LEYDİ...MMM

1.1K 84 30
                                    

4 Gün Sonra

McDonald Ana Kale

Callie üzerini değiştirmiş ve yeterince dinlenmişti. Şimdi görevinin başına dönme zamanıydı. Rebecca, Karen'i çok ihtiyacı olmasına rağmen bırakmamış, üç gün evvel ellerine ulaşan mektupta Blair'in doğum yaptığı haberini aldıkları an babası da hiç beklemeksizin Maeve'i alıp götürmüştü. Callie ise Marry ile yalnız kalmıştı. Her şeyin yolunda gittiğine bir türlü ikna edememişlerdi Jenna'yı. Aslında Maeve durumu gayet güzel idare etmişti lakin babası ve Noah onu almaya geldiklerinde Jenna yeniden ipleri koparmıştı. Dinlemiyordu... Callie kendini düzeltti. Hayır dinliyordu lakin çok geçmeden hiçbirşey duymamış gibi bildiğini okumaya devam ediyordu. Jenna kendince bir başa çıkma yolu bulmuştu lakin Callie onunla bir gün daha baş edemeyecekti ve Ian'ı parçalara ayırma isteği ile dolup taşmıştı. Genç kız burun kemiğini sıvazlayıp oturma odasından ayaklarını sürüyerek çıktı ve kale çıkışına doğru ilerlemeye koyuldu. Callie ana hole vardığında yanından fırtına gibi geçip üst kata tırmanmaya koyulan adamı görünce çığlık atmak zorunda kaldı. Hemen sonra içeri koşan kocasını fark ettiğinde ise büyük bir şok aynı zamanda sevinçle koşup Ian'a sarıldı. Ardından kaş çatarak geri çekildi.

"Ian o..."

"Robert..." Ian karısının yüzünü avuçları arasına alıp onu öptü. Ardından o da üst kata çıkmak için hareketlendi lakin Callie kolundan tuttuğunda dönüp ardına baktı.

"Ne oldu Caledoniam?"

"Jenna burada değil..." Callie kocasına tedirgin bir gülümseme gönderdi.

"Nerede?" Ian duraksayıp kendisine omuzlarını çekip bırakan karısına başını salladı. "Jenna nerede?"

"Karım nerede?" Robert üst kattaki tüm odaları ve dahi çalışma odasını aradıktan sonra nefes nefese merdivenleri indi. "Jenna nerede leydi Sinclair?"

Callie derin bir oh çekerek Lord McDonald'a baktı. "Tek parçasınız..." Adamın üzerinde saray soyluları gibi Streç bir pantolon dizlerine kadar inen koyu yeşil bir tunik oldukça uzun broşlu bir pelerin vardı. Kafasındaki peruktan bahsetmeyecekti bile Callie gülmemek için bakışlarını aşağı indirmek zorunda kaldı"Evinize hoşgeldiniz Lord McDonald."

"Uzun hikaye Callie..." Ian suratını sıvazladı.

Robert kendisine gülümseyen kadına başıyla hızlı bir selam verip Ian'a baktı. "Jenna?"

"Endişelenmeyin... O-o "genç kız eliyle kapıdan dışarıyı gösterdi. "O ormanda..."

"Ne demek ormanda!" Ian kaşlarını çattı.

Callie bu kez iki adamıda kolundan tutmak zorunda kaldı. "Durun lütfen!"

"Çok fazla durdum Leydi Sinclair! Haddinden fazla." Robert kadının kolunu silkmemek adına kendisini bırakması için hafifçe çekmeye çalıştı.

"Ian, Lord McDonald... Jenna bir tür... inkarda..."

"Hayır...Hayır..." Ian korku dolu gözlerle karısına baktı çünkü o inkarın ne demek olduğunu biliyordu.

"Neyi inkar ediyor!" Robert kadının kendisini tutan eline bakarak yanaklarındaki havayı üfledi.

"O tarz bir inkar değil Ian..." Genç kız kocasının elini sıkıca tuttu. Annesi babasını kaybettiğinde aklını yitirmiş kaybını yapabileceği en korkunç şekilde inkar etmişti. Ian'ın korkusunu anlayabiliyordu. "Endişelenmeyin Lord McDonald Jenna-"

"Jenna nerede Leydi Caledonia!" Robert kolunu çekip kaşlarını çattı. Sanırım biraz sesini yükseltmiş olabilirdi.

"BokDonald Kalesinde!" Callie pes ederek adama bağırdı. "Lakin-" Genç kız başını iki yana sallayarak koşarak kapıdan çıkan adama baktı ve kendisine soran gözlerle bakan dahası duydukları ile rengi atan kocasına döndü. "Gel Ian, biraz dinlen... Onlar hasret gidersin..."

LEYDİ.. (M) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin