13# İki Güzel Kelime

964 93 5
                                    

Jenna uyumadı ve bunun sebebi ardında sessizce onu sarmalayıp yatan adam değildi. Öyle utanmıştı ve rezil hissediyordu ki adamın karşısına nasıl çıkacaktı merak ediyordu. Bu yüzden sürekli sağa sola dönerek yatan biri olmasına rağmen kıpırdamamıştı. Gözünü açmamış, Robert bir süre sonra yüzündeki kolunu çektiğinde dahi tepki vermemişti. Adamın her kıpırdanışını ara ara kendisine gülüşünü kah kolunu beline sarıp kah yatakta oturuşunu sakince duyumsamış karşılık vermemişti. Robertte onu kışkırtacak herhangi bir harekette bulunmamıştı zaten. Her zaman yaptığı gibi çok yakın bir o kadar uzak durmuştu yanında. Jenna adamın ardındaki varlığı yüzünden koca gece yatar vaziyette sandalyede oturduğunu hissetmişti dizlerini kalçasının altına yerleştirmiş dizkapaklarını onunkilerin gerisine dayamış ve aşağıda ayaklarını birbirine yapıştırıp dimdik durmalarını sağlamıştı. Jenna adam kendisine yaklaştığı her vakit onu vücudunun bir parçasıymış gibi kabul ediyordu. 

Gece boyu düşünecek çokça vakti olduğundan Roberti ilk gördüğü an sergilediği tavır için de ayrı utanır olmuştu kendinden. Adam hala pasaklı dağınık hali ile ardında dursa da aynı şeyleri hisseder miydi Jenna? En ufak bir fikri yoktu. Lakin bu düşünce bile oldukça rahatsızlık vericiydi. Şu bir gerçekti ki şu an ardında bu temiz ve bakımlı görüntüsü ile duran adamın bir zorlama olmadığı takdirde Jenna ile işi olmazdı asla. Keşke Ian onu hiç toparlanmaya zorlamasaydı da genç kadın o virane hali ile kabul etseydi. Robert umursamaz pis ve tuhaflıkta sınır tanımayan bir adamdı lakin aptal değildi. Şu dakika dönüp ona sarılsa elbet yeni görünüşünün kendisini etkileyen şey olduğunu var sayacaktı adam. Aynaya göz ucu ile bakması yeterliydi bunun için. Öyle olmadığını saklayacak değildi. Lakin o konuştuğu vakit bir şey oluyordu genç kadına. Hem kızıyor hem de susmasını istemiyordu. Ağabeyi ve Ewandan sonra bizzat konuştuğu sohbet ettiği tek adam Robertti belki de başka bir seçeneği olmadığı içindi bu garip hisler. Jennanın içinde bir yerlerde çok iyi bildiği bir husus vardı ki Roberti kendisine yollayan tanrıydı. Belki bir cezaydı belki de mükafatı ya da ikisi de fakat yaratıcısı öyle istiyorsa şayet genç kadın itiraz etmeyecekti. Yakınmış ya da korkmuş olsa da hakkında çıkan tüm korkunç detaylara rağmen şu an onun kocasıydı ve herşeyin altından çıkan her sorunu çözüme kavuşturan ağabeyi eli kolu bağlı teslim etmişti onu Roberte. Rebecca mı zorlamıştı onu... Kadından mı korkacaktı Ian... Rebeccayı diri diri gömüp yaşıyormuş gibi gösterirdi dileseydi. O vakit soruyordu Jenna bu tanrının işi değil de neydi? Genç kadın kabul edişlerine sebep arıyordu ve en doğru bildiği en inkar edemeyeceği sebebi ilk sıraya yerleştirivermişti. Neyse ki Robert birkaç saatin ardından ses yapmamaya özen göstererek lakin yüz yıkama kasesini düşürüp küfrederek odadan çıkmıştı da Jenna da uyuşan bedenini esnetip rahatça yatabilmek için az da olsa bir zamana sahip olmuştu. 

---

Robert dirseğini kahvaltı masasına dayayıp alnını avuç içine dayayarak gözlerini dinlendirmeye koyuldu. Gecenin oldukça büyük bir kısmını uyuyamadan geçirmişti Jenna kütük gibi yatıyordu. Ne bir kımıldanma ne de bir ses çıkmıyordu kadından hal böyle olunca insanın içinden sarılmak dahi gelmiyordu. Kollarının altında taş değil yumuşak bir kadın olmasından memnun olurdu genç adam lakin kadının dilediğinde ruhunu bedeninden çıkarıp atabilme özelliği vardı. Robert gece en azından onunla uyuyabilmek istediyse de sonunda pes etmiş odasına çekilmişti. Üstelik ona karşı bir süre ciddi olamayacağı da bir gerçekti. Kim olsa yapamazdı kaldı ki Jenna bu gafı yanlış kişinin önünde yapmıştı. Robert gözünde öyle şeyler canlandırıyordu ki kadın şu dakika karşısına çırılçıplak dikilse bile gülmekten işini yapamazdı. Kendini toparlamaya çalışarak dudaklarını sıktı genç adam az sonra odada duyduğu minik topuk seslerinin ardından ise başını kaldırmadı. Tırnaklarını baldırına geçirip acı hissetmeye çalıştı ki gülmesindi. 

LEYDİ.. (M) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin