Bölüm Yirmi İki

3.6K 214 12
                                    

Keyifli okumalar!

İkide Aşk- Bölüm Yirmi İki: 'Çok seviyor abi...'

Dikkatli bakışlarım ile Ege'nin üzerine biraz daha eğildim. O sırtını yatak başlığına yaslamış, ben ise hemen onun yanına oturup üzerine eğilmiştim. Altımda sürekli kıpırdanıyordu ve biraz daha kıpırdanmaya devam ederse kafasına uçan tekme yiyecekti. "Ege rahat durmazsan gözüne sokacağım." dedim çığlık atarcasına çıkan sesimle. Tüm odağım dalmış, bedenimi kocaman bir sinir topu kaplamıştı. Odanın içinde birkaç saniyelik bir sessizlik hakim olurken, Ege'nin gözünden uzaklaştım ve kısık gözlerimle ona baktım. "İmdat!" diyerek önümden kaçtı Ege ondan uzaklaşmamı fırsat bilerek. Yataktan kalkıp kendini benden baya uzaklaştırdığına emin olduğunda, ben şaşkınlıkla onu izliyordum. "Ya sen istedin bunu!" diye bağırdım oturduğum yerden kalkarken. "Neden zorla yapıyormuşum gibi davranıyorsun anasını satayım?"

"Gözüme sokacak gibisin." diyerek gözlerini kıstı Ege. "İntikam hırsıyla dolmuşsun sen! Düşüncelerin kötü senin." diye devam etti hızlı hızlı sıralarken. Durduğum yerde gözlerimi kırpıştırarak onu izliyordum. Canını mı almaya kalkışmıştım acaba haberim olmadan? "Katil kadın!"

"Siktir oradan." dedim ona kötü bakışlar atarken. Ege omuz silkti ve saçlarını savuruyormuş gibi yaparak odanın çıkışına yürüdü. Elimdeki kirpik kıvırıcıyı arkasından attım sinirle. "Salah herif."

Kirpik kıvırıcı uçarcasına odanın ortasına düşerken onu umursamadan aynanın önüne geçtim. Ege ve Deniz ile dışarı çıkmaya karar vermiştik. Odada kirpiğimi kıvırırken, Ege yanıma gelmişti ve kendi kirpiklerini de kıvırmamı istemişti. Neymiş efendim kızlar erkeklerde uzun, gür ve kıvrık kirpiklere bayılıyormuş. Kendi kirpiklerinin zaten öyle olduğunu söylemiştim ama beni asla dinlememişti. 

Şimdi de onu zorla esir almışım gibi davranıyordu.

Yani yemek masasında, Taha ve benim hakkımda imalı imalı şeyler söylediği için onu öldürüp köprüden aşağı atmakla tehdit etmiştim ama yapacak değildim ya canım! 

Kendi suçuydu üstelik. Neymiş birbirimizden uzak duramıyormuşuz, gözlerimiz bağırıyormuş 'aşığız' diye. Kimseye söylemiyormuşuz ama yakında herkes anlarmış, bende yakında zaten Taha'yı dinleyip ona hak verirmişim.

Ben vidaları gevşemiş diye yorumlamıştım açıkçası. Bomboş konuşmuştu çünkü.

Düşüncelerimi kenara atıp kurumaya yüz tutmuş uzun bakır saçlarımı salaş bir örgü yaptım. Üzerimde açık renk bir kot şort ve siyah düz bir kalın askılı vardı. Dışarıda rüzgar olduğu içinde üzerime beyaz bir gömlek giymiştim. Yüzümde makyaj namına hiçbir şey yoktu. Kahve içmeye çıkacağımız için onunla uğraşmak istememiştim.

Influencer oldum diye her yere tam takım gidecek değildim herhalde. Yani umarım öyledir...

Gözlerim aynadan beni arkama takılırken yavaşça iç çektim. Markaların gönderdiği birkaç ürün vardı. İçlerinden reklam yapmam gerekenler beni bekliyordu. Ama biraz daha bekleyebilirlerdi.

Çantamı ve telefonumu alıp onlara yan gözle bile bakamdan odadan çıktım. Deniz'de aynı anda odasından çıkarken gülümseyerek koluma girdi. "Ege odada on saat seni kötüledi kuzen." dedi alaylı çıkan sesiyle. "Bir an hiç susmayacak sandım."

"Onu evden atmam için uğraşıyor bence." dedim gülerek başımı iki yana sallarken. Ege misafir odasından çıkıp yanıma geldi. "Sen bana kıyamazsın bebeğim." diye konuştu tatlı ifadesi ile. Kıkırdayarak kafamı iki yana salladım. Tanışalı bir yıl bir süre olmak üzereydi. Ama günlerimizin çoğu birlikte geçtiği için, sanki yıllardır birlikteymişiz gibi geliyordu. Üstelik ailemin içine bile sokmuşken onu bırakmam hiç kolay olmazdı. Ki istemezdim de zaten.

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin