Bölüm Otuz Bir

3.4K 176 36
                                    

Herkese merhaba! Nasılsınız? Umarım olan birçok aksine iyi olup/olmaya çalışıyorsunuzdur. Geçen bölümde ufak bir sezon finali yapıp, sınavdan sonra devam edeceğimi söylemiştim. Tam olarak o andayız. Umarım zaman çabuk geçer ve hemen kavuşuruz.

Bölüm sonunda görüşmek üzere. Keyifli okumalar!

İkide Aşk- Bölüm Otuz Bir/ Sezon Finalimsi: Adana

-Bir Hafta Sonra-

"Tamam anne." dedim kaç bininci kez dediğimi bilmeden. Annelerin bazen bu kadar pimpirikli davranıp, kocaman çocuklarını minik birer bebe gibi görmesini anlamıyordum. Kocaman insanlar olmuştuk ve annelerimiz bunu görmek istemiyordu! Bazen gerçekten imdat demek istiyordum... "Dize..." dedi annem kızgın çıkarttığı sesi ile. Yüzümdeki ağlamaklı ifade yerini geniş bir tebessüm alırken, bulduğum boş banka kendimi attım hızlıca. "Annem." diye mırıldandım annemin devam etmesine izin vermeden. Bana sıralayacağı şeyleri kafamda liste yaptım hızlıca. "Tamam anladım. Evden çıkmadan her şeyi kapatıp kapıyı kilitleyeceğiz. Uçağı kaçırmayacağız, uslu uslu direkt eve geleceğiz. Sen geç bunları. Benim elbisem geldi mi?" diyerek devam ettim ve saydığım her maddenin ardından listenin üzerini karaladım. Başka bir şey yoktu galiba?

"Geldi geldi." dedi annem diğer dediklerimi umursamadan. Boşuna konuşmuştum resmen. Gerçi ben konuşmasam annem yine konuşmaya devam ederdi bıkmadan. Hayır sanki söylemese biz kapıyı falan kilitlemeyecektik. Hayır salak mıydık biz? Evet bazen öyleydik ama evimizin kapısını kilitleyip hırsızlara açık davet verecek kadar salak değildik. "Yankı açtı baktı ve beğenmedi ama ben beğendim." 

"Yankı'nın beğenmesini beklemiyorum zaten." diye homurdandım. Erkek kardeş terörünü sonuna kadar yaşayan o ablalardan biri bendim maalesef. Ve Yankı ile aramızda sadece iki yaş olması  bu terörü daha da arttırıyordu. Birde Yankı benden büyük gözüktüğü için onu benim abim zannedenler de vardı. Yankı'nın egosunu okşayan o insanlar... Ay fenalaşacaktım şimdi! "Çakma Adana kekosu. Eve geleyim çekeceği var benden."

"Aman Dize." dedi annem bezgin çıkan sesiyle. Gözlerini devirdiğini hissetmiştim. "Şu nişan geçene kadar olay istemiyorum."

Kaşlarım havalanırken alayla gülümsedim. "Sende haklısın anniş." dedim ciddi çıkartmaya çalıştığım sesimle annemi onaylarken. Annemin onun ailesine laf sokacağımı anladığını biliyordum. "Sizin kardeşler nişan sonrası olay çıkartır zaten."

"Sen benim kardeşlerime kurban ol." dedi annem huysuz çıkan sesiyle. Kardeşlerinin birbirinden kötü olmasına rağmen her zaman böyle savunmaya geçerdi. "Babanınkileri görmüyorsun galiba?"

Kaşlarım havalanırken yüzümü buruşturdum. "Ay anne aman." diye homurdandım gözlerimi devirirken. "Onlar şeytanla aynı anda doğmuş resmen."

Ders aram bittiğinde annemle vedalaşıp telefonu kapatmış ve oturduğum yerden kalkıp kampüse doğru yürümeye başlamıştım. Oldukça soğuk bir cuma gününde, resmen akşama kadar dersim olduğu için okuldaydım ve o dersten o derse koşuyordum. Bu yoğun üstüne, akşam Adana'ya gidecek bir uçağımız vardı ve önümüzdeki birkaç gün bana dinlenmek haramdı.

Akrabalarından, Deniz'in babası olan biricik dayım dışında, hoşlanmazdım ama kuzenlerim her zaman canımdı. Ailelerimizin yaşadığı her olaya rağmen biz hep çok iyiydik çünkü hepimiz kardeş gibi büyümüştük. Ve en çok kardeş gibi büyüdüğüm, aslında ben resmen onun elinde büyümüş sayılırdım, kuzenim pazar günü nişanlanıyordu. Ki bu hepimiz için çok önemliydi.

Pazar günü akşamı ise geri dönecektik. Dersleri, hocaları ve ben stajımı zor ayarladığım için minik kaçamadığımızı uzatmamızın hiçbir şansı yoktu. Ama bu bile bizim için yeterdi.

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin