Bölüm Dokuz

5.2K 222 32
                                    

Bölüm sonuna bakmayı unutmayın. Keyifli okumalar!

İkide Aşk - Bölüm Dokuz: Kahve

"Bi anda dedim ki: Ben hamileyim." diyerek mırıldandım tişörtünü kaldırıp yüzünü silen Taha'yı gözlerimi kırpmadan dikkatlice izlerken. Olduğu yerde durmuş, tişörtünün ucunu kaldırıp gözlerine doğru çekiştirmişti. Beyaz teni ve six packleri 'al bana bak' dercesine gözlerimin önüne serilmişti. Gerçi sadece bak demiyordu ama oralara girsek çıkamazdık. 

Taha ayağına gelen topla tişörtünü bıraktı ve topu takım arkadaşına doğru pasladı. Yanımdan ses gelmezken göz ucuyla Deniz'e baktım. Komik bir surat ifadesi ile ne ara karnıma koyduğumu bilmediğim elime bakıyordu. Birden gülmeye başladığında göz devirerek önüme döndüm. "Eniştemin ortaya giriş şekli." dedi gülüşleri arasında. Gözlerim kısılırken kararsızlıkla ona döndüm. "Babamın da futbolcu damat isteyeceğine eminim." diyerek mırıldandım söylediklerim aksine emin çıkmayan sesimle. Deniz kaşlarını kaldırıp alaylı bakışlar attı bana. "Bil bakalım kim on sekiz yaşında?"

"Sen." diyerek cevap verdim ciddiyetle. Bende on sekiz yaşında olabilirdim ama konumuz Taha Sanuç ile evlenmekse, illegal yollarla yaşımı büyütebilirdim. Gerçi babama; 'Babacım ben aslında yirmi bir yaşındaymışım hiç haberim yoktu.' desem babam beni Çatalan Köprüsünden aşağı sallandırırdı. Benim de fobim ortama giriş yapar ve orada kalp krizinden ölürdüm zaten. "Salak herif." dedi Deniz kafama yavaşça vururken. Omuz silkip masumca gülümsedim.

Benim aşık olma seviyesi harbiden bambaşkaydı.

Gözlerim elimdeki telefona kayarken iç çektim. Şifresi var mıydı acaba? Vardır tabi. Şifresiz telefon mu olurdu be? Olmazdı bence.

Aklıma gelen şeyle kendi kendime kıkırdadım ve Deniz'e döndüm. "Kendimi Taha'nın telefonuna 'karıcığım' diye kaydetsem çok komik olmaz mıydı?" diyerek konuştum yavaşça. Deniz gülerek kafasını iki yana salladı. "Taha'nın arkasına bakmadan kaçışının telefon ekranına yansıyış şekli."

Yüzümü buruştururken memnuniyetsizce oturduğum yerde yayıldım. "Biz şu aralar fazla mı sosyal medyada takılıyoruz?" diye konuştum onu umursamadan. Yüzünü buruşturarak kafa salladı. "Fazladan bir tık daha fazla."

Gözlerim yeniden sahanın içine kaydı. Tahacığım tüm asaleti ile kolunu Efe'nin omzuna koymuş ve gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Yüzümde bir gülümseme oluşurken onu izlemeye başladım. Takım arkadaşları karşı takımın kalesine doğru gittiği için onlar oldukça rahattı. Taha gülerek başını bana çevirdiğinde kafamı başka yöne çevirmemek için kendimi tuttum. Onun yüzündeki gülüş daha çok büyürken, yüzümdeki gülüşün büyüdüğünü hissettim. Utanarak gözlerimi kaçırdığımda Deniz'in yanımda gülmemek için kendini kastığını gördüm. "Arsızlığın da bir sınırı var." diyerek mırıldandım memnuniyetsiz bir ifade ile. 

Dakikalar birbirinin ardı sıra kesilmeden ilerlerken odağımda  sadece Taha vardı. Onun olduğu ortamda kimse maçı izlememi bekleyemezdi zaten.

Taha ile ilgili bu olanlar bazen çok tuhaf bazen ise çok normal geliyordu. Düşününce, benden dört yaş büyük bir futbolcudan aşırı dercede hoşlanmam ve onunla ilgili hayaller kurmam kendimi şizofren gibi hissettiriyordu. Ama diğer yandan da, onunla tanışarak kurduğum ilk hayali gerçekleştirmiştim. Üstelik bu tanışmadan hayallerimin devamı tek tek gerçekleşmeye başlamıştı.

Yani şöyle bir düşününce, Taha ile neden evlenemeyecektim ki? Çok mümkün de değildi evet, ama imkansız da değildi. Üstelik içimde onu çeken çok büyük bir enerji vardı. Bunu nasıl anlatabilirdim bilmiyorum ama, belki çok yakında belki de birkaç sene içinde ben bu adamla net bir şekilde bir şeyler yaşayacaktım. Bundan çok emindim. Çünkü bunu çok derinden hissediyordum.

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin