Bölüm On Beş

4.2K 167 27
                                    

İyi okumalar!

İkide Aşk - Bölüm On Beş: Beyaz Yalanlar

İlklerin daima unutulmaz olduğunu düşünen o insanlardandım. Bu yüzden ilklerimin, ki bu aslında birçok şeyi içerirdi, en güzel şekilde olması için çabalardım. Şimdiye kadar hatırladığımda pişman olacağım bir şey yaşamamıştım.

Tam şu andan itibaren yaşayacağımı da düşünmüyordum.

Aşık olma ihtimalimin bile olmadığını söylediğim bir insan, en sevdiğim şarkıcının konserinde ve en sevdiğim şarkısında ilk öpücüğümü almıştı.

Ve ben; aşık olma ihtimalimin olmadığını söylediğim, zaman ilerledikçe hoşlandığımı belirttiğim o insana çok fena aşık olmuştum.

Tükürdüğümü yaladım diyebilir miydim? Kesinlikle!

Dudaklarımın üzerindeki baskı kaybolalı ve şarkı biteli dakikalar olmuştu. Başım dakikalardır onun göğüs kafesinde yaslı, kulaklarım ise en sevdiği melodiyi dinlercesine hızlı atan kalp ritmine odaklıydı. 

Elleri belimi sıkıca sarıyordu hala. Benim ellerim ise karın kaslarını üzerinde duruyordu. Heyecandan bayılmayacağım bir anda ondan biraz uzaklaşmayı düşünüyordum ama bedenim buna pek izin vermiyordu. 

Tabi uzaklaştığım anda dudaklarına yeniden yapışma ihtimalim de vardı.

Babaannem hep 'alışmış kudurmuştan beterdir' derdi. Haklı olabilirdi.

Saatler sonra konser bittiğinde AVM'den dışarı çıkmıştık. Ellerim Taha'nın elleri arasındaydı. Tutuşu çok gevşek ama bir yandan da hiç bırakmak istemezcesine sıkıydı. Kalbim heyecandan hala hızlı hızlı atıyordu. Bedenim titremekten isyan etmek üzereydi. Eve gidip çığlık atmak istiyordum. Ve dans etmek!

"Yemek mi yesek?" dedi Ege  bize doğru dönerken. Deniz ile bakıştık ve aynı anda omuz silktik. Bize fark etmezdi. Gerçi ben birazdan fazla heyecandan kalp krizi geçirebilirdim ama bunu o zaman düşünürdük. "Yok abi." dedi Yaman hızlıca konuşurken. Gözleri bizi buldu ve baygın bakışlar yolladı. "Kızların sabah uçağı var." 

Bakışlar Deniz ve benim üzerimde toplanırken gözlerim irileşti. "Ay doğru!" diyerek yükseldik aynı anda. 

Biz yarın İstanbul yolcusuyduk!

"Ne uçağı?" dedi Efe merakla kuzenime bakarken. Gözlerim Taha'ya kaydı. Aynı bakışlar onda da vardı. "İstanbul." dedi Deniz hızlıca yanıtlarken. "Maçtan önce doya doya gezmek istedik." diyerek devam ettiğinde onu onaylamak için kafa salladım. "Bana neden söylemedin?" diyerek yavaşça konuştu Taha. Sesi oldukça alçak ve meraklı çıkmıştı. Yeşil gözlerini dikkatle gözlerime dikmişti ve bu bana onu yeniden öpme isteği uyandırıyordu. "Aklımdan çıkmış." dedim mırıldanma gibi çıkan sesimle. Gerçi aklımdan çıkmamıştı, aklım çıkmıştı.

Taha baya aklımı başımdan almıştı çünkü.

"Sen nereden biliyorsun Yaman?" dedi Deniz hızlıca konuşurken. Gözleri kısılmıştı. "Dayım biletinizi ne zaman alması gerektiğini bana sordu." dedi Yaman sinsice gülümserken. Kaşlarımı çattım ve koluna yavaşça vurdum. "Benim dayım o." diyerek homurdandığımda gülüşünü büyüttü ve beni umursamadan Deniz'e bakmaya devam etti. "Bende bir hafta kafa dinleyeyim diye pazartesi dedim."

"Görüyorsunuz değil mi?" dedi Deniz abartılı ifadesi ile. "Bir de arkadaş olacak." diyerek devam ettiğinde gözlerimi devirdim. Tipik Yaman'dı. Muhtemelen daha çok gezmemiz için dayıma en yakın zamanı söylemişti. Yaman gülerek omuz silktiğinde gülümsedim ve gözlerimi devirdim.

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin