26#Eres mi todo...

1K 90 22
                                    

"Burası güzel bir yerJenna." Callie merakla etrafı incelemekteydi. Düz yaylakların aksine kaleye birkaç dakikalık bir at sürüş mesafesinde başlayan ormanlık alan ve aradan köye inen patika yol çok huzurlu ve güzeldi. Genç kız üzengilere basarak ayağa kalktı ve yolun ilerisini görmeye çabaladı. Bu şekilde uzayıp gidiyor olmalıydı. "Son baharda nasıl da güzelleşir kim bilir..."

"Henüz çok fazla keşfedemedim." Jenna da Callie gibi etrafı inceliyordu. Lakin ona kıyasla biraz daha temkinliydi çünkü McDonald kalesi civarında henüz bir askere rastlamamıştı. Burası ana kale olmasına rağmen savunma daha çok şu an Rebeccanın bulunduğu mevkii üzerinden yapılıyordu anladığı kadarıyla. Jenna herhangi bir tehlike karşısında Callie'i savunabilmek adına tetikte olmak zorunda hissediyordu. "Burada bizi savunacak askerlerin olmaması ne tuhaf. Hala alışamadım." 

"Lord McDonald tek başına on -on beş askere bedel olduğundan olmasın o?" Callie gülümseyerek Jennaya baktı. "ve karısının da iki-üç asker edeceğini düşünecek olursak sanırım kale on sekiz kadar asker ile korunuyor." 

Jenna Robert'in kılıcını nasıl savurduğunu düşününce Caledonia'nın haklı olduğunu düşünmeden edemedi. "Yine de çok uzaklaşmayalım Callie. On beş yirmi askerimiz yanımızda yok unutma." Genç kadın ağabeyinin de beş askeri bir anda alt edebilecek beceriye sahip olduğunu düşündüğünde ekleme yapmadan edemedi.

"Pekala ileride ağaçların arasında durup oturabiliriz sanıyorum. Üstelik tedirgin olmana gerek yok Jenna bende gelirken aynı soruyu sordum lakin Ian köyün tamamının usta askerlerin yerleşkesi olduğunu söyledi. Kalenin geniş arazisi köy deki evler ile çevrilmiş durumda burası oldukça güvenli."

Jenna başını sallayarak az ileride atından indi ve pelerinini düzeltti. Rahat hareket edebilmek adına talim giysilerini geçirmişti yine üzerine. Caledonia atın eyerine astığı heybesini ve yayını alıp patikadan çok da ayrılmadan içeride bir düzlüğe deri torbadan çıkarttığı örtüyü yaydı ve keyifle oturdu. Jenna'da yiyecekleri koyduğu heybeyi alarak kızın yanına gidip oturdu Callie heybeden çıkardığı defteri kendisine uzattığında Jenna büyük bir ilgiyle deftere baktı ve ağabeyinin el yazısını gördüğünde eski çalışma defterlerinden biri olduğunu fark etti. 

"Bu nedir?" 

"Ian'ın ispanyolca defteri. Belki bir iki kelime öğrenmek istersin diye düşündüm. Bu Lord McDonald'ın hoşuna gidebilir." Callie sayfaları çevirip arasından bir kağıt çıkardı ve Jenna'ya verdi. "Bunları senin için çıkarttım Jenna basit ve işlevsel cümleler." 

Jenna başıyla onaylayarak defteri karıştırdı ardından kızın ona uzattığı kağıdı alıp okumaya koyuldu. Bir yandan da Robertin çekici ses tonu ile konuştuğunda anlamasa da her defasında onu etkilediğini düşünmeden edemedi "Ne tuhaf dil... Telaffuz dahi edemiyorum." Genç kadın hızlıca bir göz gezdirdikten sonra Callie'in büyük harflerle alta yazdığı "te amo" cümlesine bir müddet baktı ve ardından yanakları kızararak kağıdı katlayıp cebine koydu. "Bunlara bakacağım kesinlikle." 

Bir müddet Morigan ve McAodha'da yapılacak görkemli düğünden ve diktirmek istedikleri elbiselerden bahsettikten sonra Callie duraksadı. Gözü oturduklarından beri örtünün yanında duran ağaç dalına takılıp durmaktaydı. Aklının bir köşesinde duran küçük bir muziplik kapalı tutmaya çalıştığı çenesini zorluyordu Genç kız ayaklarını altına alarak oturdu ve elleriyle örtüden destek aldı. "Jenna?"

"Evet?" Jenna, Callie'in ormana uyum sağlayan parlak gözlerine bakarak gülümsedi. 

Genç kız uzanıp dalı eline aldı ve evirip çevirmeye koyuldu. Ardından uzatıp Jenna'nın karın boşluğuna bastırdı. "Çomaklar ile aran nasıl Leydi McDonald?" 

LEYDİ.. (M) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin