Geçmişini, tozlu sayfalara gömüp halının altına süpüren Karaca, zamanla geçmişinin onun için açtığı çukura düşüyor. İçinde yüzleşmesi gereken koca geçmişi ve önünde hesap vermesi gereken birinin olduğu gerçeği onu kasıp kavuruyor.
Bataklık misali o...
<33İyi okumalar diler yıldızları yakmayı unutmayın derim. Yaklaşık birkaç bölüm sonra işler çok farklı boyutlara gidecek. Bölümleri düzenlerken yanlışlıkları ve hataları gözden geçireceğim. Yüz bin kişiye çok teşekkür ederim. Yüz binlerce teşekkürler<33
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
---
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
25.Bölüm: Kanımıza Karışan Şehvet
.|Karaca'nın Güncesi|.
Uzun zamandır günceyi düzenli tutuyorum. Gözlerim yaşaracak cidden. Bu sıralar kendimle gurur duyuyorum. Bir çok sorunumu hallettim sayılır. En başta yemek yemek. Yemek yemeyi seviyorum. Sevmeye başladım. Pars üzerime yemek yemem için cidden baskı yapıyor.
Yemek yemeyi gerçekten seviyorum. Yemekleri yavaş yavaş ama tadını çıkara çıkara yiyorum. Önceden annemin zoruyla tartılıyordum ancak şimdi tartılmayı bırakmıştım. Hiçbir anlamı yoktu. Çok istiyorsa kendisi tartılıp kilosuna göre yemek yiyebilir. Ben daha fazla yaptıklarına katlanamayacağım.
Pars'ın doğum günü yaklaşıyor. Doğum gününde ona neler yapacağımı henüz karar veremedim. Aklımda hiçbir şey yok ve bu canımı sıkıyor. Daha önce hiç doğum günü kutlamadım ve bu aklıma geldikçe daha çok bunalıyorum.
"Annem bana, eğer bir gün seni seversem sana Asır diyeceğim, dedi." Şaşkınlığı üzerimden atamazken kafamı kaldırmamam için kafama baskı yaptı. Nedenini çözememiştim. Bir annenin neden bunu yaptığını anlayamamıştım. Küçük çocuğumu çok üzmüşler.
"Elini çek." Diyerek direttiğimde çekmedi ve konuşmasını sürdürdü.
"Annem onun istediği zamanda olmamamın sebebini bana bağlayıp benden hep nefret etmiş. Aslında bir çocuğu olsun istiyormuş ama çok kötü bir zamanda dünyaya geldiğimden bahsetti." Saç diplerimden derin bir nefesi içine çekip devam etti. Anlayamıyordum, o kadının ona o küçük yaşında bunları söylemesi kendinden uzak tutmak için miydi? Kötü bir zaman dilimi dediği kısım tam olarak neydi?
"Eğer bir çocuğu olsaymış adını Asır koyacakmış. Çünkü Asır'ın anlamı zaman demekmiş. O beni değil hep olmayan çocuğunu sevmiş. Bana bile öyle söyledi." Annesi de biraz saçma konuşmuş sanki. Hayır anlıyorum ama böyle demesi de yanlış olmuş. Olmayan çocuğunu sevmesi çok saçma, çocuğun varsa onu seversin. Ben bu ebeveynlerden de bir şey anlamıyorum.
