Tutkunun ortaya çıkardığı kavgaları bilir misiniz? Çok istenildiği an ufak bir gülümsemeden, bir öpüşten, basit bir sözden mahrum kalınmanın ortaya çıkardığı gerginlikleri... Kalp bedende büyümeye başladığında ve incecik camdan bir hale dönüştüğünde en ufak kelimenin dahi paramparça olmasına sebebiyet verdiği o fındık içini doldurmayan lakin o an derin yaralayan kavgaları... İşte onlar en tehlikelileridir... Hele ki birbirine karşı aynı yoğunlukta olan iki kalp ise karşı karşıya kalan, her sözcük yanlış, her cümle bıçaktan daha keskin... iki taraf da anlaşılmak için girdiği savaşta, işte o an... üç seçenek çıkar ortaya... Ya bir kişi ölür, ya iki gazi kırık dökük bedenleri ile yollarını ayırır ya da tutku öyle büyüktür ki ayakta kalmaya büyük bir direniş başlar... Lakin her ruh farklıdır ve bu ayakta kalma çabası kalpten kalbe çok büyük farklılık gösterir... Peki ya bu büyük cesaret isteyen direnişi göstermeye çalışan iki deli, mantık kalpten yoksun ruh ise ne mi olur hadi görelim...
(Deli dolu gençlere ufak bir tavsiye kimse kimsenin düşüncelerini ilk etapta bir bakışta anlayamaz ya karakteri müsait değildir ya da çok uzun yıllar gerekir bu beceriye sahip olmak için o yüzden sağlıklı bir ilişki için konuşabilmek ve açık açık düşünceleri, istekleri paylaşabilmek çok önemlidir yoksa savaş çıkar...)
Jenna boğazındaki kuruluğu yutkunmaya çalışarak göz kapaklarındaki ağırlığı kaldırmaya çalıştı lakin bunu yapabilmesi için oldukça büyük bir çaba sarf etmesi gerekiyormuş gibiydi. Başı çatlıyor bedeninin üzerine taş dizilmişçesine bir ağırlık kıpırdamasına engel oluyordu. Soğuk parmaklarını altındaki çarşafa sürttü. Gözlerini sıkıp başındaki ağrıyı gidermeye çalışırken aynı ağırlığı dudaklarında da hissettiğini fark etti. Genç kadın dilini dudaklarında gezdirirken hafif bir inleme koy verdi. Öyle hassaslaşmıştı ki bir kese ile dudaklarını paralamış gibi hissetti genç kadın. Neden sonra gözünü hafifçe aralayıp tavana baktı ve ardından başını yana çevirip yüz üstü yanında yatan adamı fark etti. gözleri kapalı kaşları çatık güneş altında yanan teni hafif turunculaşmıştı. kendini iyiden iyiye gösteren sakalları arasındaki dudakları hafif aralıktı. Jenna gözlerini onun boynunda kırmızı çizgiler oluşmuş sırtında ve aşağıda örtünün büyük bölümünü açıkta bıraktığı çıplak kalçasında gezdirdi. Ardından iri kaslı kolunu takip etmeye koyuldu. Ona doğru uzanıyordu ve koca eli göbeğinin altında öylece duruyordu. Jenna gözlerini kısarak başını hafifçe yastıktan ayırıp çıplak karnına ve göğüslerine baktı. dümdüz yatan bedenini kıpırdatabilmek için dizini hafifçe kendine çekmeye çabaladı ve bacaklarındaki ağrının farkına vardı. Hiç durmadan merdiven inip çıkmış ve ertesi güne acı etleri ile uyanmış bir hissiyat vardı ve o hissin tüm bedeninde de olduğunun bilincine vardı genç kadın. Hoşnutsuz bir inilti daha koy verdi. Acıyan kollarını kaldırıp yüzünü ovaladı. Tanrım uykuya ne zaman geçtiğini hatırlamıyordu. Bir dakika! Jenna elini yüzünden çekip hızla etrafına bakındı. Burası Robertin odasıydı. O ise yatakta, adam yanında ve çıplak...
Jenna adamın ağır kolunu itekleyip hızla doğruldu ve yüksek sesli bir başka inleme koy verdi. Tanırm canı çok... Çok yanıyordu. Bacaklarının arası parçalanmıştı sanki Jenna oturamadığını hissetti. Elini mahremiyeti üzerine bastırıp öne doğru eğildi ve yeniden inledi genç kadın. Acının verdiği birkaç derin soluğun ardından bu hale nasıl geldiğini anımsamaya çalıştı. Anıları oldukça azdı en son kitapları diziyordu Jenna ve masada Robertin kolları arasındaydı. Sonrası ise yoktu. Tek hatırladığı çok fazla çırpınmış olduğuydu ve çok fazla acı...
Genç adam eli yatağa düştüğünde başına bastırıp dilini şaklattı ve sırt üstü uzanıp örtüyü üzerine çekti. Ağzında akşamdan kalmışlığın verdiği o korkunç tat bedeninde ise inanılmaz bir rahatlama vardı. Robert çok küçük bir an sonra gözlerini açıp yatakta oturan kadına baktı ve dün gece olanlar gözleri önünden geçmeye başladığında korkuyla kadına döndü. Lanet olsun! Lanet olsun! Olan olmuştu. Robert önce kadının onu güzelliği ile aşk sarhoşuna çevirmesine izin vermiş ve ardından koca bir şişeyi nefes almadan içmişti yine. Arzusuna isteğine engel olamamıştı Robert. Dirseğini dizine dayayıp alnını avcuna dayadı ve tek gözüyle yüzünü buruşturmuş kadının, yanındaki enfes bedenine baktı. Öyle derin bir istek ile dolmuştu ki onun güzel bedenini seyretme keyfine dahi varamamıştı. Bir şeyler yapması gerektiğini düşündü ya da konuşmalıydı. Lakin nasıl yapacaktı bilmiyordu. Robert öyle dayanılmaz bir tutku ile kadını kucaklamış ve odasına getirmişti ki... Üstelik Jenna öpüşlerine karşılık vermiş ve onu çıldırtmıştı. Robert ne kadının dudaklarından vaz geçmişti ne bedeninden. Öyle çabuk sahip olmuştu ki ona gözyaşları ve kendini ittirme çabası dahi tahrik etmişti onu. Genç adam bunla da kalmamış bir bakire olduğunu göz ardı ederek üzerindekileri hızla çıkartıp yeniden sahip olmuştu ona. Jenna kurtulmak için çok çabalamış canının yandığını söyleyerek çok ağlamıştı ve en sonunda kendini yatağa salıverip öylece kalmıştı. Robert dönen başı ile onun uykuya geçtiğini var saymıştı lakin kadın muhtemelen kendinden geçmişti o an. Titrek bir nefes verip suratını sıvazladı ve eliyle ağzını kapatıp yeniden kadına baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYDİ.. (M)
Historical FictionRobert Mcdonald boşvermiş bir adamdı. Hayatında en son tamamen ayık olduğu gün ne zamandı hafızasını zorlasa dahi hatırlayamıyordu çünkü geçmişi anımsamak için yine ayık olmak gerekiyordu. Yanlış, adamın bedeninde vuku bulmuştu. Gelinini kendi yatağ...