan ne de bir kalp vardı.
Bu kitabın sonu başından beri yazılıydı. Kalpler paramparça olacak ve içerisi kanayacaktı. Kanayan yaraya hiçbir yara bandı etki etmeyecekti. Acı en derinlerde bir ömür kalplere ilmek ilmek işlenecekti. Belki de çoktan işlenmişti.
Gece karanlık olsa da içimde kalan son umut ışığı da benimle parlıyordu bugün. Son kez gerçekleştirmem gereken bir görev ardından da bitiş vardı. En korktuğum da gerçekleştirememekti ama en azından deneyecektim. Olmayacağını bile bile deneyecektim.
Bomboş sokakta ilerleyip o evin kapısına geldim. Kucağımdaki kutuyu sımsıkı tutmuş umutlarımla ve belki de son defa beni görmek istemese de benim görüp içimi rahatlatmak istediğim o yüz için geldim. Gerginlik damarlarımda kol gezerken bozuk atan kalbim bile sanki bir an normal atmaya başladı.
Korumalar veya kapıda bekleyen hiç kimse oktu. Evde olduklarına emindim doktorum bizzat kontrol ettirmişti. Kendimi hazır hissettiğimde yutkunup kapıyı çaldım. Ellerim heyecandan titremeye saçlarım rüzgarda uçuşmaya devam etti. Hadi Pars aç kapıyı.
Birkaç saniye sonra kapı açıldığında karnımdaki sancılar geçip gitti. Yutkunup öylece durmaya başladım. Karşımdaydı, onu görüyordum. Tedavim boyunca onu görememiştim. Karnımdaki bıçak izi duruyordu ama sadece izden ibaretti. Ona da alışmıştım, her şeye alıştığım gibi.
O beni incelemedi sadece gözlerime baktı ama ben ona en ince ayrıntısına kadar baktım. Kilo mu almıştı? Benim aksime Pars çabucak toparlamıştı. Doğru ya kalbi düzgün çalışmayan bendim o değildi. Yutkunup bileklerine baktım. Görebildiğim kadarıyla bir şey yoktu. O kendine zarar vermiyordu, boynunda tek bir çizik bile yoktu. Yüzü her zamanki gibi pürüzsüzdü.
Ben bileklerimi ya da boynumu saklamıyordum ama onun görmeyeceğini de biliyordum. Zaten dikkat etmesini istemezdim. Dudaklarımı ıslatıp olduğum yerde dururken konuşma ihtiyacı hissettim. "Merhaba Pars, sana bir şey getirdim." Onun yüzündeki ifade daha önce görmediğim cinstendi. Gerçekten saf kin ve nefret içeriyordu ama onu tanıyordum o da beni seviyordu.
İçimden bir ses sonda söylediğime gülmek istedi ama bu dürtümü bastırdım. Kutuya kısa bir süre bakıp ona tekrar döndüm. "Belki içindekilere bakarsan bana olan fikrin değişir." Ne kadar iyi bir cümle bak Karaca şu an fikri değişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİĞİN VAVEYLASI
Teen FictionGeçmişini, tozlu sayfalara gömüp halının altına süpüren Karaca, zamanla geçmişinin onun için açtığı çukura düşüyor. İçinde yüzleşmesi gereken koca geçmişi ve önünde hesap vermesi gereken birinin olduğu gerçeği onu kasıp kavuruyor. Bataklık misali o...