Bölüm Yirmi Dokuz

3.7K 171 30
                                    

Herkese selam! 

Bölümün ufak bir kısmı hakkında açıklama yapmak istedim; bölüm başlığında geçen 'Ben kıskanç bir Karadeniz erkeğiyim.' sözü bizzat benim rüyama aittir. Tayyip Talha'yı gördüğüm rüyalarımın birinde bana bu cümleyi kurmuştu ve kuzenimle ben bu cümle üzerinde durup fazlaca eğlenmiştik. Burada da kullanmasam olmazdı. Bu arada:

Tiktok: misramadizedeolur.

Evet bu kadardı. Bölüm sonunda görüşmek üzere.

Keyifli okumalar!

İkide Aşk- Bölüm Yirmi Dokuz: Kıskanç Karadeniz Erkeği

"Kıyamam sana..." dedim alay dolu çıkan sesimle. Taha alttan alttan bana ajitasyon dolu bakışlar atarken, yüzümde onunkinin aksine kocaman bir gülümseme vardı. Çünkü fazlasıyla mutlu ve eğleniyordum. "Kafana top mu yedin sen?" diyerek devam ettim, aynı anda elimi uzatıp kafasını severken. Taha elimin üzerine eline koydu ve elimi başının üzerinden çekip yanağına dayadı. Sakalları avuç içimi kaşındırırken, onun yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Elimi bu sefer dudağının üzerine götürdü ve avuç içimi öptü. Midemin karıncalandığını hissederken, kalp ritmim tatlı bir heyecanla atmaya başlamıştı. "Hayatım sen olmuşsun işte kızım." dedi elimi sonunda bırakırken. "Senin yokluğunda en çok istediğim şey, varlığını yeniden hissetmekti. Aklımda da fikrimde de sadece sen vardın."

"Ya Taha..." diye mırıldandım elimi kolunun üzerine koyarken. İçime ayrı kaldığımız zamanların sancısı yeniden belli etmişti kendini. "Çok kötüydü ama Dize." dedi Taha iç çekercesine. "Biliyorum senin içinde çok kötüydü. Ama bilmiyorum işte." diyerek devam etti yavaşça. Kelimelerini özenle seçmeye çalışıyor gibiydi. Yavaş ve dikkatli konuşuyordu. "Her yerde seni görmek isterken sen hiçbir yerde yoktun. Statta bile yüzlerce taraftarın içinde seni arıyordum ama yoktun."

"Özür dilerim seni dinlemediğim için." diye mırıldandım başım eğilirken. Taha'nın eli çenemi buldu ve kaldırdı başımı. Gözlerim gözlerine değerken, sıcacık bir gülümseme yerleşmişti yüzüne. "Özür dile diye söylemedim yavrum." dedi yumuşacık çıkan sesiyle. "Sadece sensiz yapamadığımı anla istedim. Öyle yerleşmişsin ki kalbime de hayatıma da... Senden öncesi hiç yokmuş gibi hissediyorum."

Söylediği her söz, kalbimin her noktasına dokunurken kendimi bayılacakmış gibi hissediyordum. Bu adam ben aşığım demeseydi de olurdu bence. Yani desindi ama ben zaten aşk itirafı evresini geçip evlilik teklifi yaptığı evreye geçmiştim bile. Güldüm kendi kendime. Bence de bizim evlenme zamanımız gelmişti. Gerçi ben annemlere evleneceğim desem beni ciddiye almazlardı ama ikna ederdim. Sanırım...

"Böyle şeyler dediğinde benimle evlenmek istediğini düşünüyorum?" dedim alaylı çıkartmaya çalıştığım sesimle. Sesimin altındaki ciddiyeti görüp yanlış anlamasını istemezdim. Aslında doğru anlardı ama daha çok erkendi. Çocuğu korkutamazdım. "Gerçekten mi?" dedi Taha kaşlarını havalandırırken. Yüzündeki gülüş biraz daha genişledi. "Evlensek mi o zaman?"

"Saçmalama." dedim gülüp başımı iki yana sallarken. Taha'nın havalanmış kaşları çatılırken gözlerini kıstı yavaşça. "Dize, sen beni oyalıyor musun?" dedi oldukça ciddi bir şekilde konuşurken. Kaşlarım havalanırken şaşkınlıkla ona baktım. Gerçekten ciddi miydi? "Hayır tabiki de." dedim hızlıca konuşurken. "Ama evlenmek için ikimizde çok genciz. Ayrıca biz daha sevgili bile değiliz Sanuçcum, hatırlatırım."

Dediği her şeyi evlenelim olarak algılayıp, içimden deli gibi sevindiğim adamın evlilik teklifini mi reddetmiştim ben az önce?

Kıyamet kopacak olabilirdi. Ya da benim beynim ilk kez mantıklı çalışmıştı ve maalesef  bu çok yanlış bir zamandı! Kabul etseydin ya kızım!

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin