Ian yemek sofrasında öfkeli iki kadının arasında kalmıştı. Robertin ayılmasını beklemediği için büyük bir aptallık ettiğini düşündü genç adam.Öyle aylaklık etmişlerdi ki hem getireceklerini söyledikleri akşam yemekleri yoktu hemde Ian'ın cevap verecek bir bahanesi. Şimdi önünde sabahtan kalma Isıtılmış lapayı yemek zorunda bırakılmıştı ve Ian Lapayı pek bir severdi bunu Jenna da Callie'de çok iyi biliyordu. Son bir saatini Callienin azarlamaları ile geçirmiş lakin sessiz kalmaya gayret etmişti çünkü Jenna fazla gerilmişti. Yüzünü buruşturmamaya gayret göstererek ağzına bir kaşık attı ve yavaşça çiğnemeye çalıştı. Aptal herif hangi cehennemdeydi acaba koca cüssesi iki parmağına çokça az tahammül göstermişti. Ian iki parmağını bir edip kaseye vurdu. Bunda da işe yarasaydı da yok olsaydı şu tabak... Genç adam başını iki yana sallayarak sırıttı.
"Çok mu komik Fenix!" Callie kocasının patlak dudağına bakarak kaşlarını çattı. Dua etsindi ki burada misafirlikteydiler yoksa kapalı tuttuğu çenesi yüzünden kaleyi başına yıkmasını bilirdi.
"Lord McDonald nerede ağabey?" Jenna böyle birşeyin başlarına geleceğini tahmin etmek zorundaydı lakin o da ağabeyine güvenmişti. Hiçbir hazırlık için talimat vermemişti mutfağa sorun yemekte değildi aslında Jenna Ian ve Robert'in kavga etmiş olmalarından korkmuştu. Ağabeyinin sinirlenip kocasını sürgün etmiş olması muhtemeldi ve Robertte gitmeye pek bir hevesli olduğundan lafını ikiletmemiş olabilirdi.
"Nerede o adi pislik?" Robert uyandığında karşısına dikilen tahtayı kaptığı gibi soluğu kalede almıştı.
"Burada Lordun..." Ian iki parmağını sallayarak adamı işaret etti.
"Gel de göstereyim sana şimdi nerede olacağımı!" Robert masa başına doğru ilerledi.
Jenna derin bir nefes alarak sakince sandalyesinden kalktı ve Robertin kaşındaki yaradan gözünü alamayarak ağabeyinin önüne geçti.
Robert önünde dikilen kadının sert bakışlarına kendininkileri ile karşılık verdikten sonra Ian'a döndü. "Kız kardeşinin ardında mı saklanır oldun Fenix?"
"Daha iyi bir yer düşünemiyorum." Ian kaşlarını hızla kaldırıp indirdi ve şimdi kendisine apaçık bir öfke ile bakmakta olan karısına gülümsedi.
Jenna diliyle dudaklarını ıslatıp öfkelenmemeye gayret ederek uzanıp Roberin tahtayı tuttuğu eline dokundu.
"Masaya oturun Lord McDonald..."
Robert elinin üzerindeki sıcak parmakları hissettiğinde karısının sakince tahtayı elinden alıp kenara koymasına izin verdi ve geçip yanındaki koltuğa oturdu.
"Aferin koca oğlan!" Ian elindeki kaşığı tabağa daldırdı. "Şimdi otur ve mamanı ye!" Genç adam masa altından bacağına gelen sıkı tekme ile kaş çatarak dönüp Caledonia'ya baktı.
Robert önündeki kaseyi gülerek önüne çekti ve kolun masaya koyup avcunu açıp kapattı. "Bana gerek yok sen gerekeni alacağa benziyorsun!" Jennanın elini yavaşça koluna değdirip iteklemesi ile doğrulup toparlandı.
"Neredeydiniz Lord McDonald!" Callie öfkesini açıkça adama yöneltti. "Güya ava gidecektiniz"
Robert kadının parlak yeşil gözlerini açarak kendine dikmesi üzerine Ian'ı ve kendisini göstererek "Avlandık" dedi.
"Ne güzel! Lakin biz kuş ve su aygırı beklemiyorduk masada!" Callie kocasına döndü. "Şimdi söyleyin lütfen neredeydiniz."
Jenna dudaklarını birbirine bastırdı lakin boğazından gelen gülme sesine engel olamadı. Callie'in inanılmaz benzetmelerini ve anlık öfkesini çok özlemişti. Lakin nasibini almamak için dirseğini masaya dayayıp çenesini yumruğuna bastırdı ve önündeki bitmiş kaseye dokundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYDİ.. (M)
Historical FictionRobert Mcdonald boşvermiş bir adamdı. Hayatında en son tamamen ayık olduğu gün ne zamandı hafızasını zorlasa dahi hatırlayamıyordu çünkü geçmişi anımsamak için yine ayık olmak gerekiyordu. Yanlış, adamın bedeninde vuku bulmuştu. Gelinini kendi yatağ...