20# Acı yemek.

815 86 12
                                    

Jenna neredeyse ikiye kadar uyumuş bir nebze de olsa kendine gelebilmişti. İtiraf etmek zorundaydı ki tok karna dinlenmek onu daha bir kendine getirmişti. Doğrulup çıkarmamış olduğu üzerine kaş çatarak yataktan indi ve şifonyerine doğru ilerledi. yüzünü yıkadıktan sonra saçlarını taramaya koyuldu. Robert belli ki rahat durmayacak ve hassas olduğu konularda ona eziyet etmeye devam edecekti. Jenna o etrafında gezinirken zaten çok fazla takılmıyordu hiçbir şeye. Bir şekilde durdurabiliyordu kendisini lakin bunu adama söyleyip kendisini küçük düşürmeye niyeti yoktu. Eğer bir gelip bir gitmeseydi kafası karışmayacak ve normal yaşantısına devam edecekti bir şekilde Dudaklarını birbirine bastırırken kahvaltıda "az konuşup çok iş yaptığı" bir yere gittiğinden bahsetmişti. Genç kadın aynadaki surat ifadesine bakarken işaret parmağını kendisine uzatıp salladı. 

"Senin yüzünden!" 

Eğer Jenna bu denli çekingen ve utangaç olmasaydı Robert hiçbiryere gitmeyecekti. Kendisine yaptığı suçlama üzerine daha da kaş çattı genç kadın. Adam olması gerektiği gibi miydi ki Jenna kabahatli olsundu! Pekala genç kadın da pek normal değildi fakat normal değil diye gidip başka yerlerde uyumuyordu. 

"ve belki başkaları ile..."

Jenna söylemi üzerine saçları ile uğraşmaktan vaz geçip öfke ile ayağa kalktı. Demek yaşadıkları iğrençti ve başkaları adamı daha mutlu ediyordu. Genç kadın bir an kocasının tutuşu ve sıcaklığının nasıl her seferinde başını döndürdüğü aklına geldiğinde eline kılıcını alıp hırsla odadan çıktı. Ah bir gözü görsündü! hiç üşenmeden ayak uçlarından saçlarına kadar canlı canlı doğrardı o kadınları. Merdivenleri hızlı hızlı inip mahsene yöneldi genç kadın. 

"Demek savaş istiyorsun Rorot!" 

Kapıyı açıp içeri daldı ve etrafına bakındı. Varilin üzerinde Robertin matarasını görünce alıp kenara koydu bununla ayrı işi vardı...

---

Robert bir müddet atını fırçalayıp nallarını değiştirmekle uğraşmıştı. Seyisin onu çıkarma çabasına aldırış etmedi. Bunca yıldır kendi yaptığı işleri yukardaki kadın gibi buyur edecek hali yoktu. Zaten aklını meşgul etmek zorundaydı genç adam. Her defasında Jenna'nın onu alaşağı etmesine izin veriyordu. Çıkarıp atamıyordu onu aklından. Bıkkın bir nefes verip ayağa kalktı ve hayvanın suratını avuçlayıp gözlerinin içine baktı. 

"O manyak beni öldürecek Beyaz!" 

Atı yüzüne üfleyip homurdandıktan sonra genç adam onun uzayan yelelerini okşayıp boynunun altından sevdi. İyi si mi Robert gidip ormandaki işi ile meşgul olsundu. Hem biraz viski onu rahatlatacaktı. Robert Jenna yanında yokken çok zorlanıyordu kendini tutmakta. Atını eyerleyip hayvanın sakinliğine kendi kendine güldü ve ardından matarasını almak üzere mahsene doğru yol aldı. Gidip sakinleşecek akşam yemeğini o acımasız kadının ellerinden yiyecekti. Robert kaşlarını kaldırıp adımlarını hızlandırdı. 

Genç adam mahsene girdiğinde matarası bıraktığı yerdeydi. Dolu matarayı eline alıp kapağını açtı ve minik bir yudum almakta bir mahsur görmedi lakin ağzına gelen keskin tat ile yere tükürdü. Tanrım sirke! Sirke doluydu içi... 

"Bu çok çocukça!" Robert matarayı yere boşaltıp bir süre yerlerdeki yoğun ıslaklığa baktı ve derin bir nefes alarak fıçının musluğundaki tıpayı çekti. İçinden birkaç damla damlatıldığında ise genç adam öfkeden parlayan gözleri ile kapıya döndü. 

"Şimdi çok ileri gittin güzelim!"

---

Jenna çok büyük bir keyifle fıçıların ardından söktüğü tahta parçalarını masaya koyup sandalyesini öne çekti ve yerinde doğrulup önüne çektiği temiz kağıda ağabeyi ve Callie için bir davet mektubu yazdı. Çok özlemişti onları ve Callie ile sohbet etmek, belki içindekileri bir nebze paylaşmak onu rahatlacaktı. Üstelik ona belki ne yapması gerektiği ile ilgili akıl da verebilirdi Callie. Ardından masanın üzerinde katlı duran mektup dikkatini çekti. Jenna alelade mühürlenmiş ve yırtılmış kağıdı alıp içine baktı. 

LEYDİ.. (M) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin