18# O kadar mı belli be?

860 105 16
                                    

Jenna ziyadesiyle uyumuştu çünkü çok yorgundu ve istese de istemese de adamın sonunda kaleye gelmiş olmasının onu derin bir rahatlamaya sürüklediğini biliyordu. Yataktan kalkıp elini yüzünü yıkadı ve ardından dolabına gidip bugün kendisi için ayırmış olduğu sade beyaz pamuklu göğüs altından lastikli elbiseyi başından geçirdi. Dün geceyi anımsamak istemiyordu genç kadın. Çok büyük bir nezaketsizlik göstermişti. Lakin elinde değildi. O kadar daralmıştı ki yeniden aşağı inip ne olup biteceğini kestirememektense hakkında çıkacak dedikoduları tercih etmişti. Kontrolü elinden kaybettiğinde aklı bedenini terk edermiş gibi oluyordu ve durmaya devam etseydi saldırganlaşacaktı biliyordu. Derin bir nefes alıp şifonyerin üzerinde duran temiz şerit şerit bezlere küçük tepsinin içinde duran su şişesi ve merheme baktı ve başını iki yana sallayarak odadan çıktı. Gece geç vakitte odadan ayrımış ve Robertin elini kontrol etmek istemişti genç kadın lakin Karen'in ağabeyinin eli ile ilgilendiğini gördüğünde onlar fark etmeden çalışma odasının kapısını kapatıp odasına geçmişti. Neyse ki onun yerine işini yapacak biri çıkmıştı... Lakin Jenna yine de Robert'in odasına bir küvet yollamaktan kendini alamamıştı. Elinde değildi. kendi kendine zararsız bir küfür edip yemek salonuna doğru kararsız adımlar ile ilerledi. 

Robert kız kardeşinin tuhaf bakışları altında kahvaltı tabağına biraz yağ ve çörek alıp yemeğe koyulmuştu. Bir yandan da masanın altından ayağını sallamaktaydı çünkü en son içkiyi dün sabah sürmüştü ağzına ve şimdi acı verici bir yoksunluk çekiyordu Robert. Yine de kadının Etrafındayken kendini olabildiğince kontrol altında tutmaya yeminliydi. Viskiden vaz geçebileceğini sanmıyordu lakin Jenna dan da vaz geçmeyecekti biliyordu. Ona karşı bir daha çirkinleşmeyecekti. Hoş bu işin bir dahası olmayacaktı farkındaydı. Jenna normalde de soğuk ve sert bir kadındı ve Robert o tam da ısınmaya başladığı vakit kadını kaldırıp buzun içine atmıştı. Üstelik Jenna öyle korkmuştu ki artık onun yerine bir çomağı tercih edeceğini biliyordu. Genç adam kendi kendine güldü. 

Karen ağabeyinin sabah kalkmış üzerini değiştirmiş ve parıl parıl bir adam olarak masaya inmiş olması karşısında korkunç bir şok geçirmekteydi. Genç kız onunla sohbet edip yardımını isteyebilmek adına bu geceyi kalede geçirmeye karar vermişti. Robert annesini geri yollamış olsa da genç kız bu duruma karşı çıkamayacağını biliyordu. Üstelik annesi onları rahat bırakmayacak Karen de kafasındakileri Robert ile paylaşamayacaktı. Çok bir birliktelikleri olmamıştı ağabeyi ile lakin senede birkaç defa döndüğü zaman onun için kaleye gelir ve birlikte uzun sohbetler edip keyifli yürüyüşler yaparlardı. Karen ağabeyini seviyordu ve onun hakkında kimin ne düşündüğü umurunda dahi değildi. Çayını yudumlarken ona bakıp gülümsedi. Robert üzerine giydiği yeşil kolsuz gömleği sağ bileğine taktığı metal bilekliği, yakasının içine iliştirdiği ince zinciri -ki o babalarının yüzüğüydü- ve altındaki krem rengi pantolonu ile göz dolduruyordu. Birkaç günlük sakalı ve kısa saçları ise... Tanrım, eğer yabancı bir adam olsaydı Karen ona su gibi aşık olurdu bundan emindi. Robertin kendi kendine gülerek gözlerine bakmasıyla gülümsemesi yüzünde yayıldı genç kızın. 

"Ne var Karen?" Robert yuvarlak yüzü iri gözleri ile kendisine gülümseyen sevimli kardeşine karşı kaşlarını kaldırdı. Karenin örümcek bacaklarını andıran uzun kirpikleri -ki Robert bu kadar uzun kirpikleri olan bir kadın görmemişti- arasındaki gözleri ışıl ışıldı. Mutlu görünüyordu kardeşi. Yetişmeye başladığından beri Rebeccanın onu Sinclair'e yamamaya çalıştığını biliyordu. Kardeşi kendini yalan bir aşka inandırmış ve ziyadesi ile mutsuz olmuştu. Robert sonunda Karenin o pislikten kurtulduğuna memnundu çünkü Ian ile başa çıkamayacak kadar narindi Karen. Tıpkı kardeşi gibi buz yığınıydı dışarıya karşı. Karen onunla yapamazdı. Robert dilini şaklatırken kendisiyle kimin ne yapacağını düşünmeden edemedi. Jenna ne yapsındı onunla?

LEYDİ.. (M) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin