Herkese merhaba.
Nasıl başlasam, ne desem inanın bilmiyorum. Hepimize çok büyük geçmiş olsun ve hepimizin başı sağ olsun.
Adana'da da, diğer yerlerde olduğu gibi, tam anlamıyla cehennemi yaşadık. Uyku yok, herhangi bir hayatsal olay yok. Yaptığımız şeyler diken üstünde beklemek, bol dua etmek ve elimizden geldiğince yardım göndermekti. Daha fazla ne söylenir bilmiyorum. Çok üzülüyorum, yaşanan mucizeleri görünce çok mutlu oluyorum. Ama çok da öfkeliyim.
Bölümü geçen hafta pazarı pazartesiye bağlayan gece tamamlamıştım. Atsam mı atmasam mı açıkçası tam emin olamadım ama çevremden birkaç kişi atmamın daha iyi olacağını söyledi. Neyse... Kendinize çok dikkat edin. Deprem bölgeleri için elinizden ne geliyorsa yapmaya çalışın. İnananlarımız bol bol dua etmeyi unutmayalım.
Sizleri seviyorum.
İkide Aşk - Bölüm On Yedi: Ofsayt
Maç Günü - Gece
Şubat 2022
"Nasıl yapar?" diyerek mırıldandım titrek çıkan sesimle. Gözlerimden ardı arkası kesilmeden yaşlar akmaya devam ediyor, dudaklarımın arasından çıkan hıçkırıklar durmuyordu. Canımdan can çıkmış gibiydi.
Canımdan can çıkmıştı.
"Her şeyim olmuşken bana bunu nasıl yapar Deniz?" diye fısıldadım yeniden. Ayaklarım uğradığım ihaneti kaldıramamış gibi bedenimi taşıyamamıştı. Dizlerimin üzerine çökmüş, dünyam gibi bende yıkılmıştım. "Dize..." dedi kuzenim benden farksız şekilde. Kollarını bana dolayıp beni kendine çektiğinde nefes alamadığımı hissettim. "Ölüyorum sanki." dedim duyulmayacak bir fısıltı ile. "Canım çok yanıyor."
Maçtan Önceki Gün
"Merhaba." dedim çekingen bir sesle masadakilere. Sanki maçı izlerken onlara küfür eden hiç ben değildim. Bir anda dünyanın en tatlı kızı oluvermiştim. Oyunculuk desen var... Hepsi ayaklanmış, samimi bir gülümseme ile bize bakıyorlardı. "Hoş geldiniz." dedi Yunus oldukça samimi çıkan sesiyle. Yeni tanıyormuş gibi değil, uzun süredir birbirimizi tanıyormuşuz gibiydi. Elimi sıkarken, gözleri dikkatle yüzümde dolandı. "Formamı isteyen kız..." dedi emin olamayarak. Denize baktı sonra aynı şekilde. "Ve arkadaşı?" diyerek sorar gibi devam ettiğinde Deniz ile göz göze gelip gülümsedik. "Evet." dedi Deniz de Yunus'un elini sıkarken. Yüzündeki gülümseme kocaman olmuş, gözlerini kırpıştırarak bakıyordu.
Kendimi, kankasının sevgilisini aldattığını gören ama bunu görmemiş gibi davranan kız gibi hissetmem normal miydi?
Neyse ki Deniz'in Yunus Akgün zaafı herkesin bildiği bir şeydi.
Herkesle selamlaşıp tanıştıktan sonra, en son, Taha ile birbirimize baktık. Umarım gözlerimden kalpler çıkmıyordur... Gerçi böyle bir ihtimal yoktu. Bu adamı tanıdığım zamandan beri, onunla ilgili bir şeyler olduğunda göz bebeklerim kalp şeklini alıyordu. Evet, benim aşık olma seviyesi bambaşkaydı.
Deniz Taha ile ufak ve kısa bir sarılma gerçekleştirdikten sonra beklemeden sandalyeye oturdu. Taha bana doğru bir adım attı. Aramızdaki mesafe tamamen kapandı. Kafamı biraz daha kaldırarak baktım ona. Karşımdaki adam bir seksen sekizdi çünkü. Bense bir elli dört... Aramızda büyük mesafe var diyebilir miydim? Belki.
"Hoş geldin." dedi kısık çıkan tatlı sesiyle kollarını kaldırıp bana dolarken. Hızlıca atmaya başlayan kalbim ve bedenime yayılan utanç duygusuna aldırmadan bende ona sarıldım. Bu adamın karşısında sürekli utanacak bir şeyler buluyordum yani. Artık aşmam lazımdı. "Hoş buldum." diyerek mırıldandım kokusu burnuma dolarken. Baya hoş bulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİDE AŞK
Roman d'amournot : gerçek bir olaydan esinlenmiştir. Sizce ben; 'yuh ya ne aşkı' dediğim futbolcuya aşık olup, üstüne onunla konuşmak için kuaförü ile iletişime geçmiş miyimdir? "...Tam önümüzde durduklarında, bildiğim sayılı oyunculardan Gökhan İnler'in yanında...