Bölüm Yirmi Yedi

3.8K 187 11
                                    

Keyifli okumalar!

İkide Aşk- Bölüm Yirmi Yedi: Pazar 

En utandığım anları bana sorsalar, karşılarına elli beş bin tane an çıkartıp onlara sunabilirdim. Çünkü genellikle rezil olmayı asla kesmeyip, sürekli utanan bir insandım. O yüzden utançtan kıpkırmızı kesildiğim anlar çok fazlaydı. Ama yaşadığım şuan, tüm o anları silip bir köşeye atmış ve baş köşeye yerleşmişti. Aslında bu kadar utanmamın sebebi, yaşanan bu anda Taha'nın da yanımda olmasaydı. O olmasaydı bütün arsızlığımla ortama giriş yapardım yoksa.

"İnanmıyorum size." diyerek konuştu Efe dehşet içinde bize bakarken. Kahvaltıya ara vermiş, gözlerini üçümüzün üzerinde dolaştırıyordu. Yüz ifadesini gören biri, onun saf ve masum duygularını kullandığımızı düşünebilirdi. "Abartma istersen sevgilim." dedi Deniz mırıldanma gibi çıkan sesiyle. Masum ve yumuşak çıkan sesinin amacı Efe'yi yatıştırmak olsa da, bu amaç sonuçsuz kalmıştı. Efe'nin kaşları biraz daha çatılmış ve gözlerini de kısmıştı. "Ben mi abartmıyorum?" diye sordu sinirle karışık bir şaşkınlıkla. "Falcıya gitmek nedir? Ya bir şeyler size musallat olsaydı da Allah'ınıza kavuşsaydınız?"

"Allah'ımız olduğu için bize bir şey bulaşmazdı ki." diye fısıldadım Ege'ye doğru. Ege kafasını sallarken, Taha ikimize gözlerini devirdi. Onun bu haline gülmek istesem de Efe'nin üzerime atlayacağını bildiğim için kendimi tutmuştum. Tamam çokta utanmıyormuşum sanırım. Şöyle bir düşününce, Taha beni öptüğünde daha çok utanmıştım. Ama konumuz bu değildi sanırım. Efe'nin drama kraliçeliğiydi... "Hayır birde saklamışsınız bizden ya..." diye konuştu Efe yeniden. Deniz bana ters bakışlar atarken gülümsemeye çalıştım. Ege'ye bulduğum videoyu gizlice izletirken Efe'ye yakalanmıştık. O yüzden suçlu tamamen ben ilan edilmiştim. Muhtemelen evde yalnız kaldığımızda Deniz üzerimde farklı dövüş stilleri deneyecekti. "Kandırılmış hissediyorum."

"Bu çocukta birkaç tık daha fazla Ferihalık var." diye fısıldadı Ege bana doğru. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken kafa salladım. Bir tek yere yığılmadığı kalmıştı gerçekten. Yani Efe'yi dolandırsam, daha az tepki alırım diye düşünüyordum.

"Aman Efe'ye ya..." dedim alay dolu bir gülümseme yerleştirirken. Efe ve Deniz'in bakışları bana dönerken, kaşları biraz daha çatıldı. Dişlerimi göstererek gülümsemeye devam ettim. Bu olayın sonunu görebiliyordum. Efe beni balkondan aşağı atacak, sonra da büyü yapacaktı. "En fazla Dabbe'ye bir film daha çeker para kazanırdık."

"Döverim seni." diye mırıldandı Efe bana ters bakışlar atarken. Gülümsedim ve ona öpücük attım. Efe gözlerini devirirken ben oturduğum yerden kalktım. "En iyisi çayı getireyim ben. Efe'nin hararetini alır." 

"Dize..." diye mırıldandı Deniz sinirle. Onu umursamadan tezgaha yaklaştım ve çaycıyı alıp masaya yaklaştım. Taha oturduğu yerden ayağa kalkarken, çaycının su olan kısmını elimden aldı. Ben çayın demini koyarken, o benim ardımdan suyu koyuyordu. Ege bize imalı bakışlar atarken dudaklarımı birbirine bastırdım.

Kendimi bir an Dize Sanuç'a güncellenmiş gibi hissetmiştim. 

"Ee..." diye yeniden konuştu Efe daha yumuşak çıkan sesiyle. Çaycıyı eski yerine bıraktık ve masaya geri geçtik. Ben masanın başında oturuyordum. Bir yanımda Ege, diğer yanımda ise Taha oturuyordu. Deniz ise Ege'nin yanına oturmuştu. Efe'de onun karşısına. "Ne söyledi bari kadın?"

Gözlerim irice açılırken mavi ekran vermişçesine anlık masaya baktım. Bunun konumuzla ne alakası vardı? Bunun tabiki de konumuzla alakası vardı... Üzerime döndüğünü hissettiğim bakışlar ile kafamı kaldırdım ve Ege'ye baktım. Ege'nin eğlenen bakışlarını gördüğümde, gözlerim Deniz'e döndü. Onun da Ege'den farkı yoktu. Tabi onlar şanslıydı! Her şeyi anlatırlardı. Ama ben? Ben Taha'ya, seninle tarih olacakmışız aşkım diyemezdim!

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin