Bölüm On Bir

4.8K 211 19
                                    

Aşklarım!

Öncelikle, bölüm başlamadan size kısaca bir şeyler söyleceğim; bölüm pek içime sinmedi. İtiraf etmeliyim. Cumartesiden beri iki kez yazıp, yazdığım her şeyi sildim. Bu akşam ise, dershaneden geldikten hemen sonra oturdum bilgisayar başına ve yeniden yazmaya başladım. Umarım benim aksime sizin içinize siner.

Bölüm sonunda görüşmek üzere. Keyifli okumalar!

İkide Aşk - Bölüm On Bir: İki Numara

Spot ışıkları bana döndüğünde yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirdim. Alkış sesleri beni sağır edecek kadar yüsek bir şekilde kulaklarımda yankılanmaya başladığında insanlar beni tebrik etmeye başlamıştı. Uzun ve koyu lacivert elbisemin eteklerini tutup kibarca oturduğum yerden kalktım. İnsanların alkışları eşliğinde sahneye çıktığımda sunucu yanıma yaklaştı ve ödülü bana uzattı.

Yılın en başarılı kadın oyuncusu Dize Yiğit!

"Dize..." diyen Taha'nın sesi kulağıma dolduğunda irkilerek kendime gelirken, beynimin içinde kurduğum ödül töreninden koşarak uzaklaştım ve kendime gelmiştim. "Daldın." diyerek devam etti Taha bu irkilmiş halimi güzel bir tebessüm ile izlerken. Gözlerimi kırpıştırarak bana dikkatle bakan yeşillerine baktım. "Gözlerin çok güzel..." diye mırıldandım kendime engel olmadan. Ben bu adama yeterince yürümüştüm zaten. Biraz daha yürüsem bence sıkıntı olmazdı.

Maalesef konu Taha olunca benim yürüme seviyesi hız kazanıyordu.

"Teşekkür ederim." dedi utangaç bir ifade ile. Bu haline kıkırdamak istesem de dudaklarımı birbirine bastırdım. Buraya gelmemizin üzerinden neredeyse iki saat geçmişti. Ve bu iki saat geçirdiğim en mükemmel saatlerdendi.

Kafamda oluşturmaya başladığım Taha Sanuç daha çok şekillendirmişti kendini. Artık birbirimiz hakkında çok daha bilgiye sahiptik. Yani birbirimizi tanıma aşamasını çoktan geçmiş, daha iyi tanıma aşamasına adım atmış gibiydik.

Ve benim ödül almama sebep olan olay ise, içimde kopan fırtınalara rağmen oldukça sakin ve kendim olarak kalabilmemdi. Hızlı atan kalbimi, heyecandan titremesi asla geçmeyen ellerimi, midemdeki kasılmaları ona hiç belli etmemiştim. En azından öyle düşünüyordum. 

"Cuma günü antrenman taraftara açık olacakmış." dedi bana alttan altan masum baakışlar atarken. Kaşlarım havalandı yavaşça. "Ya..." diyerek mırıldandım. Kafa salladı hızlıca kendini onaylarcasına. "Antrenman sabah olacak, akşam Hatay'a gideceğiz zaten." dedi devam ederken. Sesinin altında 'sen de gel' tonlaması duymuştum ama. 

Uyduruyor da olabilirdim gerçi. 

Mesela bundan önce de 'evinin direği olmak istiyorum' tonlamasını duymuştum falan. Ondan önce de aşk itirafı yapmıştı.

"Tesite mi olacak?" dedim yavaşça sorarken. Tesisse gidebilirdik, stad ise biraz zor olurdu. Kafasını salladı hızlıca. "Uzak biraz ama, metro ile daha kolay oluyor." dedi beni ikna etmek istercesine. Yüzümdeki gülümsemeyi büyümemesi için tutmaya çalışırken, imayla kaşlarımı kaldırdım. "Geleyim yani?"

"Yani, gel bence." dedi masum bir ses tonuyla. Taha Sanuç'un karşımda birden ufak bir kedi haline dönüşmesi fazlaca hoşuma gitmişti açıkçası. Tabi her güzel şeyin bir olumsuz yanı vardı; yanaklarını mıncırma isteğim gibi... "Hem Gökhan abi ile tanışırsın." diyerek devam etti yavaşça. Gülümseyerek kafa salladım. "Yaman'lar gelir mutlaka, bizde onlara eşlik ederiz."

Bir nefes verirken gülümsedi kocaman. Bu hali hoşuma giderken, Hatay maçına bizim de gideceğimizi söylemek istedim. Ama kendimi tuttum. Çünkü her ne kadar Deniz ve ben gideceğiz diyerek evrene olumlu enerji göndersekte, dayım hala arkadaşından olumlu bir yanıt almamıştı. O yanıtın cevabını bekliyorduk yani.

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin