İkide Aşk - Bölüm Sekiz: Şans
"Bıktım ya bıktım!" dedim sinirle kalemi masamın üzerine fırlatırken. Sandalyemi geri çektim ve kendimi yere attım. Bedenim fazla sert olmayan bir şekilde yere düşerken, düştüğüm yerde tepindim. Kendime, ama özellikle eğitim sistemine çok sinirliydim. "Okumayacağım ben!" diyerek söylenmeye devam ettim. Fizikte matematikte görmek istemiyordum. Gerçekten ders çalışmak tam bir işkence haline geliyordu bazen. Hatta genel olarak. Dışarı çıkıp eğlenmek varken kitapların başında olmak delirtiyordu beni.
Telefonumun sesi odayı doldurunca emekleyerek yatağıma yaklaştım ve fırlattığım telefonumu aldım. "Efendim?" dedim telefonu açıp kulağıma dayadıktan sonra oldukça sakin bir sesle. "Dışarı çıkacağız..." dedi Yaman direkt. Heyecanla yerimde doğruldum ve cevap vermesine izin vermeden "On dakikaya çıkıyorum." diyerek hızlıca konuştum. Telefonu kapatıp sekerek dolabımın önüne geçtim. Allah sesimi duymuştu sanırım.
Bulduğum eşofman takımını hızlıca yatağıma attım. Altına giymek için beyaz sporcu atletimi aldıktan sonra dolabı kapattım ve çıkardıklarımı üzerime geçirdim. Aynanın önüne geçtim ve ensemde topuz olan saçlarımı açıp taradım. Gözlerim kararsızlıkla yüzümde dolandı. Eve gelince bulduğum yeni eyeliner modelini denemdiştim yüzümde. Ona uygunda aşırı hafif bir makyaj yapmıştım. Silmeye üşenmiştim sonra.
Hala üşenmeye devam etmem dışında sorun yoktu.
Omuz silktim ve ayağıma çorap geçirip biraz para ve telefonumu alıp odamdan çıktım. Anneme haber verdikten sonra ayakkabı dolabından beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve kendime baktım. Açık lacivert şortlu bir eşofman takımıydı. Üzerine beyaz sporcu atleti giymiştim. Ceketim kalın ve genişti. Şortum ile aynı boydaydı. Kollarında ise sıralı bir şekilde birkaç papatya vardı. Saçlarım dalgalı bir şekilde omuzlarımdan dökülüyordu. Fena değildim.
Evden çıktığımda sekerek merdivenlerden indim ve kapıdan çıktım. Deniz ve Yaman direkt karşımdaydı. Yaman'ın sırtında çantası ve üzerinde formaları vardı. "Halısahaya mı gidiyoruz?" dedim yanlarına ilerlerken. "Evet." dedi Yaman alayla bakarken. "Dinleseydin daha erken öğrenirdin."
Omuz silktim ve ikisini de öptüm. Ona da tamamdım açıkçası. O an evden çıksam yeterdi benim için. Konuşarak yürümeye başladık. Yaman'ın halısahası bize çok uzak değildi. Ama onun halısahasına çok gitmezdik. Her hafta yapıyorlardı çünkü! Başta eğlenceli olduğu için kaçırmak istemesekte bir süre sonra bezmiştik. Birde Yaman sürekli arkadaşlarını kesmemizden ve sonra onların bize yürümesinden şikayetçi olmaya başlamıştı. Bizde ara vermiştik. Uzun bir süreliğine...
"Efe de gelecek değil mi?" dedi Deniz hızlıca. Yaman'da onun duyguları hakkında bilgi sahibiydi. Çünkü biz birbirimizden bir şey saklamazdık. Sevdiğimiz bir şey değildi. Her şeyimizi bilirdik yani. Gün içinde yaşadığımız en ufacık detay hakkında bile bilgi sahibiydik hatta. O detayı uzatıp önemli bir mesele haline getirdiğimiz zamanlar da oluyordu tabi ama şuan konu bu değildi. "Geliyor." dedi Yaman imalı bir tebessüm ile. Kıkırdadım yavaşça. Deniz bu halimize gözlerini devirdi. Arkadaşımızla eğlenmek en doğal hakkımızdı oysa!
Gerçi Deniz'in benim kuzenimdi ama konumuz bu değildi.
Halısahaya geldiğimizde birkaç kişinin içinde Efe ve Ege'yi görünce neşeyle gülümsedim. Ege de aynı şekilde gülümserken bana el salladı. Hızlıca ve neşeyle karşılık verdim ona. Sonunda karşı karşıya geldiğimizde sarıldık kırk yıllık arkadaşmış gibi. Ege ile ilginç bir şekilde kaynaşmıştık. Favrori şeyimiz ise dakikalarca saçma Instagram postlarını birbirimize gönderip yorumlamaktı. "Naber kız?" dedi geri çekildiğimizde. Kıkırdadım ve omzumdaki saçları geriye attım. "Gördüğün üzere harika." diyerek büyük bir ego ile konuştuğumda diğerleri bu halimize göz devirirken, Ege'de bana eşlik etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİDE AŞK
Romancenot : gerçek bir olaydan esinlenmiştir. Sizce ben; 'yuh ya ne aşkı' dediğim futbolcuya aşık olup, üstüne onunla konuşmak için kuaförü ile iletişime geçmiş miyimdir? "...Tam önümüzde durduklarında, bildiğim sayılı oyunculardan Gökhan İnler'in yanında...