Bölüm Otuz Sekiz

2.8K 136 13
                                    

Herkese selam. Salı günü gelecek bölümümüz bugün geldi. Çünkü maalesef Adana'da bir deprem olmuştu ve biz yine tüm gün diken üzerinde oturduk. O yüzden elimin bölümü atmaya gittiği pek söylenemez.

Gününde olmasa da, finale az kalmışken sizi daha fazla bekletmemek adına bölümü attım. Keyifli okumalar!

Son iki.

İkide Aşk - Bölüm Otuz Sekiz: Yaz

Önüme gelen saçlarımı stresle geriye atarken, oturduğum yerden kalkıp dolanmaya başladım. Tüm bedenimi büyük bir korku ve stres sarmalamıştı. Ve ben ilk kez bu kadar yoğun hissettiğim duygular ile nasıl başa çıkabileceğimi bilmiyordum.

Ben, bana kötü hissettiren çok duygu yaşamıştım şimdiye kadar. Ancak bu duyguların beni etkilemesine minimum düzeyde izin vermeye çalışmıştım. Fazlasını hiç hissetmemiş, hissetmek de istememiştim.

Ama şimdi bu kötü duygular her yerdeydi. 

Bedenimde büyük bir stres vardı çünkü korkuyordum. Korkuyordum çünkü stresliydim. Birbirini sürekli etkileyen bu iki duygu, beni ağlama krizlerine girmeye zorluyordu. Ama tam hiç ağlamadan kendimi tutmam gereken o noktadaydım.

"Dize..." dedi Faruk abi elini koluma koyarken. Adımlarım durduğunda bakışlarım ona dönmüştü. "Sakin olsana artık abim." diyerek devam ettiğimde, aynı şeyleri içten içe kendine de söylediğini biliyordum. Ameliyathanenin önünde, Taha'nın ameliyatının bitmesini bekliyorduk. Maçın üzerinden bir hafta geçmiş, bugün ameliyata alınmıştı. "Kerem Bey sorun olmayacağını söyledi."

"Biliyorum abi." dedim mırıldanma gibi çıkan sesime engel olamayarak. "İçimdeki korkuya engel olamıyorum sadece."

"Tamam abicim, anlıyorum seni." dedi Faruk abi yumuşacık çıkan sesiyle. "Ama bak, birazdan yanımızda olacak seninki."

Gülümsedim ve yavaşça başımı sallayıp sandalyeye yeniden çöktüm. Bir hafta boyunca Taha, doktoru Kerem Bey öncülüğünde ufak fizyoterapi seansları görmüştü. Dün gece hastaneye yatışı gerçekleşmiş, hastanede sabahlamıştık. Sabah ise ben önce okula, ardından da yeniden hastaneye gelmiştim. Ameliyat olduğu için Dila abladan izin istemiştim, o da hiç itiraz etmeden iki günlük izin almıştı. 

Şimdi ise, ameliyathanenin önünde birazdan çıkacak olan Taha'yı bekliyorduk. Hülya teyzeler evde, geri kalan herkes ise işlerindeydi. Deniz okuldan sonra uğrayacak, Efe de hafta sonu olduğu için dersi bitince direkt İstanbul'a gelecekti. Ege'de davasından sonra direkt yanımıza gelecekti. Yanımda sadece Faruk abi vardı yani. Bu süreçte aramızdaki samimiyeti baya ilerlemiş, beni kız kardeşi olarak görmeye başlamıştı. Benimde Faruk abiye olan azıcık ön yargım sonlanmıştı. Onunla tanışmadan önce Taha'yı yoldan çıkartabilecek bir abi olduğunu düşünüyordum ama gerçekten yanılmışım.

Neyse ki konumuz bu değildi.

Ameliyathanenin kapısı açıldığında oturduğum yerden hızlıca kalkarken, yüzünde geniş bir gülümseme olan Kerem Bey ile göz göze geldik. "Ameliyat oldukça iyi geçti, hiçbir sıkıntısı yok." dedi biz konuşmadan, yanımıza geldiği anda konuşmaya başlarken. "Şimdi normal odaya alınacak, maksimum yarım saate uyanır kendisi de." diye devam ettiğinde rahat bir nefes verdim. İkisi bu halime gülerken, içten içe utandığımı hissettim. Ne vardı canım? Sevgiliydim ben, tabi ki de merak edecektim. "Hemşireler size gerekli açıklamaları yaparlar."

"Teşekkür ederiz Kerem Bey." dedik Faruk abi ile aynı anda. Hafifçe kafasını salladı ve bize sırtını dönüp ilerlemeye başladı. Faruk abi beni kolunun altına aldı ve destek olmak istercesine kolumu sıktı. "Gördün değil mi?" dedi rahat çıkan sesiyle. "Hiçbir şey olmadı."

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin