Keyifli okumalar!
İkide Aşk - Bölüm On Dört: Konser
Bir Hafta Sonra
"İstanbul biletimiz var!" diyerek bağırdım çığlık atarcasına. Telefonum elimde, hayranlık dolu bakışlarım ile ekrana bakıyordum. "İstanbul biletimiz var!" dedi Deniz benden farksız bir şekilde. Bakışlarım onu bulduğunda, onun da bakışları çoktan beni bulmuştu. Çığlık atarak olduğum yerde tepinirken, Deniz zıplayarak yanıma geldi ve üzerime atladı. İkimizde yatağa yığılırken hala gülüyorduk. "İstanbul'a gidiyoruz!" diyerek bağırdık aynı anda.
"Bize bulaşmadan gidelim." diyen yengemin sesini duyduk o anda. İkimizin de başı kapıya dönerken, annem ve yengem ile karşılaştık. Yüzlerindeki tuhaf ifade ile bizi izliyorlardı. "Bence de." diyerek annem yengemi onayladı ve bizi umursamadan odamdan çıkıp kapıyı kapattılar. Bir süre boş kapıya baktıktan sonra umursamazca omuz silktim ve Deniz'e döndüm. Onunda bakışları beni bulmuştu.
"Vodafone Park'a gideceğiz." dedi hala heyecanlı çıkan sesiyle. "Evimizi göreceğiz." dedim onu onaylarken. Yuvamızı görecektik!
Deniz ile çok küçükken başladığımız ve en çok kurduğumuz hayaldi bu. Bir gün Vodafone Park'ı görmek ve o günde beraber olmak. Her şeyi bu kadar birlikte yaşarken, evimize kavuştuğumuz ilk anda da birbirimizle olmak istiyorduk.
Ve o hayalimiz gerçek oluyordu!
Sabah dayımlar bize kahvaltıya gelmişti ve güzel bir aile kahvaltısı yapmıştık. Ardından dayım, babam ve salak kardeşim dışarı çıkmışlardı. Annemler ise dedikodu moduna girince, biz de Deniz ile Pop müzikler eşliğinde mutfağı toplayıp odama çekilmiştik. Kısa dedikodu maratonumuzdan sonra ders çalışmaya karar vermiştik. Tabi bu karar başta ikimizi de şoka sokmuştu.
Çünkü biz yan yana gelince asla ders çalışmazdık.
Ders çalışırken, annem odaya gelmiş ve dayımın bizi aradığını ama ulaşamadığını söylemişti. Deniz dayıma geri döndüğünde, dayım yarın uçuşumuzun olduğunu söylemişti: İstanbul'a.
Pazar günü maç vardı ve biz resmen bir hafta önceden gidiyorduk!
Uzun süreli şokumuzdan sonra önce sevinçten çığlıklar atıp dans etmiş, şimdi ise sevinmeye devam ediyorduk.
"Acil alışverişe gitmemiz lazım." dedi Deniz ciddiyetle bana bakarken. "Bir haftanın harika geçmesi lazım." diyerek devam ettiğinde usulca kafa salladım. Maça gitmek ve yuvamızı görmek dışında, İstanbul demek bir sürü fotoğraf demekti. Bu da farklı kıyafetler demekti.
Telefonum çalmaya başladığında tepinerek oturur pozisyona geldim ve ekrana baktım. Ege arıyordu. Saçımı omzumdan geriye attıktan sonra derin bir nefes aldım. Ege ile geçen hafta çok çekişmeli zamanlar yaşamıştık. Falcının evinde garip sesler duyunca arkamıza bakmadan kaçmıştık resmen. Korkumuzu atmak için kafeye oturduğumuzda da, Deniz Ege'ye gizlice şiddet uygulamaya başlamıştı. Sebebi tabi ki de Efe'nin ona karşı hislerini saklamasıydı.
Ege'nin kardeşini satmayacağını asla düşünememişti kuzenim o anda.
"Efendim." dedim telefonu açınca. "Çok güzel bir haberim var." diyerek neşeyle konuştu Ege. Sesi gerçekten de fazlasıyla enerjik çıkmıştı. Oturduğum yerde biraz daha doğrulurken gözlerim kısıldı. "Taha bana evlenme teklifi mi edecek?" diye sordum hızlıca. Telefondan ses gelmezken, Deniz kafasını iki yana sallayıp 'salak' diyerek mırıldandım. Ne vardı? Olabilirdi bence.
"Bir gün inşallah be gülüm." dedi Ege eğlenen sesiyle. "Ama benim haberim daha ufak." diyerek devam etti hız kesmeden. "Bilet bulamadığınız Emir Can İğrek konserine altı bilet buldum. Yani akşam konsere gidiyoruz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİDE AŞK
Lãng mạnnot : gerçek bir olaydan esinlenmiştir. Sizce ben; 'yuh ya ne aşkı' dediğim futbolcuya aşık olup, üstüne onunla konuşmak için kuaförü ile iletişime geçmiş miyimdir? "...Tam önümüzde durduklarında, bildiğim sayılı oyunculardan Gökhan İnler'in yanında...