1# Teklif

1.9K 115 18
                                    

(Günah Keçisi 43. bölüm)

23 Aralık 1352

Jenna odasından dışarı çıkıp ağabeyinin odasına doğru yürürken her şeyi göze almıştı. Tüm suçu üstlenecek ve Calliee durumu anlatacaktı. Aralık kapının önüne geldiğinde durdu ve dinledi genç kız. Ağabeyinin Callie'i gönderimek için sarf ettiği sözler karşısında göz yaşları döktü ve Callie'in inadına yanında olma çabasına dağıldı Jenna. Callie veda edip küçük adımlarla odadan çıkarken kendisine dikilen bir çift göz de gördüğü derin hayal kırıklığı ise bitiren şey oldu genç kadını. Dik durmaya çalışarak lakin ayaklarını sürüyüp yumruklarını etini paralarcasına sıkarak gidişini izledi ve ardından içine kocaman bir nefes çekip ağabeyinin odasına girdi.

Jenna duraksadı. Ağabeyinin ardı dönük iki eli yanında sessizce duruşuna baktı ve ona doğru yürüdü önüne geçtiğinde ise terleyen yüzü, sıktığı gözleri, titremesin diye zorladığı çenesi ile karşılaştığında aldığı nefesi burnundan solurken kendine küfretti. Annesinden azar işitmiş küçük gururlu bir çocuk gibi tutuyordu kendini Ian. Jenna burnunu çekti. O ağladığı için Ian bu haldeydi. O korktuğu için kardeşi lime lime doğranan bedenine karşı koymaya çalışıyordu.

Genç kadın ağabeyinin hararetle inip kalkan göğsüne baktı ardından titreyen yumruklarına. Şu an Iandan okkalı bir yumruk yemeyi ölesiye istiyordu. Onu kolundan tutup çekti. dayanma gücü olmayan ağabeyi ise direnmedi. Jenna Ian'ı şöminenin karşısındaki kanepeye oturttu kendisi de yanına oturup eliyle boynundan tutarak göğsüne çekti ağabeyini.

"Ağla Ian... Kendini tutma kardeşim ağla. Bu defa senin yerine ben susacağım. Ağla güzel kardeşim"

Jenna Ian'ın sırtını sıvazlarken çenesini başının üzerine koyup boşta kalan eliyle yüzünü sakladı.

"Ağla kardeşim. Kimse görmeyecek söz veriyorum."

Ian hıçkırmaya başladığında ise Jenna derin bir nefes alıp istemeden gözünden süzülen yaşlar dışında bir tepki vermedi. Sessizce dinledi ağabeyinin söyleyemediği duygularını. Hiç görmemişti onu böylesine ağlarken.

"Kendi ellerimle yolladım onu Jenna!" Ian kardeşinin kolunu sıkıca tuttu. "O sözünde durdu ve sonuna kadar kaldı. İlk defa... Hayatımda ilk defa birşeye bu kadar bağlandım. Gitmeyeceğine bu kadar inandım ve sonra..."

"Kimse bir yere gitmeyecek Ian!" Jenna dişlerini sıktı.

"Gitti Jenna! Onu bana asla geri vermeyecekler." Ian içini çekti. "Asla..."

Jenna hiç konuşmadan dinledi onu. Rahatlaması kendine gelebilmesi için elinden ne geliyorsa yaptı. Ta ki kapı çalınıp elinde tahta bir tepsi ile Anna kızaran gözleri ile içeri girene dek. Ian derhal doğrulup dirseklerini dizlerine dayadı ve öne doğru eğilerek yüzünü sakladı. Jenna kızdan tepsiyi alarak üzgün gözlerine baktı ve gitmesi için işaret etti. O da çok sevmişti hanımını belli ki. Kim sevmemişti ki...

Genç kadın elindeki tepsideki demlik ve fincana baktı. Ardından gidip Ian'ın yanına oturdu ve tepsiyi sehpaya koydu.

Ian oldukça yüksek sesli ve titrek bir nefes alıp verdi. Önündeki demliğe ardından yanındaki tek fincana baktı. "Jenna..." Ian gözlerinden dökülen yaşların görünürlüğüne aldırış etmedi.

"Söyle ağabey." Genç kadın demliğe uzandı lakin Ian tutmasına izin vermedi. Titreyen eliyle çayı doldurup fincanı avuçları arasına aldı. Ağır kokulu ve normal şartlarda Ian'ın asla dokunmayacağı bir şeydi. Ian'ın gözünden düşen damlaların fincanın içinde oluşturduğu helezonlara baktı bir süre.

LEYDİ.. (M) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin