Bölüm Yirmi Üç

3.7K 207 24
                                    

Keyifli okumalar!

İkide Aşk- Bölüm Yirmi Üç: Sayamazsın

Kendimi birçok konuda zekamı harika bir şekilde kullandığım için zeki bir insan zannederdim. Yani suçlu olduğum olaylardan en az hasarla kaçar, karışık olayları hemen çözer ya da sinsi planlarım ile annemleri kolayca kandırırdım. Aslında bu kötü bir şeydi sanırım. Ama beyninim kötü tarafı hep işlerdi. Düştüğüm zor durumlardan kolaylıkla sıyrılırdım bu yüzden.

Ama zekam şuan beni terk etmiş gibiydi. Hatta terk etmekten daha çok kendini hiç var olmamışçasına ortadan kaybetmişti. Beynimin bir anda ortadan kaybolması normal bir durum muydu acaba?

Dinlediklerimin ne olduğunu anlamamamın yanı sıra beynimi kullanamamanın verdiği etki ile Taha'ya yakalanmıştım resmen. Oysa benim oradan kaçıp hiçbir şey duymamış gibi davranırken bir yandan da meraktan kudurmam gerekiyordu. Ama yakalanmıştım! Rezil bir insandım gerçekten...

Ayrıca her şeyi geçtim; Taha'nın sevgiden bahsetmesi ne alakaydı? Daha doğrusu benim sevgimden... Ki ben bile bazen kendime 'lan acaba' derken, o nasıl emin oluyordu ki benim sevgimden? Ya da durumlar böyleyken, hala nasıl düşünüyordu onu sevdiğimi?

Ama evet, haklı olduğu bir nokta da vardı. Kalbimin yeniden kırılmasından deli gibi korkuyordum.

"Dize!" diyen ses ile irkilirken son anda kaçan adımlarım durakladı ve gözlerimi kapattım. Taha'ya yakalanmaktan daha kötüsü sanırım başkasına yakalanmaktı ve evet şuan onu da yaşamıştım. İçimden bir ses arkama bile bakmadan kaçmamı söylerken, derin bir nefes çektim içime. Bunu yapamayacağımı içimdeki seste bende de biliyorduk. Yüzüme sahte olmamasına dikkat ederek geniş bir gülümseme yerleştirdim ve onlara doğru döndüm. "Günaydın." dedim gülümseyerek bana bakan Cenk abiye birkaç adım yaklaşırken. Buna rağmen hala aramızda fazlaca bir mesafe vardı. Yani her an kaçmaya hazırdım. "Günaydın." dedi Cenk abi tatlı ifadesi ile. Az önceki gözlerinde gördüğüm nefret yerini ışıl ışıl bir neşeye bırakmıştı. "Gelsene."

Gelmeseydim olmaz mıydı acaba? Normal şartlarda teklife tabi ki de atlardım. Cenk Tosun beni masasına davet etmişken geri çevirmek aptallıktı çünkü. Ama bence şuan normal şartlarda değildik. "Gelmemeyeyim abi. Dila ablalar bekler." diyerek konuştum hızlıca. Taha'nın ve diğerlerinin bakışlarını üzerimde hissediyordum ama gözlerimin tek odağında Cenk abi vardı. Üstelik tam şuan Taha'nın gözlerine bakacak kadar cesur değildim. "Bizle olduğunu söylersin." dedi Cenk abi kaşlarını havalandırarak. Yanında duran boş sandalyeyi geriye doğru çekti. "Gel hadi."

İçimden 'olan oldu' diye kendime teselli verirken masaya doğru ufak adımlar attım. "Stajyerimizi tanıyorsunuzdur herhalde?" dedi Cenk abi masaya ufak bir bakış atarken. Cenk ve Mert abinin arasındaki boş sandalyeye oturdum yavaşça. Eşyalarımı kucağıma yerleştirirken her an kaçacak vibe verdiğimden çok emindim. Temennim de o yöndeydi zaten.

Hepsinden tanıdıklarına dair bir ses çıkarken, Emirhan geniş bir gülümseme ile baktı bana. "Biz zaten takipleşiyoruz abi." dedi gözleri hala bendeyken. Yüzümdeki gülümseme gerçekçi bir hal alırken kafamı salladım usulca. "Bir süredir." dedim onu onaylarken. Ben zaten Emirhan'ı diğerleri gibi oldukça uzun zamandır takip ediyordum. Emirhan'da geçen sene İstanbul'da hesabımı açığa aldığımda takip etmeye başlamıştı bile. Şaşırdığım pek söylenemezdi. Emirhan'da bir tık Behlül vibe alıyordum çünkü ben. Ya da Türk televizyonlarında kim en çapkınsa onun vibenı.

Yüzündeki gülümseme çapkın bir hal alırken gözleri yüzümde dolandı. Utandığımı hissederken gözlerimi kaçırdım. "Nasıl gidiyor Dize? Zor mu Beşiktaş'ta çalışmak?" diyerek merakla sordu Mert abi. Bu adamın karizması şaka mıydı? Bizimle anlaşma imzaladığı zaman, fotoğraflarına bakakalmıştım. Karius'tan sonra gelen en yakışıklı ikinci kalecimizdi.

İKİDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin