(Ahh... Düğün... Çok seviyorum düğün yazmayı :D Biliyorsunuz... İçim şenleniyor :D)
Robert McDonald geceden bu yana ayna karşısında oturmuş kendine bakıyordu. Hatırladığı son şey Ian ve yanındaki veletlerin kendisini zapt etmeye çalışmasıydı ve uyandığında bu haldeydi işte. Elindeki bardağı yudumlayarak aynadaki görüntüsüne baktı genç adam ve parmağıyla karşıdakini işaret ederek konuştu.
"Sen öldün!"
Robert bir kez daha yudumladı içkisini ardından bıraktı. Bu surat karşısında içmek şöyle dursun kımıldamak gelmiyordu içinden. Babasının kopyasıydı Robert. ve tahminince şu an onun öldüğü yaşlardaydı. Varlığında ayrı acı çekmişti. Yokluğunda ise... Yoktu işte. Koca bir klanı onun omuzlarına yığıp gitmişti sanki yapabilecekmiş gibi... O istese de izin verilecekmiş gibi...Neyse ki Ewan amca vardı da onu çekip kurtarmıştı. Gerçi adamın mezarını açıp sorsa kemikleri bile kendisine kaş çatardı ya. Muhtemelen Robert'in dağılmaya ne denli müsait olduğunu bilmiyordu. Robert yine olsa, hayatını baştan yazma imkanı eline verilse aynı şeyleri yapardı. Klan, toprak... Onu ilgilendirmiyordu. Rebeccanın oğlu vebadan öldüğünde mecbur kalmıştı toprağa dönmeye, evlenip soyu devam ettirmeye... O vakit bir parça daha bağlıydı lakin hayat ondan bir şekilde sorumluluk almasını istemiyormuş gibiydi. Elinden geleni yapmaya çalışmıştı Robert lakin Florence öldüğü gece bir kez daha pes etmişti ve bu son pes ediş olmuştu. son yirmi yıl da aynı haldeydi ve yirmi yıldır yüzüne bir gün olsun bakmamıştı. Bu şekilde rahatlatıyordu içini. Orada yokmuş gibi. Oymuş, fakat bir hiçmiş gibi... Şimdi aynada baktığı çatık kaşlı adam utancını gizleyemiyordu ondan. Robert bardağı kafasına dikti ve giymesi için verilen yeşil ekoselisine baktı. Bu ekoseyi sarınmayalı da epey vakit olmuştu. Ayağa kalkıp üzerinde paralanan kıyafetleri çıkarttı ve gömleği başından geçirdi. Pililerini katladığı ekoseyi beline doladı ve kalan parçasını kemerin üzerinden yere bıraktı. At kılı çantasını beline astıktan sonra eğilip yeşil ekoseli çoraplarını dizine kadar çekip çizmelerini geçirdi. ve kılıcını beline taktı. Vücudundan çapraz geçirdiği kahverengi deri kemere kiltinin yere sallanan parçasını sıkıştırdıktan sonra pelerinini de başından geçirdi genç adam. Eliyle yumuşak kaygan kadın gibi görünen saçlarını tarayıp kalan bir parça sakalını sıvazladı. "Bu kadarını lütfetmiş bok herifler!" diye söylenip yeniden aynanın karşısına geçti.
"Hah, Aladar McDonald! Memnun musun halinden." Genç adam ellerini beline koyup kaş çattı. "Evet memnun değilsin!" dedikten sonra yatağın üzerindeki şapkaya baktı. "Onu asla takmayacağım Aladar!" Robert derin bir nefes alıp yerdeki sakallarına baktıktan sonra onları tekmeledi ve küfrederek odadan çıktı.
---
Jennanın kalbi öyle hızlı atıyordu ki az sonra Ian gibi atak geçirmekten ölesiye korkuyordu genç kadın. Terzi eteğinin kalan kumaşını dikerken aynadaki beyaz görüntüsüne baktı. Bu bir gelinlik miydi yoksa Jennanın cenaze kıyafeti miydi bilemiyordu. Ama her iki ihtimal için de heyecan doluydu Jenna. Özellikle seçilmişti bu kumaş. Caledonia için elbise dikilirken jenna çok beğenmişti ve ileride kullanmak üzere satın almıştı onu. Yardımcıları saçına ağabeyinin verdiği çiçekli tokasını iliştirdi. Jenna üzerini sarmalayan ve belinden aşağı ışıl ışıl inen beyaz kumaşı kaldırıp silkti. Bol parıl parıl parlayan kaygan uzun kuyruklu güzel bir gelinlik dikilmişti. üst tarafı tıpkı Caledonianın gelinliği gibi göğüsleri üzerinden bedenini sarıyordu ve çoğu kıyafeti gibi omuzları açıktı kollarına ise elbiseden bağımsız kolluklar yapılmıştı ve şifon tüller yerlere kadar inmekteydi. Jenna bugün en azından gelinliğinin içinde mutlu bir kadın olacaktı. Sırf zorunda kaldığı bir adama doğru yürüyecek diye kendini bunca senedir giymediği gelinlikten mahrum bırakmayacaktı. Ellerini karnına koyup nefes alıp verişlerini düzene sokmaya çalıştı genç kadın ve kapısının çalınmasıyla dudaklarını dişleyerek platformdan indi. Bu sırada terziler beline bağladıkları taşlı kurdeleyi ardından düğümlemekteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYDİ.. (M)
Historical FictionRobert Mcdonald boşvermiş bir adamdı. Hayatında en son tamamen ayık olduğu gün ne zamandı hafızasını zorlasa dahi hatırlayamıyordu çünkü geçmişi anımsamak için yine ayık olmak gerekiyordu. Yanlış, adamın bedeninde vuku bulmuştu. Gelinini kendi yatağ...